Jeno, karşısındaki kişinin her zaman 1-0 önünde olurdu. Eğer alt etmek istiyorsa bu onun için asla zor bir eylem olmazdı. Ne yapar ne eder istediğini alır, yine de gün sonunda ona düşman kesilen kimse olmazdı.
Çünkü dediğim gibi; Jeno, insanların ne istediğini araştırıp sonra da bunları pazarlamayı çok iyi bilirdi.
Ayrıca istediğini alacaksa karşısında kimin olduğuna katiyen bakmazdı.
Bu yüzden okuldaki çoğu kızı birbirine düşüren o muhteşem flört yeteneklerini bir de utanmadan benim üstümde denerken asla çekinmiyordu.
"Hadi sevgililiğimiz için biraz alıştırma yapalım ve sana dudaklarımızın uyumunu hatırlatalım." demişti yüzüme eğildiği sırada.
Hayır, en yakın arkadaşımın manipülasyon yöntemlerini birlikte geçirdiğimiz tüm o yıllar boyunca yeterince öğrenmiştim ve üzerimde denemesine müsaadem asla olmayacaktı.
Ellerim, tezgahtan ayrılıp yıllardır spor salonundan çıkmadığı için sert ve kaslı göğsünü bulunca avuçlarım arasında sıkıştırdığım kazağından kuvvet alıp onu kendime çektim ve yüzlerimiz arasındaki mesafeyi sıfıra yaklaştırdım.
"Oyununu kendi kendine oyna, benimle değil."
Hem ani atağım hem de fısıltım yüzünden küçük gözleri büyüdü ve bu sefer sırıtan taraf ben oldum.
"Senin oyunun gram umrumda değil. Eminim okulda rol yapmana gerek kalmadan sevgili olabileceğin bir düzine kız vardır."
Daha sonrasında onu itip tezgaha yapışan bedenimi oradan ayırdım. Mutfaktan çıkıp odama giderken peşimden geleceğinin bilincindeydim.
"Hadi ama Jaemin, eğer onlarla öylesine sevgili olursam adım piçe çıkar."
"Zaten öyle anılıyorsun." dedim gülmemi saklamadan.
Arkamdaki bedenden derin bir oflama sesi işittiğimde gülmeye devam ediyordum.
Odama girdiğimde ve kendimi yatağa atıp elime telefonumu aldığımda Jeno da kendini yanıma attığı gibi telefonu elimden aldı.
"Özellikle seni istiyorum çünkü aramızdaki dinamik harika. İkimiz de çok güzel rol yapabiliriz ve ikimiz de istediğimizi alınca bu iş biter."
Sungchan.
"Birbirimize temas edebiliyoruz, gayet güzel vakit geçirebiliyoruz, uyumumuz harika. Sadece bir iki hafta olduğumuzdan yakın görünsek bile dedikodular başlar."
Jeno'nun çabalayışı ve benim gitgide ikna olmam beni zayıf hissettirmeye başladı, onun karşısında hiçbir şansım yokmuş gibi.
"Arkadaşlarımıza da mı söylemeyeceğiz?"
"Söyleyemeyiz. Onların da tepkisi dışarıya yansımalı, böylelikle gerçekçi olur. Biliyorsun, babam okuldaki davranışlarımdan nereden olduğunu bilmediğim bir şekilde haberdar oluyor ve resmen üniversitenin haberlerini takip ediyor."
Kaşlarım biraz çatılı vaziyetteyken gözlerimi ondan ayırdım ve odamın içinde gezdirdim.
"Jaemin, seni bu kadar düşündüren şey ne?" dedi bugün içinde duyduğum en yumuşak sesiyle.
Aslında Jeno ile arkadaşlık ilişkimiz hep sakindi. İkimizin de en konforlu alanı birbirimizin yanıydı. Çocukluğumuzdan beri birlikte uyur, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez, birbirimizle her şeyimizi paylaşırdık. Birbirimize tatlı lakaplar takmaktan, sevgi sözcükleri söylemekten hiç çekinmezdik.
Sonra bu sorusunu biraz düşündüm. Korktuğum şey ne?
Pekâlâ, buna verebileceğim en çabuk cevap arkadaşlığımızın bozulmasıyla ilgili olurdu. Çok saçmaydı; onunla öpüşüp duracak, tutkulu tutkulu birbirimize bakacak ve iş bitince normal hâlimize mi dönecektik? Normal kalabilecek miydik ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bet you wanna | nomin
FanfictionJeno, ailesiyle girdiği bir iddia için Jaemin'e sahte sevgili olmayı teklif eder.