Ertesi gün maç olduğu için maçtan birkaç saat önce stadyumdaydık.
İçeri girenlerin üstünü kontrol etmekle görevliydik. Yemin ederim şunları yaparken o kadar sıkılıyordum ki ölümle burun buruna gelmeyi tercih ederim.
Sonunda bittiğinde içeri geçtik ve saha kenarında yerimizi aldık. Keremin beni görüp de demoralize olmaması için olduğum yerde küçülebildiğim kadar küçülmüştüm resmen.
Isınma hareketlerinden sonra maç başladığında gözlerim sadece Keremi görüyordu.
Performansı mükemmeldi, gol için elinden geleni yapıyordu ki golü bulmaları da uzun sürmedi.
İcardi'ye asist yapıp gole katkı sağlamıştı.
Kerem gol attığında iki yıl sonra ilk defa içimden gelerek gülmüştüm.
Hüznümün sebebi olan kişi şimdi yine mutluluğumun sebebiydi.
Böyle uzaktan izlemek güzeldi onu.
İkinci yarının son dakikalarında Kereme faul yapıldığında yerde kalmıştı.
Endişeyle ayağa kalkıp izledim. Bir süre sonra tekrardan ayaklandığında ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi vererek yerime tekrar oturdum.
Ona zarar gelmesi benim için en büyük korkuydu. Zaten bu yüzden ayrılmamış mıydım ondan?
Maç bittiğinde yine takımı dışarı biz çıkarıyorduk. Neyse ki bu sefer Keremin yanında değildim.
Tabii çıkışta beni görmüş, gözlerini devirerek gitmişti otobüse. Ne kadar canımı yaksa da bir şey diyemiyordum.
Eve gittiğimde çok yorgundum. Dünden kalan pizzayı mikrodalgada ısıtıp yedikten sonra direkt olarak yattım.
Sabah tesise geldiğimde kahve almak için kafeteryaya gittim. Keşke gitmeseydim.
Barış, Kerem ve İpek beraber kafeteryada oturuyordu çünkü.
Saliselik olarak İpekle gözgöze geldiğimizde hemen dönüp kahvemi aldım ve hızla oradan ayrıldım.
Saha kenarındaki yerime giderek kahvemi yudumladım.
Bir süre sonra antrenman başladığında her zamanki gibi sıkılıyordum.
Tribünlere baktığımda Barışı izleyen İpeği gördüm.
Eskiden beraber izlerdik onları.
Yine anılar aklıma geldiğinde bunlardan artık asla kaçamayacağımı anladım.
Çalan telefonumla gerçekliğe döndüm. Ev sahibim arıyordu, kaşlarımı çatarak açtım telefonu.
"Alo?"
"Lâl kızım, evi boşaltmanı istiyorum."
"İyi ama neden?"
"Ben kendim geleceğim oraya kızım."
"En azından biraz süre verin bana, ev bulayım."
"En fazla bir hafta verebilirim kızım."
"Tamam, ben halledeceğim. Ama bu ayın kirasını vermem haberiniz olsun. Eğer isterseniz de kolay kolay çıkmam evden."
"Yok kızım istemiyoruz." dediğinde oflayarak telefonu kapadım.
Bir de bu çıkmıştı başıma. Neyseki buradaki maaşım da yüksekti.
Antrenman bittiğinde Barış ve İpeğin beraber çıktığını gördüm. Çok mutlulardı, istemsizce ben de mutlu olmuştum.
Çıkışta da Keremle karşı karşıya gelmiş ufak bir bakışma yaşamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimden Tenime | Kerem Aktürkoğlu
Fiksi Penggemar"Lâl! Lütfen vur beni bitsin!" diyen Kereme baktım yerde yatarken. "Kerem ne saçmalıyorsun sen?" diye sordum zar zor konuşurken. "Böylesi ikimiz için de daha iyi olacak. En azından senin ellerinden öleceğim." Bu hikayedeki kişi ve kurumların gerçek...