Vize dönemi boyunca mahvolduğum yetmiyormuş gibi bir de bu ayazlı havada hasta olduğumdan tüm bedenimin iflas ettiğini birebir hissediyordum. Öyle zor günler geçiriyordum ki bugün son sınavımı vermiş olmamın sevincini bile doğru düzgün yaşayamadan evin yolunu tutmak için sabırsızlanıyordum.
Bizimkilerle konuşup biraz eğlenmek istiyordum ancak onlar plan yapmışsa bile katılacağımdan son derece şüpheliydim. Bitirdiğim antibiyotikler ve bir düzine ilaç sanki etki etmemek için üretilmiş gibi sıfır reaksiyon gösteriyordum onlara karşı. Beni ayakta tutan bir şey varsa o da sevgili annemin yaptığı tavuk çorbasıydı.
Bu iki haftalık zaman diliminin ilk haftası ciddi bir tempoyla geçmişti benim için. Jeno ile sürekli ders çalışıyor, sabahlıyor ve konular üzerinden tartışıyorduk. Bir zaman sonra otura otura bacaklarımı hissetmediğimi fark etmiştim ve felç olduğumu sanmam o an için kaçınılmaz olmuştu. O an öyle stresliydik ki vücudumuzu kendi vücudumuz gibi hissetmediğimiz anda kıyameti koparacak kadar korku doluyorduk.
Bizimkilerle her bir araya geldiğimizde Jeno ile aramızdaki flörtün dozunu bir tık arttırıyorduk. Bunu yavaş yavaş fark ettiklerinin farkındaydım, biraz garipseyip önlerine dönüyorlardı yine de. Bugün hepimiz de son sınavlarımızı verdiğimize göre Jeno ile ciddi bir yola ilk adımlarımızı bugünlerde atacaktık.
Bir araya gelmek demişken, Mark'ın konuşmak istediği mesajdan sonra ona ne olduğunu sorduğumda şu an pek iyi hissetmediğini daha sonra anlatacağını söylemişti. Anlık bir cesaretle anlatma içgüdüsüyle doldum, diye de eklemişti. Bu konu hakkında konuşmaya hazır olmadığı apaçık belliydi ama ikisinin arasındaki pek sağlam olmasa da iyi kötü bir bağ yanıp kül olmuşken hepimiz bu bağı kül eden şeyi ölesiye merak ediyorduk.
Aslında bu iki hafta boyunca boş vakitlerimde -sadece duş alma kısmı yani- bunu düşünmüştüm. Aralarında ne olabilir ki deyip durdum sürekli. Aklıma gelen en ama en mantıklı şey Donghyuck'un Ryujin ile barışmış olmasıydı. Tabii aklıma gelen tek şey bu da değildi; Mark sinirliyken sözlerinin büyüklüğünü umursamazdı, eğer kavga esnasında ağır laflar etmişse ve bu Donghyuck'un ailesi ile ilgiliyse Hyuck çok fena kırılırdı.
Aslında Donghyuck'un ailesi hakkında hassas olmasının nedeni babasının onları terk etmesiydi.
Beş altı sene önce bir anda ortadan kaybolmuştu, ilk önce kaybolduğu veya kaçırıldığı ihtimali aklımıza düşse de zaman içinde gerçek ortaya çıkmıştı. Alanında iyi bir polis olmasının yanı sıra bir kumar bağımlısıydı ve ciddi bir borca girmişti. Borçlu olduğu kimselere ödeme yapamayacak olmanın utancıyla karşı karşıya olduğunu fark etmiş ve karanlık bir
gecede şehri terk etmişti.Gitmeden önce de evlerinde yıllarca biriktirilen ve dört evlat için üniversite masraflarına ayrılan ganimetin kaymağını, yani para ve mücevherleri de yanına alarak sırra
kadem basmış, arkasında öfkeli bir baskıncı grubuyla beraber eşini ve
çocuklarını bırakmıştı.Donghyuck, o zamanlar yalnızca liseye gidiyordu ve kardeşlerinin en büyüğü olarak omuzlarında ciddi bir yük olduğunu anlamıştı. Zavallı annesi ağlamaktan ve isyan etmekten daha ne yapacağını bilemezken Donghyuck işe girmiş, üniversite sınavına hazırlanması gereken senede canını dişine takıp çalışmıştı. Kimseye zayıflığını göstermeden, kimseye muhtaç olmadan o günleri atlatıp babasına olan kin ve öfkesini alın terleri döke döke atıp ülkenin en prestijli üniversitelerinden birini kazanmıştı.
Eğer Mark cümle içinde en ufak bir baba lafı bile yaptıysa muhtemelen Donghyuck aralarına geri dönülemez bir şekilde mesafe koyardı. Mark, ikimiz de birbirimizi kırdık, dediği için aklıma başka teori gelmiyordu.
Bir şekilde bunların hiçbirinin yaşanmamış olmasını diliyordum. Her ikisinin de berbat bir yolda olduklarını bilmemize rağmen aciz varlıklar gibi bir şey yapmadan durmak zorundaydık. Mark'ın olduğu ortama Donghyuck girmiyor, Donghyuck'un olduğu ortama Mark girmiyordu. İşin aslında böyle olması çok daha iyi olacaktı bir süreliğine, aynı ortamda bulunmamaları olası bir kavgayı büyük ölçüde engelliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/356952827-288-k980654.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bet you wanna | nomin
FanfictionJeno, ailesiyle girdiği bir iddia için Jaemin'e sahte sevgili olmayı teklif eder.