Arda ona göre iğrenç bir güne başlamaştı yine çünkü yanında Erenay'ı yoktu. Daha dün kokusuyla uyumuş ve kokusuyla uyanmışken, şu an yatağın boş tarafı canını sıkıyordu.
Elini yavaşça boş yastığın üstüne çıkarıp yastığı kendine çekerek sarıldı. Yastık yerine kesinlikle Erenay'ı seçerdi. Sabahtan akşama kadar onu sevebilir, onu sarılıp saatlerce konuşabilir, hiç çekinmeden kıvırcık saçlarıyla oynayabilirdi. O saçlara bayılıyordu.
Kendi bile Erenay'a olan hislerinden korkuyordu bazen. Yoğun hisleri bir gün taşıp Erenay'ı da onu da yok edecekti sanki. Fakat böyle bir şeyin olmayacağını biliyordu. O sadece hisleriyle kendi kendini yangına sürüklerdi. Erenay'ı bu yangına dahil etmeye kıyamazdı.
Erenay'ın, Arda'ya geldiği ve beraber uyudukları günün bir sonraki gününü, yani dünü birlikte evde geçirmişlerdi. Planları birlikte uyuyup okula birlikte geçmek olsa bile Erenay'ın en yakın arkadaşı Emre onları rahat bırakmamış, Erenay'ı yanına çağırmıştı. Başlarda itiraz etse bile durumun acil olduğunu öğrenen Erenay ise biricik Arda'sını bırakmak durumunda kalmıştı.
Bazen idrak edemiyordu Arda. Daha birkaç ay önce bu adam onun evinde kalmayaya yemin etmiş gibiydi. İşini halleder ve giderdi. Gelenek böyleydi. Şimdi ise Arda'nın yanında kalıyor, birlikte film izleyip sohbet ediyor, birlikte uyuyorlardı.
Kaçıncı olduğunu bilmediği alarm sesinin tekrar kulaklarını tırmalamasıyla, yüzünü yastığa bastırarak ufak bir çığlık attı. Yastıktan yavaşça yüzünü çekerken aklındakileri de bir kenara süpürüp yataktan kalkarak alarmı kapattı.
"Yüzünü yıka, üstünü değiştir, ilaçlarını iç, kitaplarını al, metroya bin, okula git, Erenay'ı başkalarıyla gör, kıskan, eve dönüp biraz ağla, sonra da uyu. He bi' de boşluk bulursan birazcık kitap oku."
Kendine daha başlamamış gününü özetledikten sonra ayaklarını sürüyerek banyoya gitti.
Musluktan akan su ilgisini kendine çekerken buz gibi suyu avuçları sayesinde yüzüne götürdü. Birkaç kere yüzüne suyu çarptıktan sonra yüzünü havluya silip diş fırçasına gitti eli. Dişini de fırçaladıktan sonra ister istemez aynadadaki yeşil gözlerle göz göze geldi.
Yüzüne baktığında hiçbir zaman kendine ısınamamış, kendini kabul edememişti Arda. Hiçbir özelliğini sevmiyordu. Ona göre çirkindi biraz, yüzüne bakılmazdı. Ama artık en azından gözlerini seviyordu çünkü Erenay, en çok onun gözlerini seviyordu. Öyle demişti Arda'ya, Erenay'ın hayatında gördüğü en güzel gözlermiş.
Uzak değil, sadece birkaç hafta önceydi yeşil gözlere edilen iltifat.
Arda yüzünde hissettiği öpücüklerle gözlerini açarken fazlasıyla yakınında duran Ferdi bu sefer dudaklarına öpücükler kondurmaya başlamıştı.
Ardı arkası kesilmeyen öpücüklerinin arasında "Günaydın." diye mırıldandı Ferdi.
Dün akşam birlikte film gecesi yapmışlar, saatin fazlaca geçmesi sonunda da Arda'nın ısrarlarıyla Ferdi her ne kadar saatin sorun olmayacağını söylese de burada kalmıştı. Fakat Arda böyle bir sabaha uyanacağını düşünmemişti. Evet, Ferdi bu sıra ona daha farklı davranıyordu, değişimi gözle görülür şekilde belli oluyordu fakat Ferdi, Ferdi'ydi işte. Tamamen değişemezdi ya. Ferdi gider diye düşünmüştü. İlk defa birlikte, Ferdi'nin yanında giyinik uyanan Arda bu hallerine siniri bozulduğu için güldü. Ferdi'nin hep böyle olması için neler vermezdi.. O Ferdi'ye en derinden bağlıyken, aşıkken kıvırcık onu kullanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leaving tonight | arfer
Randomi swear to god the voices wouldn't shut up, oh and i, i figured it all to be love but this isn't lovely