GÜNÜMÜZ
Elimdeki kahvaltı tepsisini Lydie'nin yattığı tarafın yanındaki komedinin üzerine koyduğumda yatağın kenarına oturarak Lydie'nin yanağına minik bir öpücük kondurdum. Kollarını havaya kaldırıp gerildiğinde gözlerini hafifçe aralayarak kirpiklerinin altından mayhoş bir şekilde bana bakıyordu.
"Sabah mı oldu?" uykulu çıkan sesiyle bir kere daha gerildiğinde tekrar gözlerini kapatmıştı.
"Sabah olalı çok oldu sevgilim, akrep ve yelkovan akşama doğru yol bile aldı."
Yüzünü yastığa bastırdığında boğuk bir sesle, "Saat kaç?"
"Akşam beşine geliyor." dediğimde tek gözü kapalı bir şekilde başını yastıktan kaldırarak bana baktı.
"Yalan söylüyorsun." dediğinde komedinin üzerine koyduğum tepsiyi alarak kucağıma koydum.
"Sen uyurken ben şirkete bile gittim, geldim, sonra geldim, güzeller güzeli karıma akşam kahvaltısı hazırladım."
"Of" Doğrularak sırtını başlığa yasladığında ellerini yüzüne bastırmıştı. "senin yüzünden bu kadar çok uyudum biliyorsun değil mi?"
Güldüğümde ellerini yüzünden çekerek bana kötü bir bakış atmıştı. "Dün gece öyle demiyordun ama?" Yastığı atmak için kaldırdığında hızlıca tepsiyi önüme siper aldım. "Elimde tepsi var."
"Pislik." diyerek yastığı yatağın diğer tarafına attığında elimden tepsiyi aldı. Ağzına bir tane patates kızartması attığında bakışlarını üzerimdeki kıyafetlerde dolaştırarak sol kaşını havaya kaldırmıştı. "Neden bu kadar yakışıklısın?"
Kaşlarımı çatarak, "Anlamadım?" dediğimde çenesiyle üzerimdeki takım elbiseyi işaret etti. "Sen beni uyutup dışarıda böyle mi dolaşıyorsun?"
Bu sefer kaşlarım havaya kalktığında, "Her zaman dışarı böyle çıkıyorum ben sevgilim." sağ gözümü kırptığımda, "Sen yakışıklılığımı şimdi mi fark ettin?"
Meyve suyundan bir yudum aldığında bakışları açıkta kalan gömleğimin düğmelerindeydi. "Hayır tabii ki de ama," boğazını temizleyerek elindeki bardağı tepsiye bırakmıştı. "Bu takım sana fazla yakışmış ve ben bu takımı dışarı çıkarken giymeni istemiyorum."
Gür bir şekilde kahkaha attığımda yukarıya doğru taradığım saç tutamlarından bir kaçı alnıma düşmüştü. Alnıma düşen saçlarımı sağ elimle geriye taradığımda Lydie'nin bizzat göz bebeklerinin büyüdüğüne şahit olmuştum.
Lydie tepsiyi komedinin üzerine geri bıraktığında dizlerinin üzerinde yükselerek bana yaklaşmıştı. "Sadece bir saniyen var kocacığım."
"Ne için?" diye sorduğumda gülümsemişti.
"Bir." dediğinde ne olduğunu bile anlamadan, "Süren bitti." diyerek beni yakamdan çekerek yatağa yatırmış ardından üzerime çıkmıştı.
Alttan Lydie'ye bakarak, "Bu haksızlık." demiştim.
Gözlerini kısarak, "Haksızlık olan ne?" diye sorduğunda üzerime eğilmişti.
"Sürekli senin üzerimde olman." dediğimde cevap vermesine izin vermeyerek lydie'yi altıma almıştım.
"Asıl senin yaptığın haksızlık!" diye sitem ettiğinde, "Neymiş haksızlık olan?" diye sormuştum.
"Beden gücünü kullanarak beni alt etmeye çalışman ama buna izin vermeyeceğim." Beni altına almaya çalışırken çarşaf bacaklarımıza dolanmıştı ve ikimizde yataktan düşmüştük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOEL GÜLÜ
Historical Fiction"Bana bakarken gözlerinin içi gülüyordu. Ailesini öldürenin ben olduğumu öğrense yine bana böyle güler miydi?" ~NG