Veyl : yazık , yazıklar olsun ...
Bölüm Şarkısı : Mabel Matiz : Mendilimde kırmızım var
9.BÖLÜM : VEYL
*Her yalancı söz , bir gün bitmiş bir aşkın simgesi olacak !*&
Veyl ...
Bir kelime nasılda onun içini anlatabilirdi ? Bu mümkün müydü ? Ruh hali ve hatta duyguları ...
Veyl onu tanımlayan kelimeydi en azından şuanki halini ...
Bir korkak ve hatta bir aptal gibi davranıyordu ve evet Gölge haklıydı ,o tam bir aptaldı .
Diğer yandan sevmek ...
Sevmek demek , Meva için öldürmek demekti , sevmek demek , katletmek ve sömürmekti . Şu ana kadar yaşadığı her şey bunu destekler nitelikteydi . Kimse ilk öğrendiğini aklından silemezdi . Hiç kolay değildi bu . Niçin ya da neden bilinmez , geçmiş bir sis perdesi gibiydi ve hiç beklemediğin bir anda sarınırdı boğazına , ince bir sızı oluşturup yürekte , olmayacak şeyler yaptırırdı insana ... katran karası gecenin sonunda ağlayan hep Meva olurdu . Bu onun aptallığından dolayıydı . Meva , insanlara kendini üzmek için sebepsiz yetkiler veriyordu , sevilmiyordu ... onu en çok şüphesiz Âgah severdi . Geçmişi gömüp , her şeyi unutup ona sarılacak kadar ve hatta onun kucağında ağlayacak kadar . Bir sebep yok , Âgah yalnızca Meva'yı severdi ancak Oscar Wilde 'ında dediği gibi ' herkes öldürür sevdiğini ' en büyük darbe inerdi omuzlara , en sevildikleri kişiler tarafından . Alın yazısı kalırdı geriye , kimse engel olamazdı yazgıya , kimse ebedi değildi dünyada . Bir ruhtan ve de bir bedenden ibaret olmasına rağmen bu acı niyeydi ? Nedendi bu yürek acısı , buz yanığı ? Şimdi ise yıllar sonrası olmuştu bir anda . Artık kimseye üzdürmemeye çalışıyordu kendini .
İlk görev ...
'Demek ciddilermiş ' diye geçirdi içinden . Ciddi ciddi görev için bir depoya gelmişlerdi . Meva için bu dehşet verici bir şeydi . Yani o , birini mi öldürecekti ? Deponun ortasında koca bir kolon vardı . Kolona sırtlarını vermiş beklemekteydiler . Meva , kaşlarını çattı ve hemen yanındaki Felix'e yanaşarak konuştu
"Neden buradayız , av kim ?" Felix 'i ilk defa bu kadar ciddi görüyordu . Felix , cevap vermedi ve yine aynı pozisyonda durmaya devam etti . Meva gerçektende ciddi bir görevde olduklarını anlamıştı . Diğer yandan Gölge ise öylece yine simsiyah giysiler içinde zebani gibi dikiliyordu . Birinin buraya geleceği çok belliydi . Dudaklarını kemirmeye başladı stres olmaya başlamıştı . İşte o an Gölge bakışlarını kadına çevirdi . Tedirgin olması hoşuna gitmemişti . Hele ki yüzündeki o rahatsız ifade ...
Bakışlarını SONRAKİLERİN ÖNCÜLERİ 'ne çevirdi bu defa . Elini havaya kaldırdı . Herkesin dikkati bir anda ona kaymıştı . Bu beklenilen işaretti ' hazır ol ' demekti . Ve son olarak Gölge elini indirdi , bu da ' göreve başla ' demekti . Tüm Sonrakilerin Öncüleri üyeleri debodan uygun adımla çıktı . Ve geriye hafif aydın depoda Meva ve Gölge kaldı . İkiside ses etmezken Meva'nın meraklı ve tedirgin gözleri bir süre Gölge üzerinde durdu . Gölge , maskesi ardından yavaşça nefes alıp vermeye devam etti . Cızırtılı sesi ile konuşmaya başladı " Ne yapacağını merak ediyor musun ? " Meva , olumlu anlamda başını salladı . Gözlerini ise hala tedirginlik içinde adama odaklamıştı .
Gölge , cızırtılı sesi ile güldü . "Seni böyle görmek çok ilginç aptal savcı , ne de olsa daha düne kadar beni yakalamaya çalışan sıradan bir savcıydın , şimdi ise yanımda çatışacaksın . Bu ürpertici derecede heyecan verici !" Meva ise söyledikleri karşısında sadece göz devirdi . Aman Allah'ım! Bu adam tam bir manyaktı . Kafası kırık bir adamdı ! Tamam ne kadar argo kullanmamak istesede kabul etmek gerekirdiki bu adam öyleydi . Sadece kendi emelleri ile hareket eden bir adam .
Meva , alayvari bir sesle "Acayip heyecanlandım ! Bayılacağım galiba heyecandan !" Diye dalga geçti . Gölge , yine cızırtılı sesi ile güldü . Bugünkü görev zorluydu . Heleki Meva için öylesine zorduki ...
Onu sakinleştirmeye çalışıyordu bir nevi . Bu sefer Gölge yine alayvari bir şekilde konuştu . "Hissedemediğin bir şeyi anlayamazsın *" Meva ,yine umursamaz bakışlarını atsada içinden düşünüyordu . Gerçek Gölge , ince ruha sahip biri olmalıydı . Her türlü duyguyu tatmış ve onları söylenilen sözlere sığdırmış ince ruhlu biri ...
Meva , böyle birini tanıyamadı . Ne yakınında böyle biri vardı ne de tanıdıklarında .
Gölge , gülümsedi ve Meva'yı kolundan tutarak deponun ortasına çekti . Kafasını kadının yüzüne eğdi ve hafif ışık alan depoda kadının yüzünü seçti .
"Bugün burası yanacak , kaybetmeyi öğrenecek ve öğrendikçe güçlenecek . Ecelin hiç bir zaman duygular yüzünden olmaz umarım aptak savcı , sen bunu hak edecek kadar kötü biri değilsin . " derken işaret parmağını kadının kalbine vuruyordu ve hissetmesini istermiş gibi davranıyordu .' Burası yanacak ' derken ? Meva , söylediklerini onayladı ancak onunda söyleyecekleri vardı .
"Kötü bir haberim var ucube katil , orası daha öncede binlerce kez yandı , kaybetmeyi öğrendi ve güçlendi ... orayı öyle küçük acılar yakmaz ! Hayatım tepe taklak olursa yanar orası . Ve inanki ben bu duygulara yabancı değilim ... " Gölge 'nin yüzü galibiyet ile aydınlandı . İşte görmek istediği güçlü kadın modeli ...
Yıkılmaz ifadesi yerini aldı yine . Bugün geçmiş o ölümcül sessizlikle dolu topraktan çıkarılıp aydınlık görecekti yıllar sonra . Gölge , deponun çatı katına çıkan merdivenlere yönelirken diğer yandanda yine alayvari tutumunu sergiliyordu .
" Sniper'lıkta iyi misindir ? " Meva'da onun arkasından çıkarken diğer yamdan göz deviriyordu ona . " iyi misin ne kelime (?) Üstadım üstad ! Binlerce insan öldürdüm felan . " Gölge 'nin cızırtılı kahkahası doldurdu depoyu . Oynaya oynaya çıkıyordu deponun çatı katına . Gölge , çatı katına tamamen çıkınca köşedeki tahta , tabut gibi olan kutuya ilerledi . Meva'da o sırada zaten çatı katına çıkmıştı . Rüzgardan dolayı saçları savrulurdu normalde ancak bugün gizli görevde oldukları için hazırlıklı gelmişti . Saçları havadan toplanmış biçimdeydi , simsiyah ve ajan gibi giyinmişti . Yüzünde ise kar maskesi vardı . Gülümsedi ve rüzgarı daha çok hissetmeye çalıştı . Bakışları Gölge 'ye kaydığında ise tahta kutuya ilerlediğini ve önünde diz çöktüğünü gördü . Kutuyu açtı ve içinden bir keskin nişancı tüfeği çıkardı . Barrett M82 , 50 kalibre ,13 kilo ağırlığındaki silah , simsiyahtı . Gölge , kaslı kolları ile rahatça çatının kenarına yerleştirdi tüfeği . Ayarlarını yapmaya çalışıyordu diğer yandan . Meva ise nasıl bir anda kaldırdığını düşünüyordu . Bu silah 13 kiloydu yani ! Evet evet Gölge kesinlikle teröristti ya da asker .
Meva ise daha çnce silah eğitimleri aldığından pek zor olacağını sanmıyordu . Aslına bakarsanız bu keskin nişancı tüfeğinin birkaç özelliği bilinirdi . Onlar ' çarptığı kişinin uzuvlarını parçalayacak ya da çarptığı kişinin kafasını koparacak kadar ' güçlüydü . Buyüzden kısa süreli bir tereddüt yaşadı . Gölge , hazırlıkları bitirdikten sonra eliyle silahı işaret etti .
"Asker ! Mevzi al !" Meva alayla selam durdu . Sağ elini şakakları doğrultusunda dayayıp parmaklarını bitiştirdi . " Emredersiniz komutanım !" Gölge , Meva'ya yöneldi ve şakağında duran sağ elini elleri arasına alıp tuttu . Meva , şaşkınlık ile kalakalırken diyecek bir şey bulamıyordu . Gölge ise ciddi bir iş yapıyor gibi dikkatini başka hiçbir yere vermeden parmakları ve durduğu yeri düzeltti . Şakaklarının biraz üzerine dayadı elini . Parmaklarının hepsini bitiştirdi ve doğrultusunu düzeltti . Bakışlarını biraz daha eğdiğinde ise kadının gözlerine bakakaldı . Ne kadarda yakınlardı . Aralarında santimler varken aralarında yine bir soğukluk seziliyordu . Rüzgar ikisininde bedeni arasından sızıp giderken öylece kadının gözlerine baktı . İlk atağı ondan bekliyordu ancak Meva asla ilk adımı atmazdı . Burunları birbirine değerken Meva , son kalan iradesi ile adamı göğsünden ittirip kendisinden uzaklaştırdı . Gölge , hemen arkasına dönüp boğazını temizlerken hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu . Meva'nında ondan farkı yoktu . Etrafta gözlerini gezdirmeye başladı . Issız olan alana ve gökyüzü baktı ...
Amacı az önce olanları hatırlamıyormuş gibi yapmaktı . Meva , boğazını temizledi ve "Eee bana bu ejderi kullanmayı öğretmeyecek misin ?" Diye sordu . Bu silah dev gibiydi ve acayip tehlikeli duruyordu . Gölge , arkasını döndü ve eli ile eğilmesini işaret etti . Meva hemen yüz üstü yere yattı .
"Omzunun üzerine yasla ve sana kalıcı zarar vermesini engelle ! Yoksa bir hatanla ... BUM !" Meva , istemsizce yerinden sıçradı . Yine de Gölge'nin söylediklerini yapıp tüfeği omzuna yasladı . Tüfek bayağı uzundu da . Meva, güldü .
"Askerler silahlarına isim verirlermiş, bende bu elemana isim vermek istiyorum ... "diye konuştu . Gölge, göz devirdi . Omuz silktiğinde Meva gülümsedi ve düşünmeyr başladı . Tüfeğin pürüzsüz ve simsiyah olan dokusuna göz gezdirdi ve galibiyetle gülümsedi . "Onun adı Karaca ..." Gölge , bu klişe isme göz devirdi ama onun aklına da yatmıştı 'Karaca ' ismi . Bir savcı olduğu ve kendini koruması gerektiği için elbetteki silah eğitimi almıştı ancak askerler kadarda becerikli değildi . Gölgede kutudan simsiyah bir tabanca çıkardı . Silah güzeldi ancak kaç kalibre olduğunu bilmiyordu , Meva .
"Bu da Kılıç . " dedi silahı gösterirken . Yalan yok etkileyici bir silahtı ancak Meva bu dev 50 kalibrelik canavarı bırakmak istemiyordu . Gölge'nin telsizinden Cesur'un sesi duyuldu . " Patron , 200 metrelik mesafedeler " Meva , sıradaki avın kim olduğunj bilmiyordu , aslına bakarsanız bilmekte istemiyordu . Empati yeteneği yüksek bir insandı . Savaşça siyah araçlar göründü arazide . Meva 'ya tanıdık gelmişti bu araçlar . Bir yerden biliyordu bu araçları . Gölge'de mevzi aldı ve bekledi . Kimse onlardan haberdar değildi . Bugün burada büyük bir nakliyat olacaktı . Şoför arabadan indi ve arka kapıya ilerleyip kapıyı açtı . Arabadaki beden bacağını toprağa bastı ve bedenini arabadan çıkardı . İşte Meva o anda takılı kaldı gördüpü yüzle .
