NOEL GÜLÜ 6

63 5 21
                                    


GÜNÜMÜZ

"Charles! Nerede kaldın ya? Ben çok eğlendim ama," Son harfi gereksiz bir şekilde uzatmıştı. "Gece daha devam ediyor. Eğlenmeye devam edebiliriz!" Kulağımın dibinde bağırdığında yüzümü buruşturmak zorunda kaldım.

Saat gecenin üçüydü. Lydie'yi defalarca aramama rağmen açmadığı için arkadaşlarından birini arayarak buraya gelmiştim. Telefonlarıma bakmadığında sarhoş olduğunu tahmin etmiştim ama bu kadar sarhoş olabileceğini ihtimal vermemiştim. Ayakta durmaya mecali yoktu ama hala müziğe bağırarak eşlik ediyor, sağa sola çarparak dans etmeye çalışıyordu.

"Bu kadar eğlence yeter Lydie. Eve gidiyoruz. Seni boş bırakmaya gelmiyor."

Kollarını boynuma biraz daha doladığında çocuk gibi omuzlarını oynatıp durarak, "Hayır," diyerek çırpınmaya başlamıştı ve 'ı' harfini yine gereksiz bir şekilde uzatmıştı.

"Eve gidiyoruz dedim Lydie." dediğimde Lydie kaşlarını çatarak kollarını boynumdan çekerek hıçkırmıştı.

"Gelmeyeceğim seninle eve falan." Tekrar hıçkırdığında düşecek gibi olmuştu, tam onu tutmak için hareketlenmiştim eliyle beni iteleyerek önündeki masaya tutunmuştu. "Sen bana kızdın gelmeyeceğim seninle eve."

Derin bir nefes aldığımda elimi enseme atarak saçlarımı çekiştirdim. "Kızmadım." Elimi ona uzattığımda, "Hadi gel evimize gidelim." demiştim olabildiğince sesimi yumuşak tutmaya çalışarak.

"Hayır eve gitmeyeceğiz!" Düşmemek için destek aldığı masanın üzerine çıktığında ellerini saçlarına daldırarak dans etmeye başlamıştı.

Etrafındaki insanlar ıslık çalarak ona eşlik ettiğinde artık dayanacak sabrım kalmamıştı. "Buraya kadar! Eğlence bitti."

Kolundan tutup onu kendime çektiğimde çığlık çığlığa onu omzuma almıştım, başı saçlarıyla beraber aşağı sallanıyordu. Omuzumda tepinerek yumruklarını da sırtıma geçirmeyi de ihmal etmiyordu.

"Ne yaptığını zannediyorsun sen!" Çığlık atarak bağırdığında fazla desibelden dolayı yüzüm buruşmuştu. Sarhoşken gerçekten hiç çekilmiyordu. "Sen hayatımda gördüğüm en despot adamsın!" diye tekrar bağırdığında nihayet dışarı çıkmıştık ve ayılması için çok fazla nazik olmayacak bir şekilde yere indirdim.

"Eğlenmekle saçmalamak arasında dünya kadar fark var." İşaret parmağımı havaya kaldırarak üzerine doğrulttum. "Ve sen saçmalıyordun."

Gözlerini kısarak bana doğru bir adım attığında parmağımı dişlerinin arasına alarak sertçe ısırdı. "Lan!" diye bağırdım. Gözlerini belerterek bana baktığında parmağımı rahat bıraktı.

"Sen bana lan mı dedin?" Kaşlarını çatarak sorduğu soruyla başımı iki yana salladım. "Hayır demedim."

"Sarhoşum ben, sağır değilim aptal!" Topuklu ayakkabılarını çıkarttığında, "Hayır!" diye onu uyarmıştım ama o uyarımı dikkatimi almayarak ayakkabılarının birini karnıma diğerini koluma fırlatmıştı.

Artık dayanacak gücüm kalmadığını iliklerime kadar hissettiğimde topuklu ayakkabılarını bir hışımla alarak doğrulup ona baktığımda yutkunmuştu. "Bu kadar soytarılık yeter!" tısladığımda üzerine doğru yürümüştüm ki o da geriye doğru gitmeye başlamıştı.

"Uzak dur benden zalim!"

Adım atmayı bıraktığımda kaşlarımı çatarak elimdeki topuklu ayakkabının biriyle kendimi işaret ettim "Zalim?" dediğimde başıyla beni onayladı.

NOEL GÜLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin