Gece saat on iki olmuştu. Gryffindor Ortak Salonunda bir kişi dahi yoktu. Geç saate kadar kalan insanların çoğu bile şu an yataklarında mışıl mışıl uyuyor ya da gün içinde yaşanan olayları düşünüp geçmişte yaşıyordu.
Bunların hiçbirine dahil olmayan altı genç, sabah ilk dersleri McGonnagal olsa bile Ortak Salona iniyordu.
"Günaydın." James homurdandı. Şu anda bulunduğu durumdan her erkek gibi mutlu değildi. Her an her şeyden vazgeçip yatağa geçmeyi düşünüyordu.
Bunu düşünenler arasında Peter da vardı. Hatta Peter bu konuda sadece düşünmekle kalmıyor belli bir oranda bu düşünceyi uygulamaya da koyuyordu.
Tabii Fare'nin uyuması kızların işine gelirdi. Çünkü planlarını stres altında veya tehdit edildiğinin saniyesinde satacak biri olmuyor olacaktı.
"Günaydın. Evet şimdi lütfen bazı şeyleri sadece bilgi olarak öğrenin ardından sorgulamaya geçin." Eylül adeta yalvaracaktı.
"Bir de şurayı imzalarsanız. Anlattıklarımızı birine dahi anlatırsanız diye küçücük bı önlem." Zeynep uykuluyken sinirli bir insan oluyordu. Şeytani bı gülümse Çapulcular'ı korkutmuş, onları şüpheye düşürmüştü.
"Eğer anlatırsak?" Peter uykusundan uyanmış bı haldeydi. Korkudan olan bütün uykusunu almış gayet de dinç durmaya başlamıştı.
"Küçük bı bedeli var tabii ama o da bize kalsın değil mi?"
Eylül göz kırpmasını tam o saniye imza atan Sirius'a doğru yapmıştı. Okuldaki herkesin gözdesi çocuk şu an çok daha çekici duruyordu.
Yeni duş aldığından hala ıslak saçları... Yorgunluktan hafiften belirmeye başlamış göz altı morlukları... -genç kızın en büyük kendisi hakkında güvensizliği sayılabilirdi ama şu anda Sirius'ta görünce adeta eriyip bitmişti.-
"Hadi anlatın. Hem siz daha ödev geçireceksiniz hatırlatırım." Remus ağzını açtığı gibi Sirius ve James'in olmayan morali de sıfıra çekilmiş, kendilerini iyice koltuğa gömmeye çalışıyorlardı.Aradan on dakika geçtikten sonra kızlar oğlanlara her şeyi özetlemeden sadece yardımda bulabilecekleri kadar şeyleri anlatmıştı.
Hepsinin kafasından binbir farklı soru geçiyordu.
"Siz bu kadar şeyi nerden biliyorsunuz?" Remus diğerlerine göre şüpheci sayılırdı.
"Patiayak sen Belatrix'ten Günlüğü alabilir misin?" James Sirius'a soru yönelmekteydi.
"Tamam ama biz ne kadar yardım edebiliriz." Peter kendinden beklenen yorumu yapmıştı.
Eylül, sakin bir şekilde cevapladı: "Belatrix Lestrange'in elindeki Günlük bizim için kritik. Onu almak, Hortkulukları bulmamız açısından büyük bir adım olacak. Ara tatilde Sirius evdeyken alabilir misin?"
Sirius kafa salladı eve dönmek istemiyordu. Ama bunu bir amaç doğrultusunda yapacak olması işi biraz daha katlanılanabilir kılıyordu.
Sirius, kararlı bir ifadeyle konuştu: "Eğer bu, Voldemort'un sonunu getirecekse, eve dönebilirim. Günlüğü alabilirim ama ara tatili beklememiz gerek."
Zeynep bu sefer atladı. "Sıkıntı değil. Bence daha zamanımız var. Biz sadece zamanımız var diyerekten iyice iş uzayıp sarpa sarmasın diye sizle konuştuk."
"Büyük ihtimalle savaş için daha iki üç yıl var ama bu ondan önce olmayacağının garantisini vermiyor. Ve bir savaş olacaksa onu kazanmak zorundayız."
Kısa süreli bir gaza gelişin ardından herkes saatin ne kadar geç olduğunu fark etti.
"Kanka sen git ben bı Sirius ile eve dönme olayını konuşayım, olur mu?" Eylül, Zeynep'e diğerleri duymasın diye o kadar kısık sesle konuştu ki Zeynep bile dudak hareketlerinden anladı arkadaşının ne demek istediğini.
Potter ve Black ikilisi diğer iki oğlanın aksine yatmaya çıkmadılar. Ikisinin de yarına yetiştirmesi gereken ödevleri vardı. Tam kütüphaneye gidip iki tane gerekli kitabı almaya yönlenmişlerdi ki Eylül arkalarından onlara seslendi.
"James, kütüphaneye sen gitsen olur mu? Benim Sirius'a diyeceğim birkaç şey var da... Anlarsın ya..."
James göz kırparak, "Tabii, sıkıntı değil. Ben hallederim kütüphaneden kitap almayı, siz konuşun." dedi. Eylül ve Sirius'un arasındaki konuşmanın önemli olduğunu anlamıştı. James, kütüphaneye doğru yönelirken Sirius ise vücudunun hepsini genç kıza doğru döndürdü.
"Ne konuşacaktın Beth?"
Kız pofuduk terliklerini yere sürerekten ondan boyu bir hayli fazla olan çocuğa yanaştı. Ardından kollarını yukarı doğru kaldırdı. Sirius'a sarılmak istiyordu, onu rahatlatmak.
Genç kız kollarını oğlana sarmak için parmak ucuna yükseldi. Uzun vücuduna kollarını sarmaladı. Onu kendine doğru çekti.
Oğlanın vücudu kızın ellerini sırtında hissettiği gibi ısınmaya başladı. Ateşlendiğini bile sanabilirdi. Kızı ince belinden kavradı. Aralarında mesafe olmasa bile daha da içine çekmeye çalıştı kızı.
"Özür dilerim."
Sirius kızı omuzlarından tuttu ve gözlerine bakmak için hafifçe geri itti. "Ne için?"
" Işte. Böyle olsun istemezdim. Eve gitmeni..."Sirius ev lafını duyunca kızı tekrardan sarmaladı. Ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. O eve tekrardan dönmek kabus gibiydi olacaktı. Bunu herkes biliyordu.
Tekrardan uyandığı gibi lanet yemeye başladığı, sırf istenilen cümleyi kurmadı diye bin bir hakarete uğradığı o eve tekrardan dönmek istemiyordu. Ama bu dönemde eğer tek çare buysa yapacak başka bir şey yoktu.
"Gel oturalım." Sirius bacaklarının güçsüzleştiğini fark etmişti. Lakin yanındaki genç kıza bunu fark ettirmek istemiyor, çaktırmamaya çalışıyordu.
Ikisi de koltuğa oturdu. Birkaç saniye ne biri bir şey dedi, ne de bir şey yaptı. En sonunda ortamdaki tuhaf sessizliği bozan kişi gri gözlü oğlandı.
"Yanımda sen oldukça daha güçlü hissediyorum."
Eylül'ün bu tatlı söylemle içi ısındı. Ne kadar kötü durumda olsalar bile ikisi de birbirlerini sakinleştirebiliyordu.
Genç kız yanındaki oğlanın kafasını hafif aşağı eğip göğsüne koydu. "Ayağını da uzat hafiften." Saçını okşamaya başladı çocuğun. Yavaştan kurumaya başlamış olan saçları ile oynamak ikisini de huzur dolduruyordu. Sevgi böyle bir şey olsaydı gerek.
Daha James kütüphaneden gelmeden Sirius ve Beth uyuya kalmışlardı bile. Genç kızın düşen kafası Sirius'un kafasına hafif temasta bulunuyor, sabah ağrıyla kalkmasına engel olacak seviyede duruyordu.
Rüyalarında ne gördüklerini onlar dahi kimse bilmese bile, oğlan bu gece hiç kabus görmeden deliksiz bir uyku çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Another Universe | Sirius Black
Fantasía"Mükemmel bir parçasın. " diye fısıldadı Black. Elleri bacağını okşuyordu. "Sevgili olalım." Eylül herhangi bir şey söylemedi. Anın da büyüsü ile sadece devam etmek istiyordu. "Sevgili mi?" Kıza yeni dank etmişti. Aslında gayet de romantik bı andı...