-11-

2.6K 93 7
                                    

Sabah uyandığımda yanımda zümrayı görmemle irkilmiştim. Bir dakika dün birşeyler yaşandı evet ama ben onun evinde ne yapıyordum harbi kafamda deli sorular dönüyordu. Yataktan kalkmamla sendelemem bir olmuştu, alt taraflarım felaket sızlıyordu. Tuvalete doğru zar zor adımladığımda boynumdakileri görmemle şoka girmiştim. Mosmor izler vardı ve bunun tek açıklaması dün olanlardı.

Elimi yüzümü yıkayıp zümranın yanına giderken onun çoktan uyandığını görmüştüm yeni yeni ayılıyordu belli ki. "Oo kalkmışsın berrin hanım" ona hala sinirliydim o kapı olayından sonra. Sesimi çıkarmadan üstümü giyecekken elimden hızla beni çekip yatakta kendisinin üstüne doğru otutturdu. "Surat mı yapıcaksın bana" hayır yapmıyordum aslında ama sinirliydim. "Gülmemi bekliyosan başını alırsın" piç gülüşü yapıp kalkacakken ikimizin yerini değiştirince altında kalmıştım. "sabah sabah benim sabrımı sınama berrin. Hem suçlu hem güçlüsün gibi ayaklara girme" gözüme o yılanımsı bakışı atmıştı. "pardon? ben mi suçluyum. Beni kapıdan atarken düşünseydin ilk" kaşlarını çatınca sinirlendiğini anlamıştım.

"Dün kafan yerlerdeydi diye kendimi açıklamadım bile fazla. Ama şuan hazır ayıkken son kez diyorum berrin. Sebebini bilmediğin çok şey var ve sen beni uzaktan yargılıyorsun" uzun uzun açıklama yaptığında açıkçası haklı gibiydi, ben sadece bana böyle davranmasına kırılıyordum çünkü ne olursa olsun eski sevgilimdi. Evet belki de uyuşturucu kullanıyordu ve benden saklıyordu ama belki de doğru değildir.

"şimdi hazırlan iş yerine gidiyoruz kahvaltını orda yaparsın. Ayrıca bana surat yapma sonuçlarına katlanırsın" göz kırpıp üzerimden kalkmıştı. Üstümü başımı giyiyip onun arabasına doğru adımladık, ulan bir insanın arabası bile mi görkemli olurdu. Yarım saat süren yola kadar zar zor ayakta duruyordum çünkü hem dün olanlar hem de uykumu pek alamamıştım. Zümra ile şirkete girerken ona herkes selam veriyordu, e normaldi koskoca ceo. Bense arkasında yavru kedi gibi geliyordum, asansöre bindiğimizde "Çaktırma kimseye" ona side eye gibi bakış atıp kafamı sallamıştım. Kendi katıma gelince masaya oturup hemen kahvaltı yapmaya gitmiştim kafede. Telefonumda gezinirken aklıma dank etmişti, melis beni ne arıyor ne soruyordu. Üzülmüştüm çünkü ondan başka kimsem yoktu ve bu kadar olay olurken hiçte merak etmemişti demek ki. İyice moralim bozulmuşken karşımda iri yarı beden belirirken "Oturabilir miyim?" demişti. Baktığımda ise bu nöbet tutarken güzelsin diyen ceoydu.

"Tabiki oturun" dediğimde kahvesiyle beraber oturmuştu. "Nasılsın bakalım o günden beri, pek konuşamadık" dik oturuşuyla resmen beni süzüyordu, hadi ama berrin abartma sadece bakıyor çok normal. "İyiyim teşekkürler" Kafasını sallayıp "Geçen burada bir olay olmuş zümra çok detay vermedi ama sen anlatır mısın?" bunu sormasıyla hemen diklenmiştim. "Bir kaç şahıs üzerime fazla yüklendi zümra ceoya dediğimde beni pek tınlamadı ama sorun değil" beni hür dikkat dinliyordu açıkçası şaşırmıştım. "Berrin ben herşeyi biliyorum merak etme. Zümra öyle herşeyini anlatmaz ama sana şöyle diyeyim eğer değer hissetmiyorsan uzak dur ondan çünkü başına çok bela açar. Aman bunlar aramızda kalsın" dedikleri karşısında ağzım açık kalmıştı, neden onun dedikodusunu benimle yapıyordu ki? ayrıca bana böyle yakınlığı da pek arkadaşça durmuyordu. "ve seni hep tek görüyorum arkadaşın yok mu?" sorduğu soruyla kafamı eğmiştim, evet yoktu. Vardı ama yoktu daha doğrusu, ben olduğunu zannediyormuşum. Sessizliğimi anlayınca birden yanıma oturup elini omzuma attı. "Ne kadar alanlarımız farklı olsa da benimle konuşabilirsin. Hatta şöyle yapalım iş çıkışı seninle akşam yemeği yiyelim ne dersin?"

Çok yakındı bana ve yanlış anlaşılabilir bir durumdaydık. Bende şansın Ş si bile olmadığı için tabiki topuklu ayakkabı sesini duymamla ikimizde karşımıza bakmıştık, zümra gelmişti. Bakışları o kadar sertti ki korkmuştum. "Nilay hanım sizi buralarda görmek şaşırttı beni" demek ismi nilaydı. "evet berrinle oturup sohbet ediyorduk neden olmasın zümra hanım" iki düşman gibilerdi şuan ve cidden anlamakta zorluk çekiyordum. "İyi sohbetiniz olsun ama berrini şuan almam lazım başka sefere artık" diyip elimden tutarak beni kendisiyle sürüklemişti. Asansöre bindiğimizde "Ne işin var senin onunla berrin" elimi çok fena sıkıyordu. Odasına gelince kapıyı kitleyip beni duvarla arasına almıştı. Evet gene onun sözlüğünde bu sıçtın demekti.

"Ya napıyosun zümra anlamıyorum ben seni cidden sanane benim naptığımdan" ufak sırıtıp kaşlarını çatmıştı "berrin biz senle neyiz" bunu keşke bende bilseydim, onunla tekrar olmak için aramızda güven kavramı olması lazımdı. "Ben sana güvenmiyorum sadece cinsellik yaşadık ama ben senin hayatını bilmiyorum, benden birşeyler sakladığını da biliyorum" sinirlenip kolunun altından ayrılıp kapıdan çıkmıştım. Haklıydım buna hakkı yoktu çünkü hayatı resmen yalandı. Kendi katıma inip baktığımda belgeler birikmişti bile.

Akşam 18:30

Belgeleri tamamladıktan sonra nilay ceo gelmişti. Sevinmiştim gerçekten en azından birşeyler deneme çabasındaydı. "hazırlan bakalım yer de ayarlattım bize" sevinerek onu onaylayıp hazırlanıp arabaya doğru yol almıştık. Tam o sırada karnıma ağrı girmişti şüphelenmiştim regl ağrısı kadardı. "Bi tuvalete gitmem lazım bekleyebilir misin" kafasıyla onaylayınca ofisin hemen ilerisinde oraya ait olan tuvalete girecek iken poşet sesleri duymuştum, ayrıca gülüş sesleri. Sarhoş birisi vardı sanırım diyerek ilerlerken sağıma dönmemle şoka girmem bir olmuştu, zümra yerde oturup elinde beyaz bir tozu içine çekiyordu. Ona baktığımda kendisinden geçmişti. "Z-zümra napıyosun sen" hızla elinden tutunca onun elindekiler dökülmüştü. "görmüş oldun ne yaptığımı" ayağa kalktığında sendelemişti. "Cidden uyuşturucu mu bu. Kendine yaptığın şu eziyete değiyor mu zümra" bağırarak derken o ise sinirli gözlerle bakıyordu. "Kimseye demiyorsun berrin eğer birinden duyarsam olacakları sen görürsün. şimdi düş önüme."

uzun olduğu için kestim mecbur. Hikaye asıl burdan sonra başlıyor ;) Oy ve yorum unutmayın haa.

Belalı ceo [GxG]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin