"Bak Ekin, abin geldi bu sefer."
Derya eğilerek kızıyla ayni boya geldiğinde yanağına ufak bir öpücük kondurdu.
"Hep sana anlatırdım ya abini."
Erenay kardeşi tarafından bilinmenin özgüveni ile dolarken annesinin onu unutmadığını görmenin yükünü taşıyamayacak kadar güçsüz hissediyordu kendini. Güç almak için sevgilisine bakıyor, gözlerindeki ben burdayım diyen bakışlara minnet ediyordu.
"Yıldızlarda gezen abim mi?" diye sordu heyecanla küçük kız.
Arda ve Erenay birbirine bakıp küçük kızın cümlesini sorgularken Derya gülerek başını salladı.
"Evet, yıldızlarda gezdiği için yanımıza gelemeyen abin. Bak yıldızlardan bir misafirle gelmiş şimdi."
Ekin gözlerini ikiliye cevirip şaşkınca onlara baktı. Erenay el sallayana kadar hangisi abisi onu bile bilmiyordu küçük kız. Yabancıydı onlar. Erenay küçük kızı tanıyor gibi hissederken bir o kadar da tanımadığının farkındaydı. Onun abisi olma fikrini nasıl onu korkutuyorsa, karşısındaki yabancının kardeşi olma fikri küçük kızı da korkuttuğu gözlerinden okunuyordu. İki kardeş, sadece birbirine bakıyordu şimdi.
Aynı kan, farklı hikayer. Aynı kan, farklı bakışlar. Aynı kan, farklı hisler. Büyük olanın ruhu küçüklüğünden beri yara alırken, küçük olan yara almasın diye pamuklara sarılırdı. Büyük olan annesinin saçını okşayışını rüyasında hissedebilmek için uyurdu, küçük olan annesi saçını biraz daha okşasın diye uyumazdı. Büyük olan yalnızdı, küçük olan büyük olanın hikayeleriyle yalnız kalmamıştı.
Adaletsizlikti bu. Küçük olanın öyküsü başlasın diye büyük olanın çocukluğu çalınmıştı. Tanrı'nın oyunu, İsa'nın öcü, Allah'ın işi, yüce Yunan tanrılarının cezası, kadersel bir kuram, doğanın acımasız dengesi.. Her dinde, her inanışta insanın hatalarından doğan sonuçlara farklı bir isim verilmişti. Yapan da, sonucuna katlanan da insandı.
Erenay annesi gibi tek dizinin üstüne çöküp Ekin'e elini uzattı.
"Merhaba Ekin."
İlk adımı attı kardeşine abisi. Kendinde yara açan insanlara inat kimsenin yarası olmak istemiyordu Erenay. Korkardı can yakmaktan. Sakınan göze çöp batar hesabı, hep de çok yara oldu Ferdi Erenay Kadıoğlu.
"Yıldızlar buraya çok mu uzak Ferdi? Çok geç geldin."
Küçük kız kırgındı yeni tanıştığı abisine. Derya'nın onun için oluşturduğu gerçekliğinde terk eden, gelmeyen Erenay'dı. Yine Erenay hiç bilmediği bir hikayede suçlu seçilen olmanın yükünü çekecekti.
"Abine ismiyle hitap etme lütfen Ekin, abin o senin."
Derya'nın sesinde gezen huzur verici tınıları Erenay duymayalı yıllar oluyordu.
Nasıl babası, Derya gitti diye Erenay'ı suçladıysa Derya da gelmiyor diye Erenay'ı suçladı. Kendine silah ve siper edinemeden savaş meydanının ortasına atılmıştı kıvırcık.
"Çok uzak. Gelmek istesen de öyle hızlı gelemiyorsun."
"Annem orda mutlu olduğun için gelmediğini söyledi."
Küçük çocuk tir tir titrerken yanından fırlayan bir bira şişesi daha duvarla kavuştu. 'Annen orda mutlu, o yüzden gelmiyor yanımıza.' diye bağıran sarhoş babasına gücü yetmezdi ufaklığın. Ne yapabilirdi annemi istiyorum diye ağlamaktan başka? Annesi gelsin diye dualar ederdi ama sesini duyan olmazdı. Orda kimse olmazdı çağırdığında. Koruyucu meleği yoktu kıvırcık çocuğun. Bir cam kırılma sesi daha. Babası onu odasında sürükleyerek karşısına getirmiş, annesi hakkında hakaretler savuruyordu. Ve bir tane daha. Gitmek istediğini söyledi, babası izin vermedi. Sandalyesinin dibine attığı bardak yerle buluşmasıyla tuzla buz oldu. Yine kırıklar. Ama bu sefer sırf Ferdi gitmeye kalkarsa canı yansın diye. Ama ayaklarına batan kırıkları umursamadan koşarak odasına kaçtı küçük çocuk.
![](https://img.wattpad.com/cover/353589021-288-k72874.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leaving tonight | arfer
Randomi swear to god the voices wouldn't shut up, oh and i, i figured it all to be love but this isn't lovely