1.0

597 42 58
                                    

Kulaklarına dolan damla sesleri, korkuyla geriye doğru adımlamasını sağlıyordu. Tek istediği, bu karanlık yerde tanıdık bir yüz, gerçek bir ışıktı. Nereden geldiğini bilmediği beyaz ışık süzmeleri onda daha da kaçma isteği uyandırıyordu. Buradan gitmek, nefeslerinin düzene girmesiydi dileği. Okuluna benziyordu burası biraz da fakat nasıl geldiğini hatırlayamıyordu.

"Erenay!"

Sadece birini arıyordu, onu güvende hissettirecek birini arıyordu. Erenay şu an yanında olsaydı, korkmayacağına emindi Arda. Gözünü yoran hafif beyaz ışıkla Erenay'ı aradı gözleri. Burada bir yerlerde olmalıydı kıvırcık. Nereye gittiğini bilmeden ilerliyordu savsak adımlarla. Duvarlara tutunuyor, git gide zayıflayan dizlerine güvenmeye çalışıyordu.

"Erenay!"

Tekrar seslendi boşluğa. Işığın altına doğru ilerlemeye çalıştıkça, ışık sanki kaçıyordu ondan. Nefesi kesiliyordu Arda'nın. Tırnaklarını derisine geçirmekten çekinmiyor, boynunda çizik izleri oluşturuyordu. Boynundan yavaşca saçlarına çıkan eli, saçlarını acımasızca çekti.

"N'olur, n'olur yanımda ol!" diye bağırdı Arda. Neresi olduğunu bilmediği yerde yankılanan sesine cevap gibiydi ışık süzmesinin altında gözüne ilişen tanıdık yüz. Beklediği kişi, yani Erenay değildi fakat en yakın dostu, Bertuğ'ydu bu. Birkaç saniye önce o yerde Bertuğ'nun olmadığına yemin edebilirdi Arda fakat bunu sorgulamadan ondan uzakta stresle kitabına odaklanan Bertuğ'ya koştu.

"Bertuğ!" koşarken arkadaşına bağırdığında cevap almaması sebebiyle sesini yükseltti; "Bertuğ, neresi burası, ne işimiz var burda?"

Sanki Bertuğ onu duymuyor gibiydi. Arkadaşı, elinde açık olan kitaptan bir şeyler okuyup ezber yapıyordu belli ki. Bertuğ'nun dudaklarından anlaşılmaz fısıltılar çıkıyordu.

"Bertuğ, sikeyim! Bana bak!" diyerek arkadaşının elindeki kitabı çekmeye çalıştı Arda. Fakat Bertuğ kitabının elinden alınmasına izin vermeden sinirli gözlerle Arda'ya baktı.

"Arda, şurada ders çalışıyorum! Düşüncesiz misin? Görmüyor musun!"

Arda aldığı tepkiyle olduğu yerde donup kalırken Bertuğ tekrar kitabına dönmüştü. Arda, Bertuğ'nun kafayı yediğini düşünüyor, nerede olduklarını idrak etmesi için dualar ediyordu. Daha fazla dayanamayarak Bertuğ'yu omuzlarından tutup sarstı.

"Şaka mı yapıyorsun? Asıl sen nerede olduğumuzu görmüyor musun! Neden buradayız? Neden geldik? Biliyor musun! Ben bilmiyorum Bertuğ!"

Bertuğ göz devirirken, omuzlarında pek de sağlam olmayan elleri iterek geri çekildi. Arda'nın titreyen bedenine tezat olarak o fazlasıyla kendindeydi.

"Derse geç kalacağım Arda. Belki senin çok derdin değil dersler fakat benim için önemli. Anladın mı beni? Düşüncesiz olma, sadece senin dertlerin yok."

"Ne dersi Bertuğ! Neresi burası?"

Bertuğ derin bir nefes alıp, az önce uzaklaştığı Arda'nın önünde durup işaret parmağıyla Arda'nın başına vurdu.

Sıktığı dişlerinin arasından "Çalıştır şunu. Cevabını almak istiyorsan aptal sorularının, çalıştır şunu." diyerek geri çekilecekken gideceğini anlayan Arda ellerini tuttu.

"Lütfen bırakma beni. Korkuyorum Bertuğ. N'olur gitme!" derken sesi yalvarır tonda çıkıyordu. Burasının neresi olduğunu ve neden burada olduğunu sorgulamayı bırakalı çok olmuş, tek kalmamak tek çabaladığı şey olmuştu Arda'nın.

leaving tonight | arfer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin