1| sevgililik alıştırmaları

461 38 27
                                    

"Busan belediye başkanı Park Hyeongjoon'un ani kalp krizi geçirmesi üzerine başkana ülke çapında geçmiş olsun dilekleri yağdı. Altmış dört yaşındaki başkan, ilk müdahalelerden sonra Asan Tıp Merkezine..."

Kumandanın üstteki kırmızı düğmesine basıp televizyonu kapattıktan sonra kumandayı masanın üstüne bıraktım. Oradaki kahve bardaklarını aldığım sırada ağzından tek mantıklı cümle çıkmayan ve bana yalnızca beis yaratan Jeno'ya göz devirmek işten bile değildi.

Elimdeki boş kahve bardaklarını bulaşık makinesine yerleştirirken soğukkanlılığımın sınırlarını zorlayan Jeno'ya yanıt verdim:

"Bir iddiaya girdin diye sana ortak olacak değilim."

"Kulağa saçma geldiğini biliyorum ama denemekten zarar gelmez."

"Sarhoş falan mısın? Suratına patlatacağım şimdi senin."

"Abartıyorsun."

O an yüzümü buruşturup arkamdaki Jeno'ya öyle bir bakmıştım ki ağzındaki keki bile çiğnemeyi durdurmuş, büyüyen gözleriyle bana bakakalmıştı.

"Resmen seninle çıkmamı istiyorsun-"

"Ah, hayır. Bu kadar basite indirgeme," dedi ağzındakini yutup boğazını temizlemeden hemen önce. "Sadece bir oyun. Çok çabuk kanacaklarına eminim."

"Anlamıyorum, bunu neden kabul edeyim? Ayrıca evet, resmen benimle çıkmak istiyorsun!"

Arkamda kalan ada tezgaha belimi ve kalçamı yasladığım vakit bu sefer sıra ona geçmiş gibi gözlerini devirdi.

"En yakın arkadaşına yardım etmeyecek misin yani?" deyip kendi evi gibi ezbere bildiği mutfakta bardakların olduğu dolabı rahatlıkla bularak en sevdiği bardağı çıkardı.

"Kendine başka bir sevgili adayı bul, ben yokum. Ailenle o iddiaya girerken bana sormadın."

Az miktar su doldurup ağır ağır yudumladığı sırada yanıtlamakta gecikmedi: "Jaemin, ikimiz de kârlı çıkabiliriz!"

"Benim hiçbir kârım yok."

"Gayet de var. Sungchan'ı kıskandırabilirsin, böylelikle sana yazar ve yeniden birleşirsiniz."

Yüzüm ikinci defa saçma sapan mimiklere bürünürken anında sesimi yükselttim: "Tanrı aşkına! Sungchan ile gayet düzgün ayrıldık, beni niye kıskansın ki?"

"Onu özlediğini biliyorum, hem zaten sevgili olduğunuz zamanlar beni kıskandığını biliyoruz. Tuzu biberi olur."

"Onun şüphelerini doğru çıkarmış gibi davranmayacağım." dedim net bir tonla fakat Jeno, onu bildim bileli ne isterse elde edebilen bir insandı.

"Onu özlediğini reddetmedin?"

"Çünkü özledim."

"Bence bu yolla onun da seni özleyip özlemediğini anlayabiliriz."

Jeno insanı manipüle etmekte epey başarılı biriydi. Her zaman kendi isteklerini sunarken karşısındakinin de neye ihtiyacı olduğunu bilir ve bunu pazarlardı. Ne zaman oyununa düşmeyeceğimi söylesem düşerdim.

Dili iyi iş yapıyordu.

Ve ben, konu Sungchan ise şayet, manipüle olmaya çok müsaittim.

Bir kere Sungchan muhabbeti açılmıştı, nasıl kayıtsız kalabilirdim ki? İlişkimizde her zaman kavgalar olurdu ancak birbirimize karşı son zamanlarda toksik yanlarımızı gösterdiğimizi fark ettiğimizde düzgünce son vermiştik aramızdakilere.

bet you wanna | nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin