Korku
Nora ilk defa gerçekten ölecekmiş gibi hissediyordu. Bunun nedeni ise kesinlikle onu bir kaç gün önce korkutan Aang değildi.
Ama onunla bağlantısı olmadığını söylese yalan olur.
Şuan da tüm vücudu cam gibi her an parçalanacak kristalle kaplıydı. Nasıl bu duruma geldiğini biri sorsa Aang'in eski arkadaşı Bumi'ye ulaşmak için yaşlı adam kılığıyla her şeyi mahvedip yakalandığı o sahneyi izlesinler.
"Aang!!"
Katara'nın endişeli ses tonu Nora'nın sol kulağından girip çıkıyordu. Sağ kulağından girip çıkan bir ses daha vardı o da...
"Öleceğiz!!"
Neredeyse ağlayacak olan Sokka'nın bağrışlarıydı. Nora ne yapacağını bilmiyordu. Yani olayları biliyordu kurtulacağını biliyordu.
Ama tüm vücudunu kaplayan bu kristal onu bir şekilde korkutmayı başarmıştı. Vücudunu kaplayan kristaller sadece onu hareketsiz bırakmakla kalmıyor aynı zamanda canını da yakıyordu.
Şimdi Nora neden Sokka'nın bu şekilde her maceralarında ağlayıp 'Öleceğiz!' Dediğini anlamıştı. Eğer hikayenin gidişatını bilmeseydi kendisi de büyük ihtimalle Sokka gibi ağlayacaktı.
Tabi ki Nora ağlamasını Sokka'dan biraz sevimli bir şekilde gösterecekti. Bu sayede Bumi belki ona acıyıp serbest bırakırdı.
Sonunda kristaller parçalanmaya başlamıştı. Aang'in gri gözlerinden akan yaşlarla gelmesi Katara'yı endişelendirmişti.
Tabi ki Sokka'da Katara gibi endişelenmişti. Büyük ihtimalle kendisine sarılmayı kestikten sonra Aang'e koşup sarılacaktı.
Her şey o kadar hızlı geçiyordu ki Nora ne yapacağını bilemiyordu. Daha lahana adam olayını bile atlatamamıştı.
Sanki şuan da her an üzerine lahanalar uçuşacakmış gibi hissediyordu. Nora o kadar herkesten geri de kalmıştı.
Korkunç bir durum atlatmıştı ve zihni neredeyse yorgunluktan bedeni gibi çökmüştü. Bir gün boyunca toprak krallığında kalmak onu azda olsa rahatlatacaktı.
"Hey Nora nereye?!"
Soru soran Sokka'ya karşılık Nora sadece eliyle dışarı işaret etti. Birazcık hava almayı ihtiyacı vardı. Yani onun gibi normal sıradan orta okul öğrencisi için bugünkü macera fazlaydı.
Nora şimdiden gelecekte ki maceralarda ne yapacağını düşünmeye başlamıştı. Daha böyle ufak şeyde bile çöktüyse gelecekte ateş kralıyla savaşında ne yapacaktı?!
İç çekip bir taşa oturdu. O taş ise sabah üzerinden geçip paramparça etmeleri yüzünden kapanmış olan lahana tezgahının yanındaydı.
"Nora?"
Nora kafasını çevirdiğinde ona endişeli yüzle bakan arkadaşıyla denk geldi. Nora ilk baş her daim kötü hissettiğinde onunla konuşan Katara sanmıştı ama yanılmıştı.
Şuan da gri gözlerinde endişe parıltısı olan Aang karşısındaydı.
Rüzgar o kadar yavaş ve nazik esiyordu ki Nora'nın saçlarının arasından geçerken bir gıdıklanma gibi garip derece de rahatlama hissi veriyordu.
"İyi misin?"
Nora kel çocuğun sorusuna karşılık hiç bir şey demedi onun yerine sadece yanıt olarak başını salladı.
Aang eskiden kafasında olan kahverengi saçlarıyla aynı renkteki kahverengi kaşlarını çattı.
"İyi değilsin."
Nora'nın beyaz gözlerinde bu sözden dolayı öfke parıltısı belirmişti.
"Neden endişeleniyorsun ki? Benim sahtekar olduğumu düşünmüyor muydun?"
Aang şaşkınlıkla gri gözlerini kırpıştırdı.
"Neden bahsediyorsun?"
Nora'nın ne demek istediğini gerçekten de anlamamıştı.
"Geçen maskeyle söylediklerin hakkında bahsediyorum."
Aang, şaşkınlıktan büyüyen gözlerini bir kere daha kırpıştırdıktan Nora'yı inceleyip kahkaha attı. Aang'in gülmesi ister istemez Nora'yı şaşırtmıştı.
Nora ne olduğunu anlamayı denerken Aang'in kahkaha atmayı kesti ve Nora'ya ciddi bir şekilde baktı.
"O gün söylediklerim o anlamda değildi."
Nora merakla kaşlarını çatıp "Peki anlamdaydı?" Diye sorunca Aang'in ciddi yüzünde tekrardan her zamanki gülümsemesi belirdi.
Nora sadece ona bakan gülen yüzlü çocuğun ne demek istediğini anlamayı denedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avatar & Airbender
FantasySıradan 12 yaşlarında bir çocuktu. Gözlerini açtığında hava tapınağının içindeydi.