*Zıpır bahçeye gelir.
Zıpır: Merhaba
Kambur: Merhaba
Zıpır: Şey, sen az önce biriyle mi konuşuyordun?
Kambur: Ah, şey, kendimle konuşuyordum. İnsanlar yapar böyle, bazen kendileriyle konuşurlar. Ben de öyle yapıyordum.
Zıpır: Sanki ağaçla konuşuyor gibiydin de.
Kambur: Ha, öylemi? Uzaktan nasıl göründüğümü bilemem elbette.
Zıpır: Onunla, konuşuyor gibi görünüyordun.
(Ağacı işaret eder)
Kambur: Yok evlat, onunla konuşmadım.
Zıpır: Keşke konuştum deseydin.
Kambur: Neden?
Zıpır: Ben onunla konuştum ve kimse de bana inanmıyor.
Kambur: Öyle mi? Ama onunla konuştun öyle değil mi? Bunu sen bildiğine göre diğerlerinin bilmesinin ne önemi var? Bundan dolayı da o suratında neden mutsuzluk var?
Zıpır: Ne? Anlamadım.
Kambur: Ağaç ile konuştun. Bence kimseyi inandırmaya çalışma. Bunu sadece sen bil ve ne kadar özel olduğunu unutma.
Zıpır: Hiç böyle düşünmemiştim.
Kambur: Sorun değil, artık düşünüyorsun.
Zıpır: Evet.
Kambur: Sen, Güçlü’nün oğlusun değil mi? Adın ne?
Zıpır: Evet, adım Zıpır. Annem çok yaramaz bir çocuk olacağımı düşündüğünden adımı
Zıpır koymuş.Kambur: (Gülmeye başlar.) Ben sormadan sen söyledin neden Zıpır olduğunu. Neden yaptın bunu?
Zıpır: Tecrübe diyelim. Kim önce adımı sorsa daha sonra neden bu isim diye soruyor.
Kambur: Anladım ufaklık. O zaman sana bir tecrübe de ben katayım. İnsanlar unutur, o yüzden kendini çok da onlara hazırlama.
Zıpır: Yine anlamadım. (Güler.)
Kambur: Yani isminin anlamını onlar için hafızanda saklama, kendin için sakla.
Zıpır: Sen çok tuhafsın. Ama çok güzel konuşuyorsun.
Kambur: Ben bir aynayım, sen güzelsin bende güzelim.
Zıpır: Bunu anladım galiba.
Kambur: Öyle mi? Anlat bakalım.
Zıpır: Yani şey demek istedin. Ben güzel konuşuyorum ve sen de güzel konuşuyorsun. Of anlatamadım galiba.
Kambur: Herkesten daha iyi anlattın ufaklık.
~Yapay zeka tasarımı