Odada geçirilen bir buçuk iki saat bandından sonra iksir artık hazırdı.Sirius Malfoy olacaktı. James ise Belatrix. Aslında hikâyenin orjinalinde James Malfoy olmak istemişti. Ama bu şekilde Sirius Belatrix olacaktı. Zaten ailesini ve kendi soyundan kimseyi sevmeyen Sirius için bu aşırı zor bir şeydi. O yüzden fikirler direkt değişti ve kimse daha Sirius'a sormadan James Belatrix'i aldı. Sirius'a ise Lucius kalmış oldu.
Akşam yasak daha yeni başlamış sayılırdı. Ayrıca Patiayak ve Çatalak yarını bekleyemeyecek kadar da sabırsızdı. Ne yapıp edip bu şakayı bugün bitirmek istiyorlardı ki yarın yüzlerindeki ifadelere gülebilsinler.
Erkekler tuvaletine koşarak gittiler. Dakikalar hatta saniyeler içinde James'in vücudu küçülmeye başladı. Sirius'un ise saçları uzuyor ve düzleşiyordu.
"Memelerime bak!" James heyecanla konuştu. Karşı cins olsan ilk ne yaparsın sorusunu direkt bizzat kendisi yaşayınca böyle oluyormuş meğerse.
"JAMES! Memelerine bakarsan seni öldürürüm." Eylül bağırdı. Çok Özlü Iksiri kızları bir nevi taciz etsin diye yapmamıştı. Herkes haddine göre davranmalıydı.
Güldüler. "Peki peki." James ellerini yukarıya teslim olur gibi kaldırmıştı. Yüzünde munzur bir gülümseme vardı.
"Belatrix biz olmalıydık." Zeynep pişman olmuştu. Bu erkekler hala çocuktu.
Belki de bunun bir sebebi erkeklerin hayatta hep çocuk rolünde olmasıydı. James tek çocuktu, istediği kadar şımartılmış biriydi. Sirius ise tam tersi ailesinden ilgi görmemiş ama görmek için her türlü çocukluğu yapmıştı. Tabii bunlar işe yaramadığında içine kapanmıştı. Hogwarts'ta ise bu şekilde ilgi görünce cıvkını çıkarmaktan çekinmiyordu.
"Almayayım canım. Belatrix olmak için fazla güzeliz." Eylül bu fikirden iğrenmişti.
Erkekler iksirin etkisi bitmesin diye aceleylen koştular. Yapılacak bir iş vardı.
Kabul etmek gerekirse Lucius ile Belatrix hiç beraber takılmazdı. Genelde Narcissa ile Lucius kuytu köşelerde olurdu. Ara sıra Belatrix Narcissa ile konuşacakken Malfoy ile konuşmuş olurdu. Aralarında spesifik kötü bir olay yoktu lakin ikisi de birbirine içten içe güzel hisler beslemediği belliydi.
Belki de bunun bir sebebi Belatrix'in her işi eğlencesine veya zevk almasını yapması iken Lucius'un işleri disiplinden hatta ve hatta bir şeyleri sırf yapabilmesinden dolayı yapmasaydı. Lucius yaptığı işleri sırf otoritesini daha da arttırmak için yapıyordu. Korkutucu bir kişiliği olduğunu kızlar tartıştı.
Bu şaka gerçekten de komik olacaktı. Kızlar kendi aralarında gülüyor, saçlarını ilk gördüklerindeki halini hayal ediyorlardı.
Bir saate yakın beklemenin ardından kızlar oğlanları beklemenin mantıksız olduğuna karar kıldı. Iksirin etkisi yavaş yavaş geçiyor olmalıydı, ama ne James'ten ne de Sirius'tan haber yoktu.
Saatin geç olmasından kaynaklı kızların uykusu gelmişti. Sabah kaçta Malfoy ve Lestrange ikilisinin kalacaklarını bilmediklerinden sabah erken saatlerde kahvaltıya oturmuş olmayı hedefliyorlarlardı.
Yakalanmamak için koşarak Gryffindor Ortak Salon'una vardılar. James ve Sirius'u orada göremeyince yataklarına koyuldular.
Tüm kızlar uyuyor, kim ile kaçıncı rüyalarını görüyorlardı. Yatak onları içine çekti ve derin bir uykuya daldılar.
Sabah daha önce hiç kalkmadıkları kadar erken kalkıp hazırlandılar. Hava yavaş yavaş soğuduğundan artık biraz daha kalın külotlu çorap giyinmeyi tercih ediyorlardı. Aksi takdirde bütün vücutlarını buz kesiyor gibi hissediyor bütün gün şallarını üstlerine örtüp ısınmaya çalışıyorlardı.
Hızlıcana Yemek Salonuna geldiler. İlk defa bu kadar boştu. Kızlar kalabalık olunca mı yoksa boş olunca mi daha büyük gözüktüğünü kestiremediler.
"Hogwarts'ta sadece etek olması da saçmalık yani. Götüm dondu kanka." Zeynep'in bacakları Kasım ayının soğuğu ile üşümeye başlamıştı.
"Abi bilmiyorum. Bı de böyle burayı ısıtmak da çok zor şato gibi bir bina olunca." Eylül de Zeynep'in sistemlerine katılıyordu.
"Günaydın. Heyecanlı mısınız?" James'in ağzı kulaklarına varmış bir haldeydi.
"Bu saatte bu kadar mutlu olman hiç normal değil." Normalde aralarındaki sabah kuşu diye adlandırılan Remus bile uykusundan bölünmüş gibiydi. James'e söylediği şeyden sonra çayını yudumladı.
"Günaydın!" Eylül Sirus'un yanına geçti. Karşında ise Zeynep oturuyordu. James'in yanında.
"Günaydın, bebe-." Son anda söylememeye karar vermesi içte içe Eylül'ü kırmıştı. Birkaç adım attığında nasıl oluyorsa iki kat adım geri gidiyorlardı. Sirius sayesinde olsa gerekti ."Siz kaçta geldiniz? Zaten sabahın körü..." Zeynep yataktan çok zor kalkmıştı. Eylül bı ara kızı uyandırmak için üstüne bile oturmuştu. Bu kadar zor uyanan bı insan kalanların azmine şaşırmıştı. Bu kadar herkesin erken kalkabilmesini tahmin etmemişti.
Eylül, Zeynep'in bu haline güldü ve minik kreplerden birkaç tane tabağına aldı. Kahvesini yapmak için küçük bir büyü kullanması gerekecekti.
"Grace, şaka için her şeyi yapacağımızı unuttun sanırım." Sirius konuştu.
"BU UCUBELER NEREDE!" Lucius Malfoy kükredi. "BU REZİLLİĞİ SİZ YAPTINIZ, DEĞİL Mİ?"
Belatrix ise arkadan gülerek geliyordu. Tabii tek gülen Lestrange değildi. Çapulcular ve iki kız katıla katıla gülüyordu bu haline.
"Haha... İtty bitty baby Potter (bu filmde geçiyor o yüzden koymak istedim.) Bunu yaptım diyebilecek cesaretin var mı?" Sesini inceltmiş adeta bebekle konuşuyor gibi küçümser bı tavıra bürünmüştü.
Bu tavrı Eylül'ü o kadar irite etti ki Potter ağzını açmadan Eylül lafı Belatrix'in ağzına tıktı.
"Canım o sesinin tonuna dikkat et lütfen." Belatrix ne kadar dalga geçer gibi tonla konuşuyorsa Eylül ondan da kötü davranıyordu. Biri zorba ise diğeri daha da zorbaydı.
"Bak Plazma, seni soyadının anlamı olan gaz iyonlaşması gibi seni de iyonlarına ayırmayayım. Bu güzelim saçıma zarar verirken bunu düşünmeliydin." Asasını çekip ona doğrulttu.
"Yaa bebeğim lütfen yapar mısın? Götün yerse tabii." Eylül asasını çıkarmaya yeltenmedi bile. Buraya gelirken istediği şeylerden biri asassız basit büyüleri yapmaktı. Yani asası olmasa bile accio asa dediğinde asasını elinde olacaktı.
Kendine olan güveni Belatrix'i deki etmişti. Adeta gözü dönmüş hangi laneti ona savursa diye kafada hesap yapıyordu.
"Curcio!"
"Expelliarmus!"
Zeynep, Eylül'ü korumak için Belatrix'in lanetini basit ama en etkili olacak büyüyü yaparak sağlamıştı. Expelliarmus: kişiyi elinde ne varsa onu bırakmaya zorlayan bir savunma büyüsüydü ve işe de yaramıştı.
"Affedilmez büyüyü yapacak kadar aptal olduğunu bilmiyordum. Saçın demek bu kadar değerli." Eylül hala ukala tavrıyla Belatrix'i kudurtmaya devam ediyordu.
McGonagall'ın salona gelmesiyle iki taraf da birbirinden ayrıldı. Bu kavga hafta sonu Hogsmade'te kalmıştı. Bunu iki taraf da konuşulmasa biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Another Universe | Sirius Black
Fantasy"Mükemmel bir parçasın. " diye fısıldadı Black. Elleri bacağını okşuyordu. "Sevgili olalım." Eylül herhangi bir şey söylemedi. Anın da büyüsü ile sadece devam etmek istiyordu. "Sevgili mi?" Kıza yeni dank etmişti. Aslında gayet de romantik bı andı...