*Geveze uçarak Akasya ağacının bir dalına konar.
Kambur: Bu kuş senin mi?
Zıpır: Aa, evet benim en iyi arkadaşım.
Geveze: Evet, arkadaş, arkadaş. Seni kaçık herif!
Kambur: (Güler.) Ne dedin sen? Biraz ağzı bozuk galiba?
Zıpır: Şey, kusura bakma. Her duyduğu şeyi çok çabuk öğreniyor.
Geveze: Bok mu var, ne bakıyorsun seni budala?
Kambur: Bok mu? Hiç yakışmadı şey. Şey, adı nedir?
Zıpır: Geveze.
Geveze: Geveze Geveze, çenen düştü yine.
Kambur: (Güler.) Adı ile kafiyeli olmuş.
Zıpır: Bunu ben öğrettim.
Kambur: Nasıl öğrettin Zıpır? Bana anlatır mısın?
Geveze: Sen anlamazsın.
Zıpır: Şey, pek bir numarası yok aslında. Sürekli tekrarladım o da öğrendi.
Kambur: Yani, diyorsun ki, ona sürekli tekrarladım ve o da öğrenmek zorunda kaldı.
Geveze: Çok biliyorsan sen öğret, çok biliyorsan sen öğret.
Zıpır: Evet, yanlış mı yaptım?
Kambur: Hayır hayır, sen aslında bana bir şey göstermiş oldun. Önemli bir şey.
Geveze: Şimdi başlar yine konuşmaya. Geveze sevmedi seni, Geveze sevmedi seni.
Zıpır: Nedir? Ay çok merak ettim.
Kambur: Bir şeyi sürekli ama sürekli birisine tekrarlarsan o şey zorla o kişinin kafasına girer. Rıza yoktur bunda. Diyelim ki iki ile ikinin çarpımı dört ama düşünmeyen insanlara sen bunu kolayca beş diye öğretebilirsin. Aslında öğrenmekten ziyade düşünmeden tekrarlatabilirsin.
Zıpır: Ben anlamadım. Şimdi sana sürekli beş olur, beş olur dersem sen buna mı inanırsın?
Kambur: Hayır, arada ince ve bir o kadar keskin bir sınır var. Düşünmeyen dedim. Bak Zıpır, bu hayatta düşünen ve düşünmeyen insanlar var. Düşünen insanlar kendi gerçeklerini kendi akılları ile ortak bir karar sonucu alır ama düşünmeyen insanlar ise kendi akıllarının sesine yabancıdırlar. Onlara rehberlik edecek insanlar gereklidir. Onlar ne derse onu derler, onlar nereye giderse düşünmeyenler oraya gider. Tıpkı bu papağan gibi işte. Papağanlar, tatlı canlılardır ve bak bize güzel bir ders verdi.
Zıpır: Peki, ben düşünmek için ne yapmalıyım?
Kambur: Oku; oku ki kendi aklının, kalbinin sesini iyi duy evlat.
Geveze: Konuştu bizim deli, konuştu bizim deli.
Zıpır: Geveze, kızarım bak.
Kambur: Kızma, o ne öğrendiyse onu söylüyor.
Zıpır: Haklısın, kızmayacağım ve okuyacağım. Düşündüm de hiç düşünmeden hareket etmek çok korkunç olurdu.
Kambur: Kesinlikle evlat. Şu dünyada öyle çok düşünmeyen insan var ki şaşıp kalırsın. Oku evlat, oku. İlk okuyacağın kitap ne?
Zıpır: Ay, bilmiyorum ben. Sen söyle.
Kambur: Kuran-ı Kerim oku. Yazarı bizlere akıl verdi.
Zıpır: Teşekkür ederim.