*Zıpır bahçeye gelir.
Zıpır: Şimdi senin dalına çıkacağım.
(Akasya ağacına tırmanmaya çalışır.)
(Akasya ağacı sallanmaya başlar.)
Zıpır: Ne… Ne oluyor? Uslu dur ağaç yoksa kötü olur bak!
(Ağaç dallarını daha şiddetli sallamaya
başlar.)Zıpır: Bu ağaç perili, evet bu ağaç kesin perili!
Ağaç: Güzel, sevdim bu lafı çocuk.
Zıpır: (Korkudan bağırır.) Ah sen, sen nesin?
Ağaç: Hey! Dur çocuk, bağırma. Yoksa sana dertlerimden bahsetmem.
Zıpır: Dert mi? O ne?
Ağaç: Bilmiyor musun?
Zıpır: Hayır, hiç duymadım.
Ağaç: O simetri ile kafayı bozmuş baban öğretmedi mi sana? Neyse, dert demek bir nevi duygu demek. Bir nedenden dolayı üzgün olmak demek.
Zıpır: Üzgünsün yani. Bir ağaç hiç üzgün olur mu canım? (Kahkaha atar.)
Ağaç: Bir ağaç üzgün olabiliyormuş demek ki. Baksana bana; yapraklarım büzüşmüş, dallarım boynunu bükmüş, gözdem ise eski dokusunda değil artık.
Zıpır: (Ağacın yapraklarından birisine dokunur.) Sahiden de öyle. Hasta mı oluyorsun sen?
Ağaç: Dallarımı rahat bırakmadıkları sürece bu bahçede sürekli hasta olurum ben.
Zıpır: Dalların mı? Kim rahat bırakmıyor?
Ağaç: Senin o simetri baban ve sesini çıkaramayan bahçıvan sayesinde bu hale geldim. Tabi suç sadece o ikisinde değil. Bu bahçedeki herkes yüzünden bu haldeyim.
Zıpır: Bende mi?
Ağaç: Evet, sende rahat bırakmıyorsun çocuk.
Zıpır: Ama ben ne yaptım ki?
Ağaç: Dallarımı kırdın, yapraklarımı kopardın ve en önemlisi baban beni kafasına göre budarken sesini hiç çıkarmadın. Görmezden geldin be çocuk, tıpkı büyükler gibi.
Zıpır: Ah çok özür dilerim, bilemedim.
Ağaç: Bilemedin mi? Söyle bakalım neyi bilemedin? Seni test edeyim.Zıpır: Seni incittiğimi.
Ağaç: Zeki çocuksun, aferin. Sevdim seni. Tamam o halde, özrünü kabul ediyorum.
Zıpır: (Havada zıplamaya başlar.) Sahiden mi? Çok sevindim buna. Artık sana zarar vermeyeceğim. Hatta bir resim yapacağım sana. Söyle bana, sana ne çizeyim?
Ağaç: (Dallarından birisi ile en üst dallarına uzanır ve düşünüyormuş gibi yapar.) Bu zor bir soru, üstelik bir ağaca sorulan en zor soru. Acaba ne olsa?
~Yapay zeka tasarımı.