Âgah Akşit karşısında duruyordu kanlı canlı . Yine simsiyah giyinmişti ve yüzünde huzursuz bir ifade vardı . Meva'nın cesareti bir anda un ufak oldu . Sustu kaldı . Gölge ise tepkilerini ölçüyordu . Evet evet Meva kesinlikle önceden Âgah ile tanışıyordu . Yoksa yüzündeki bu dehşet dolu ifade boşuna değildi . Deponun kapısının birkaç metre ötesinde durdular ve Âgah hissetmiş gibi bakışlarını çatıya çevirdi ancak Meva ve Gölge iyi saklanmıştı . Göremedi onları . Gölge ise o anda bir şeytancasına alttan alttan konuştu . "Vur onu Meva , şarjörü kafasına boşalt !" Meva , ne yapacağını bilemedi , elleri öylece tetiğin üzeribde duruyordu . Titreyen sesi ile "Yapamam , ben ona bunu yapamam !" Diye konuştu . Gölge ise fazla sabırsızdı . "Hayır , o bugün ölecek ve sen öldüreceksin ! Değil mi aptal savcı ? " onaylamazca kafasını iki yana salladı . O Âgah'ı öldüremezdi . O , onca yaşanmışlıktan sonra onu öldüremezdi .
"Meva , lanet olası , yap şunu !çek şu tetiği !" Meva , şoka girmiş gibi cevap veremedi . Gölge ise şimdi ne yapacağını biliyordu . Sessizce Meva 'nın kulağına " Burası o depo , seni bırakıp geldiği hani . Bebeğini kaybetmene sebep olan depo" Meva , duydukları ile kaşlarını çattı . Olabilir miydi ? Gölge doğru söylüyor olabilir miydi ? Ama yine de yapamadı . Gölge , göz devirdi ve adım atmak üzere olan Âgah'a bir el ateş etti .
"Öldüremiyorsak sakat bırakırız o zaman !" Âgah'ın bedeni yere düştüğünde çatışma sesleri yükselmeye başladı . Meva ise öylece kendisini kaybetmişti .&
16.06.2019
Meva , bedenini saran kollara aynı şekilde karşılık verdi . Bugün ne kadar mutlu olsada yarın bunun hiçbir önemi olmayacaktı . Sessizdi ikiside , evde birtek yanan şömineden gelen sesler vardı . Adamın göğsüne sırtını yaslamış öylece oturuyordu .
"Sarı gelinim , bana yarını anlatmak ister misin ?" Normal bir insan duysa saatlerce sorgulardı bu cümleyi ancak Meva , anında çözmüştü . Hüzünlü bir gülümseme kondu yüzünde .
" Bazen bazı şeyleri üst üste kaybedersin ya hani Âgah , o zaman kimsesiz hissedersin ... bomboş bakar gözlerin , hiçbir düşünceye ev sahipliği yapmaz beynin ... işte o zamanlardan biriydi benim için 17 Haziran , büyük lanetim ... " diyecek bir şey bulamadı . Sustu , sustu ve suskunluğa mahkum kaldı . Bir şey söyleyecek gücü kendinde bulamadı . Bu sefer Âgah , yüzündeki tebessümle konuştu .
" Unutma Sarı gelinim , senin için dünyayı yıkarım . Şu dünyada tek canını yakmayacağım kişisin . " Meva , güldü . Bu adamı seviyordu . Bu adama borçlu hissediyordu kendini . Ne kadar güzel bir adamdı . Ne güzel seviyordu . İkiside bir şey söyleyemeyecek haldeydi . Bedenlerini uyku açlığı kaplarken konuşmak en saçma şey olurdu değil mi ? Meva , mayışmışlıkla gülümsedi .
"Öylesine güzel seviyorumki seni
Öylesine saf
Öylesine temiz
Öylesine derin ve
Öylesine değil "** diye mırıldandı Âgah gecenin karanlığında . Bedenindeki acının nedeni neydi bilinmez , huzursuzluk kapladı içini . Belki Unutmak istemedi belki unutulmak istemedi kim bilir ...
Sadece öylece kapanmak üzereydi gözleri . Meva ise uyumadan hemen önce mayışık sesi ile konuştu .
"Senin canını asla yakmayacağım , Âgah .
Hep iyikin olacağım , inan buna . Asla üzmeyeceğim seni !"
Sarıldı . Boğazına bir el sarılmış gibi hissetti . Bu yalanın boğucu hissiydi ... o gün ikiside yalan söylediklerinin bilincindeydiler . Biri kirli sevdi diğeri canını yaktı ...
İkiside kötü birer yalancıydılar...&
* : William shakespeare
** : Özdemir Asaf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONRAKİLERİN ÖNCÜLERİ : GÖLGE KİM ?
AléatoireBir katil düşünün ; kendi adaletini oluşturmuş , oyunu kurallarına göre oynamış ... Bir Savcı düşünün Tüm hayatı boyunca kaybetmeyi öğrenmiş ... Bir birlik düşünün ; Katil'in kurallarına göre çizgiler çizip avlarını belirleyen ... Bu dünya acıması...