8

21 5 0
                                    

𝔹.𝔻♡
𝓲𝔂𝓲 𝓸𝓴𝓾𝓶𝓪𝓵𝓪𝓻

Bir sağa bir sola dönmekten başım dönmeye başladı. F ile konuştuktan sonra anneme yardıma gitmiştim. Biraz yardım ettikten sonra yine kızların yanına odaya döndüm. İçeriye kapıyı yavaşça açarak girdim. Arkamı dönüp yavaşça kapıyı kapattım. Tam arkamı döndüm ki yatağımda bağdaş kurmuş bir adet İlknur ile göz göze geldim. Korkudan ilk görüşte tanıyamadığım için tokat attım. O kadar korkunç duruyordu ki ama. Gözleri yatağımın önündeki pencereden içeriye yansıyan ışıkla kırmızı olmuştu. Telefon ışığını da suratına tutmuştu salak. Nasıl korkmayayım ki?

Attığım tokadın sesi odada yankılandı. Birde ilknur'un çığlığı. Canı çok yanmış olmalıydı çünkü elim ağırdı ve korkuyla hızımı ayarlayamamış kendimi koruma iç güdüsü ile çok hızlı vurmuştum. Yan odadan önce tok bir ses yükseldi sonra da adım sesleri kapımın önünde durmuştu. Kapım pat diye açılmış içeriye bütün ev ahalisi doluşmuştu. Endişeli gözlerle yanıma koşan ağabeyim önce beni süzmüş hasar tespiti yapmıştı. Ardından bende bir şey olmadığını görünce kızlara bakmıştı. Gözlerini ovalayarak uykulu ve endişeli gözlerle bize bakıyordu. Ne olduğunu kavramaya çalışıyordu. Sabırsız arkadaşım dayanamayıp,
-Ne oluyor ya? deyip esnedi.

Onları yanıtsız bırakıp odamın banyosunda ki ecza dolabına koştum. Ağrı kesici kremi alıp İlknur'un yanağına sürdüm. Kısaca odaya girdiğimde İlknur'u öyle görünce korkup kendimi savunmak için vurduğumu söyledim. Herkes tek tek çıktığında küçük abimde biraz daha yanımızda durup İlknur'un iyi olup olmadığını kontrol etti. Tatmin olmuş olacak ki oda "iyi geceler" diyerek yan taraftaki odasına geçti.

Abimin odadan çıkmasıyla İlknur'un yanağından bir yaş hızlıca süzüldü. Bu kadar mı acıtmışım kardeşimin canını... Dayanamam ki ben. Kıyamam. Hemen kollarımın arasına aldım bedenini.
- "Çok mu acıttım canını İkole'm? Özür dilerim, gerçekten bilerek yapmadım." ellerimle hızlıca bunları diyerek daha sıkı sarıldım can pareme. Burnunu çekerek saçlarımı parmağına dolayıp burnunu boynuma yasladı. Bu bizde sakinleşmem gerek demekti. Sessizce bekledik. Safir İlknur'un sırtını okşarken ben hâlâ kollarım arasındaki arkadaşımın saçlarını okşuyordum. Biz buyduk işte konuşmadan da iletişime geçen, gözlerinizden ne hissettiğimizi anlayan, birbirimize şartsız koşulsuz destek olup bir derdimiz olduğunda birbirimize koşan 3 arkadaş, arkadaştan öte kardeştik. İkole'm sakinleştikten sonra yavaşça ayrıldı benden.

Gözleri, ıslak kirpikleri, kıpkırmızı burnu ve dudakları ile o küçücük kız çocuğuna dönüştü gözümde. Burnunu çekip bize baktı. Yüzündeki saçlarını geriye attım. Nemli gözlerini de sildim. Yıllar öncesine gittiğimizin farkındaydım. Üçümüzde buruk birer gülümseme sunduk birbirimize. Safir dayanamayıp,
-"Biraz daha bakışırsanız eğer sümüklerim akana kadar ağlarım. Sonrada burnumu üzerinize silerim haberiniz olsun", dedi. Kasvetli havayı dağıtmakta üzerine yoktur zaten. Üçümüzde gülerken odamın camına bir taş atıldı. Korkuyla cama baktık. Arkadaşlar asla gece gece korku filmi izlemeyin. Bir dost tavsiyesi. Birbirimize bakakalırken ikinci taşla ayağa kalktım. Perdem açıktı bu yüzden camı açmadan dışarıya baktım. Etrafta bir şey göremeyince camı açıp kafamı biraz dışarıya çıkarttım. Taş gelme ihtimaline karşın bedenimi sarkıtmıyordum. Telefonuma gelen bildirim sesi ile elimdeki telefonun açılan ekranına baktım. Panelde yazan BAY 🅕︎ yazısı ile kalbimin ritmi kulaklarıma gelecek şekilde hızlandı. Hemen yüzümü okuttum ve sohbete girip mesajı okudum.

BAY 🅕︎: Kapıya çıkar mısın yavrum?

BEN: Ne!? Burada mısın sen?

BAY 🅕︎: Evet yavrum ama sen beni görmeyeceksin sadece kapıya çıkar mısın?

☽Sessizliğimle Sev Beni☾Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin