Kış ayı geldiğinden yavaş yavaş geceler uzuyor, gündüzler ise kısalıyordu. Bu herhangi işi gücü olmayan biri için mükemmel bir hediyeydi. Daha fazla uyku Noel Baba'nın bile veremeyeceği bir hediyeydi. Ama öğrenciler veya çalışanlar için aynı şey geçerli değildi.
Nasıl çalışmayan, evde yatıp pinekleyebilen insanlar için hediye ise erken kalkıp işine koyulması gereken insanlar için bir lanetti. Sabah kalktığında güneşin dahi uyanmadığını görmek insanın içini karartıyor, neden ben buradayım, diye sorgulatıyordu.
Genç kız huzursuzca yerinde kıpırdandı. Gözlerini yavaşça açtı. Nerede olduğunu yeni yeni anlıyordu.
Dün gece aşık olduğu oğlanla beraber uyuya kalmışlardı. Hem de gri gözlü çocuk şu an dizlerinde yatıyordu.
Eylül bacağına baktı. Sabah bir hayli erken kalmak hoş değildi. Ama bacaklarında Hogwarts'ın gözde yakışıklısının uyuması kızı heyecanlandırmıştı.
Ellerini yavaşça saçına götürdü. Saçını okşuyor, aralardaki aramasına rağmen kaybolmamış bukleleri ile oynuyordu genç kız. 'Ne kadar da güzel bı yüzü var.' diye düşündü. Evet herkesin dilinden düşmeyen bir yakışıklılığı vardı ama kimsenin bahsetmediği güzelliği nasıl olurdu da hala konuşulmazdı.
Oğlanın uyanacağı olmadığına inandığı zaman elini fazla kaldırmadan ilerletti ve yanağına koydu. Baş parmağı ile yanağını okşuyordu ki oğlanın gri gözleri parlamaya başladı.
"Sana da günaydın güzelim. Bu dabah niyetin farklı sanırım." Sirius sabahın körü dahi olsa flört etmekten vazgeçmiyor, kızı uyandırmaktan adeta zevk alıyordu.
Kıpkırmızı kesilen kız saçları ile oynadı. Birkaç saniye durakladı ne diyeceğini bilemedi. Ardından ise ağzından yanlışlıkla agresif bir şekilde sitemkar kelimeler çıktı. "Ödümü kopardın! Off!"
"Tamam tamam hemen sinirlenme. Bacakların çok rahatmış." Sirius bu sefer göz kırptı.
"Kalın oldukları içindir." Genç kız armut vücudu ile barışsa ve fiziğini şu an en kadar beğense de bacakları ortaokuldan kalan travmalara sahipti. O yüzden bacaklarını hep kalın olduğunu içten içe düşünürdü.
"İkimiz de aynı bacaklardan bahsediyoruz değil mi? Senin bacakların mükemmel. Kalın değiller bile, ki ayrıca kalın olsalardı bile mükemmel olmaya devam ederlerdi." Oğlan kızın bu kadar güzel olup hala nasıl kendine güvenme problemleri yaşadığını anlamıyordu.
Genç kız, bacaklarında yatan oğlanın dediklerini duyduğunda gözleri dolar gibi oldu. Bacakları hakkında birinden bunu duymaya ihtiyacı vardı. "Her şeyin mükemmel." Bir de bunu duymaya...
"Kalk da hazırlanalım. Hem ben de biraz esneyeyim. Senin gibi koca kafalı biri yüzünden her yerim uyuştu."
Sirius dediklerine kahkaha atıp kalktı. "Sen sabahları hep böyle gergin mi oluyorsun yoksa bugün boynun tutulduğu için mi?"İkisi de gülüştü ve kendi yatak odalarının kapılarına geldiler. Genç kız döndü. Oğlana seslendi.
"Sirius teşekkür ederim. Duymaya ihtiyacım vardı."
"Dün gece... Benim de ihtiyacım olan bir şeydi. Sağol."
İkisi de odalarına çıktılar.
....
"Abi tam bir hödük! Sağol ne ya!" İki kız da kahvaltı etmek için Yemek Salonuna doğru yürüyorlardı.
Erkekler büyük ihtimalle onlardan önce gitmişti. Çoğunluk gibi. Odadaki diğer kızlar da masada oturuyorlardı. Lily ortalarında kitap okuyorken diğer iki kız arada Lily yokmuş gibi muhabbet etmeye çalışıyorlardı.
"Kızım sen nerdeydim tüm gece?"
"Yoksa... Her şeyi anlat."
Kızlar oda arkadaşını soru bombardımanına tutmuşlardı. Üçü de hangi erkekle geceyi geçirdiğini merak ederken akıllarında iki isim vardı.
"Ortak Salonda uyuya kalmışım ya." Zeynep de destek verircesine kafa salladı. Erkeklere de günaydın dedikten sonra herkes yemeklerine yumulmaya başladı.
Kahvaltıdan sonra ilk ders McGonnagal ileydi. Lakin dersin başlamışsına daha yarım saatten çok vardı.
Genelde bu zamanlarda olan olay şuydu: Remus kitap okur ara sıra muhabbet olursa birkaç kelimeyle dahil olur, Peter ortamda ne yapılıyorsa uyum sağlar, kartlarla oynayan üçüncü kişi olur, Sirius ve James eğer dertli değiller veya planlayacak herhangi bir şakaları olmazsa kart oynar, Eylül ile Zeynep ise sabah kalktıklarında makyaj yapmadıklarında makyaj, kart oynuyorlarsa onlara katılırlardı. Tabii bir de unutmamak gerek ki bazenleri eğer gün güzel bir günse Eylül Remus ile uğraşıyor, onunla şakalaşıyordu.
Bu sefer her zamankinden farklı olarak kızlar yok olmuştu.
Başta Çapulcular bu olayı garipsese de üzerinde çok düşünmediler. Yok olmalarının artı yönleri yoktu. Eksi yönleri ise zaten yüksek olan Sirius Black'in egosunun daha da yükselmesiydi.
Ona göre kızlar yok olmuştu çünkü Sirius'u konuşuyorlardı. Genç kız nasıl da Black'in tatlı olduğunu arkadaşına anlatıyor, Black'i övüyordu.
Bu argümanı savunduğunu bilmem kaçıncı kez duyan Remus kitaptan başını kaldırdı. "Bir daha eğer ki konuşursan cidden senin üzerine atlarım."
"Atla lütfen Aylak. Bundan ne kadar zevk alacağımı tahmin edemezsin."
İçten içe Sirius da merak etmiyor değildi. Kızlar normalde asla yok olmazlardı. Gitseler de gidecekleri yeri mutlaka söylerlerdi.
McGonagall'ın sınıfına giren Çapulcular artık yerleri belli olan sınıfta yerlerini aldılar. Bugün biçim değiştirmede öğrenecekleri şeyi muhtemelen önceden öğrenmişlerdi. Sonuçta animagus olmak kolay bir şey değildi. Olana kadar üçünün de canı çıkmıştı.
Dersin yarısında kapı çalındı. "Bayan Plazma ve Weasley. Umarım mantıklı bı açıklamanız vardır."
"Profesör gerçekten çok özür dileriz. Bir an günleri karıştırmışız dersimiz Profesör Slughorn ile sandık. Taa ordan buraya da anca yürüdük."
Genç kızlar gerçekten de mahçup duruyorlardı. İkisi de yere bakıyor profesör ile göz göze gelmekten çekiniyordu.
"Peki. Bir daha olmasın. Geçin yerinize hemen."
"Profesör çok teşekkür ederiz. Bir daha asla olmayacak." Zeynep korku ve minnet karışık cevap verdi. Hızlı adımlarla James'in yanına oturdu.
Eylül de Sirius'un yanına yöneldi. "Kızım neredeydiniz?"
"Yaa kızın mıyım gerçekten..." Eylül bı anda çocuğa cilve yapmaya başladı. Nedense bı anda flört edesi gelmişti.
"Gerçekten de karıştırdın mi? Sen aşık mısın diye sormayacağım çünkü bana aşıksın biliyorum." Sirius şaka karışık yine kendini övmeyi unutmadı.
"Nasıl da hemen anlıyor aşkım." Eylül elini daha yeni kestiği sakallarının orayı koyup okşadı.
"DERSE ODAKLANIN!"
Herkes McGonagall'a olan korkusu yüzünden tahtaya döndü ve dersi dinlemeye başladı. Kimse binasına puan kaybettirmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Another Universe | Sirius Black
Fantasy"Mükemmel bir parçasın. " diye fısıldadı Black. Elleri bacağını okşuyordu. "Sevgili olalım." Eylül herhangi bir şey söylemedi. Anın da büyüsü ile sadece devam etmek istiyordu. "Sevgili mi?" Kıza yeni dank etmişti. Aslında gayet de romantik bı andı...