Ateş Viskisi

167 11 2
                                    


   Cuma günleri genelde Gryffindor ortak salonunda parti düzenlenirdi. Bir sürü içecek, yiyecekler olur; yüksek sesle müzik dinlenirdi. Klasik bir partiydi.

  Kızlar bu partiden habersiz Hogwarts'ta bir gün daha bitirmenin yorgunluğunu yaşıyorken ortak salona girdiler.

Yüksek ses ikisini de heyecanlandırmıştı. Anlaşılan bir şey kutluyorlardı diye düşündüler.

  Lily koltukta memnuniyetsiz bir şekilde oturuyordu. İmkanı olsa profesör McGonagall'a gidip şikayet dahi edebilirdi. James ise her zamanki gibi Lily ile ilgileniyor partiye onu da katmaya çalışıyordu.

   "Git onunla konuş." Eylül, Zeynep'e tavsiye verdi. Pek de tavsiye denemezdi. Emir niyetine konuşmuştu. Ama azıcık flörtten zarar gelmezdi diye düşündü.

"Yapamam..." Utanmıştı. Arkadaşının bu işin peşini bırakmayacağını biliyordu. O da konuşmak istiyor ama kendini utandıracağından korkuyordu.

Eylül hızla Zeynep'i kolundan çekip oturdukları koltuğa doğru yürüdü. "Selam Lily, selam James. Bu partiyi neye borçluyuz?"

James parti hakkında soru sorulunca Lily'i bırakıp ayağa kalktı . Lily de bu sayede derin bir nefes almış oldu. 

  Partilerin her Çarşamba yapıldığından ve sadece biraz eğlenmek için olduğundan bahsetti.

"Peki, içeri ateş viskisi sokmayı nasıl başardınız?" Zeynep'in bu sorusu James'i heyecanlandırmıştı. Yaptığı muziplikleri anlatmak James'in en sevdiği ikinci şeydi. Birincisi ise o muziplikleri yapmaktı.

"NEE?! İÇERDE VİSKİ VAR VE BENİM HABERİM YOK MU? SİZE İNANMIYORUM."

Eylül viskiyi içmek için ikilinin yanından ayrıldı. Zaten o ikisini baş başa bırakmak istiyordu, ateş viskisinin olduğunu duyunca da çok güzel bir bahane olmuştu.

Kendine bir bardağa normalde koyulanın iki katı kadar koydu. İçki içmeye ve partilemeye bayılırdı. Normalde viski kafaya dikilmese de kız iki saniyede bardaktaki içkiyi bitirmişti.

İçkiyi içtiği gibi boğazının yandığını hissetti. Viskinin en kötü yanı sizi inanılmaz sıcak hisettirmesiydi. Gömleğinin birkaç düğmesini açtı sıcaklığa dayanamayıp.

Her yeri adeta yanıyordu.

Sirius ile göz göze geldiler. Sirius gri gözlerini kıza dikmiş onu izliyordu. Elinde ateş viskisi dolu bir bardak vardı. En azından öyle umuyordu.

Genç kız kafasını biraz salladı. İçki vücudunda ilerledikçe yüzündeki gülümseme artıyordu. Küçücük bir miktarda bile sarhoş olmaya başlamıştı.

  "SİRİUSS! Nasılsın?" Kelimeler ağzından normalde konuştuğuna daha yavaş çıkıyordu. Cümlesi başlayıp bitmeden sürekli gülüyor veya sırıtıyordu.

"İyi. Sen de iyi duruyorsun."

Sirus'un bu lafına karşılık kız şakasına poz vermeye başladı. Öpücük atar gibi Sirius'a poz veriyordu, saçını ordan oraya savuruyordu. "Ne kadar iyi duruyorum?"

"Çok..." Oğlan kızın bu haline gülmeden edemedi. Sarhoşken onu çok şirin bulmuştu.
 
"Sirius, gözlerin geceyi anımsatıyor." Kız kızararak söyledi.

Sirius'un buna herhangi bir cevabı yoktu. Tek yapabildiği şey hafif kızarmaktı.

"Dans edelim mi?!" Sirius'un cevabını beklemeden elini tuttu. Herkesin dans ettiği bir alan vardı, onu oraya çekti. Anlaşılan çok dans insan değildi, ama sıkıntı yoktu Eylül ikisi için de dans edebilirdi.

  Eylül'ün dans hareketleri Sirius'u daha da kıza çekiyordu. Ara sıra kız oğlana doğru dans ederek gidiyor ona bir şeyler saçmalayıp geri dans etmeye dönüyordu. 

Sirius en sonunda dayanamadı ve kızın belinden tuttu. Artık beraber dans edeceklerdi. Eylül belini ritimle oynatıyor, etrafa kahkalar saçıyordu. 

Sirius ise sadece bu güzel kızı incelemekle ve biraz sallanmakla yetiniyordu. "Beth çok güzelsin."

Kızın anında yüzü düştü. Onunla dans ederken başka bir kızla flört mi ediyordu? Kendini Sirius'un kollarını kurtardı ve koltuğa oturdu.

Sirius arkasından geliyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yanlış bir şey söylemişti de kendisinin mi haberi yoktu. Yoksa adını kısaltılmış olarak kullanıldığı için mi bu kadar kızmıştı.

"Ne oldu? İyi misin?" Endişeyle kıza sordu.

"Nasıl iyi olabilirim! Benimle dans ederken başka bir kıza iltifat ediyorsun."

Sirius güçlü bı kahkaha attı. "Ben sana diyordum. Elizabeth... Adını kısaltmak istemiştim sadece."

Genç kız o an aydınlandı. Doğru ama kendi adını söylememiş farklı bir isim tercih etmişti. Bu ismi tamamen unutmuştu.

Ona güzel demişti. Bunun verdiği mutlulukla saçlarına geriye attı. Daha demiş somurtan yüzü şu an çiçek açıyordu.

"Ne kadar güzelim mesela."

"Çok güzelsin. Sana bakınca kalbimin duracağını hissediyorum bazen. Özelikle de o geceden sonra. Ama aynı zamanda seni görünce rahatlıyorum. Daha güvenli hissediyorum. "

"Yaaa. Isırabilir miyim seni." İki elini yanaklarına koydu. Yanakları sıcacıktı. "Oha. Yanakların çok sıcak." Sirius kızın tatlılığına güldü.

Aralarında kısa süreli bir sessizlik oldu. Eylül'ün gözü sürekli Sirius'un pembe dudaklarına kayıyordu. Şu an yaptığı her şeyi sarhoşluğa bağlayabilirdi. Bunun verdiği özgüvenle zaten elleri yanağında olan çocuğu kendine çekti. Dudaklarını birleştirdi.

Sirius bu hareketi kızdan beklemiyordu ama bu teklifi reddedemezdi. Bir yandan sarhoş birini kullanmış olmak istemiyordu. Özellikle de böyle birini... Ama bir yandan da bu fırsatı kaçırmak aptallık olurdu diye düşündü oğlan. Bu anı rüyasında bile görmüştü. Belki bu onaylaması için küçük bir sebepti.

Sirius bir eliyle kızın ince belini kavradı diğer elini ise yanağına koymuştu. Büyük bir arzuyla belinden kızı iyice kendine çekti. Öpücük tutku dolu bir ana dönmüştü.

"Sirius midem çok ilginç oldu biliyor musun?"

Eylül o kadar yemek yedikten sonra içki içince midesi bulanmıştı. Hem sarhoşluğundan hem de mide bulantısından dolayı daha çocuksu konuşuyordu.

"Kusacak mısın?" Tiksinti ile bakacağını düşünmüştü kız ama Sirius yardım etmek istiyordu.

"Hayır." Sanki kızı yalancı çıkarmak istemişcesine kız kusacak gibi oldu. Oturduğu yerden kalkıp koşarak tuvalete gitti. Arkasından da Sirius geliyordu.

Kız tuvalete kendini attı. Kusmaktan nefret ederdi. Düşününce kimse kusmayı sevmezdi. .

  Sirius arkadan gelip kızın saçını tuttu. Yaptığı şey çok ince bir hareketti diye düşündü kız.

"Teşekkür ederim."

"Beth bilmeni isterim ki her zaman yanındayım."

Eylül'ün namı diğer Beth'in kalbi ısınmıştı. Aynı Astronomi Kulesi'ndeki gibi hissettirmişti.

"Sirius, midemi bulandıran öpüşmemiz değildi." İkisi de buna güldü.

  Lakin daha sonrasını Eylül hatırlayamıyordu...

In Another Universe | Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin