1.2

534 55 33
                                    

Gözüne çarpan ışıkla ve inatla çalan alarmı yüzünden gözlerini açtı Arda. Erenay ile geçirdikleri gecenin ardından daha güzel uyandırılmayı beklemişken, bu fazlasıyla tatsız bir başlangıçtı. En azından Erenay'ı görmenin umuduyla yatağın diğer tarafını yokladığında boş olduğunu fark etmesiyle hızla doğruldu Arda. Gitmiş olamaz diye geçirdi içinden. Erenay onu bırakıp gitmiş olamazdı. Ancak ne komodinin üstünde Erenay'ın telefonu vardı ne de saati. Arda dolan gözlerini engelleyemezken, dizlerini kendine çekip başını gömdü. Kendini hissetmemesi gerektiğini düşündüğü saçma bir durumun içinde hissederken ne yapacağını bilemiyordu. Her şey yoluna girmişken başa dönme hissi, bir duman gibi etrafını kaplamış onu içine almış boğuyordu sanki.

Fakat bu karamsar bulutları içerden gelen sesler yüzünden bir süreliğine de olsa uzaklaşmak zorunda kaldı. Korkuyla başını kaldırıp sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Seslerin sebebinin Erenay olduğunu düşünmesiyle hızla yataktan kalkması bir olmuştu Arda'nın. Fakat ikinci bir seçenek de vardı, Erenay olmaması ihtinali. Bunu düşünerek masasının üstündeki biber gazını alarak sessiz ancak hızlı adımlarla sesin kaynağı, mutfağa doğru ilerledi. Her adımda seslere yaklaşmasıyla, bir mırıltı da duymaya başladı Arda. Erenay'ın sesiydi ve şarkı söylüyordu.

Kendine kızıp, biraz da utanıp elindeki biber gazını kapının kenarına bırakıp kapıya yaslanarak tezgahta şarkı mırıldanarak onun için kahvaltı hazırlayan Erenay'ı izlemeye başladı. Kesinlikle evine yakışan ve daima görmek isteyeceği türden bir görüntüydü karşısındaki.

Aklında dönen cümleyle, yeşil gözler parladı. Aşıktı Erenay ona. Bunu öğreneli sadece iki gün olmuşken Arda'nın hayatındaki en güzel iki gün devrilmişti. Arda, bu aşkta tek olacağını düşünürken karşısındaki çocuğun kalbinin de aynı aşkla yandığını öğrenmesi adete hayatı boyunca hissedebileceği tüm duyguları aynı anda hissettiriyordu. Aşktan uyuştuğunu, gözlerinin karardığını hissediyordu. Daha fazla olduğu yerde kalmak istememesiyle hızlı adımlarla kıvırcığa ulaşıp, sıkıca kollarını sararak başını Erenay'ın yapılı sırtına yasladı.

Erenay, ona sarılan bedeni çok iyi tanıdığı için güldü. Her şey Arda için ne kadar garipse Erenay için misliyle garipti. Kendini hiçbir zaman Arda için krep hazırlarken düşünmemişti. Ancak bulunduğu durumda tam olarak bunu yapıyordu ve bu muhteşem derecede hoşuna gidiyordu. Bu duygular onu korkuturken pes etmeyecek kadar cesaret veriyordu. Elindekileri bırakıp, geriye dönerek Arda'yı kolları arasına aldı.

"Günaydın." Arda'nın saçlarındaki kokuyu içine çekti "Seni uyandırmamak için sessiz olmaya çalıştım ama başarısız mı oldum?" diye sorarak Arda'nın saçlarına birkaç öpücük bırakıp kokusunu içine çekti. Arda da fırsattan istifade ederek soruya cevap vermeden daha da sokuldu kıvırcığa. Böyle kalmaya hiçbir itirazı yoktu ikisinin de.

"Arda'm, konuşmayı düşünüyor musun?"

Omuz silkerek 'ıı' tarzında bir mırıltı çıkaran Arda'ya güldü Erenay.

"Gerçek bir bebeksin Arda."

"Şikayetçi misin Erenay?"

Erenay, Arda'nın çenesine elini koyup kendisine bakmasını sağladı.

"Sana bağımlıyken nasıl senden şikayetçi olabilirim?" diyerek Arda'nın dudaklarına art arda birkaç öpücük bıraktı.

Utandığını nasıl gizleyeceğini bilmiyordu Arda. Çözüm olarak başını Erenay'ın göğsüne gömerken "Sabah sabah şımarma Erenay!" diye çıkıştı. Adı gibi biliyordu kıvırcık, Arda'yı utandırdığını.

Sahte bir triple "Utanma bebeğim, niye utanıyorsun? Hem şurada sevgilime sabah sabah şımarıyorum, niye tepki gösteriyorsun anlamadım açıkçası. Ha istemiyorsan beni, orası ayrı." diyerek geri çekildi Erenay.

leaving tonight | arfer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin