Hepinize selamm
Nasılsınız? Umarım hepiniz iyisinizdir. Kitap hakkında artık daha düzenli olsun diye bir karar aldım. Bundan sonra haftanın iki günü bölüm yayınlamaya karar verdim. Buna uymaya çalışacağım, yapabileceğim kadar. Bir de birkaç bölüm biraz olaylı ilerliyor ama sonrasında biraz daha ilişkiler hakkında yazmak istiyorum.Şahsen benim için romantik kısımları okumak aveya yazmakcsyri bir zevkli oluyor. Umarım siz de beğeniyorsunuzdur. Her neyse hepinizi öptümm iyi okumalar...
"Remus, biraz konuşabilir miyiz?" Remus şaşkın bir şekilde baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Her zaman esprili ve gülen kız bir anda ciddileşip ona soru yöneltmişti.
Remus sakince kafasını onaylamak amaçlı aşağı yukarı salladı. İçinden ne konuşacaklarını düşünüyordu. Yeterince stresli biri olduğundan aklına bir sürü şey geliyordu. Acaba kızı üzecek bir şey mi yapmıştı?
"Özel olarak."
Sirius kafasını kaldırmış ikisine bakıyordu. Kaşlarını çatmış neyin bu kadar özel olduğunu sorguluyordu. Yoksa aralarında bilemediği bir münasebet mi vardı?
Sirius aslında böyle kıskançlıklar yapmazdı. Ama bu sefer ne olmuştu bilmiyordu.
Remus ayağa kalktı ve Eylül'ün peşinden gitti. O kadar uzaklaşmak istemediklerinden Ortak Salon'dan çıktılar. Gryffindor Ortak Salonu kapısına Eylül yaslandı.
"Bunu nasıl soracağım bilmiyorum." Kız kısa bir süre durakladı. Söylemek çocuğu daha da içine kapatır mi diye düşündü. Ama yapacak bir şey yoktu. Böyle planlamışlardı.
"Yüzündeki yaralar... Her ay hastalanma..."
Remus kıpkırmızı kesildi. Ne diyeceğini bilmiyordu. Demek ki fark edilebilirdi. Ne yapacaktı şimdi? Bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyordu.
"Ve bu hastalanmalarının dolunayda olması. Remus... Yardım istersen her zaman yanındayım. Belki duymak istersin diye söyleyeyim dedim. Diğerleri biliyor mu bilmiyorum ama bana güvenebilirsin."
Eylül istediği şekilde konuşmuştu. Ne çok zorlayıcı ne de çok rahat bı konuşmaydı. Büyük ihtimalle konuştuktan sonra Çapulcular kendi aralarında bunu konuşacaklardı. Remus ise bunu bütün gece düşünecekti. O yüzden kelimeleri çok önemliydi, kullandığı.
"B-bunu kim biliyor başka? Birine söylemedin d-değil mi?"
"Aşk olsun Remus. Kimse bilmiyor. Tabii Zeynep dışında. Asıl fark eden oydu."
"Elizabeth. Benden k-korkmana gerek yok." Lupin konuştukça gözleri daha da çok doluyordu. Arkadaşlarını kaybetmemek istiyordu ama ondan önce okulda bunun bilinmemesini istiyordu.
"Korkmuyorum. Neden korkayım?"
Remus ile Eylül beraber biraz daha konuştular. Biraz sarıldılar. Belki de biraz gözyaşı döküldü.
"İçeri geçelim mi, Aylak?" Eylül göz kırpıp portreye şifreyi söyledi. Her şey on beş dakika önceki hali ile aynı sayılırdı. Küçük değişiklikleri göz ardı ederselerdi, tabii.
Ortak Salon'da muhabbet almış başını gidiyordu. James ile Sirius kendi aralarında sürekli espri yapıyor Peter da onlara gülmekle yetiniyordu. Bir diğer elden Remus ise daha içine kapanık bir haldeydi. Büyük ihtimalle hala acı çekiyordu. Yaralı yüzüne yeni yaralar eklenmişti.
Zeynep ve Eylül ise kendi aralarında konuşuyor ara sıra ise Sirius ve James'e gülüyorlardı.
Aradan bir saat dahi geçmeden herkes yavaş yavaş odalarına dağılmaya başlamıştı. Etrafta sadece 7. sınıf bir arkadaş grubu, Alice ile flörtü ve ikinci sınıflardan iki erkek çocuğu kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Another Universe | Sirius Black
Fantasía"Mükemmel bir parçasın. " diye fısıldadı Black. Elleri bacağını okşuyordu. "Sevgili olalım." Eylül herhangi bir şey söylemedi. Anın da büyüsü ile sadece devam etmek istiyordu. "Sevgili mi?" Kıza yeni dank etmişti. Aslında gayet de romantik bı andı...