15

102 8 0
                                    

Biraz ortalığı karıştırayım bari hehe

{Yazar}

Xiao sevgili meselesi üzerine iyice düşünüyordu. Birden kapı çaldı. "Gir?". İçeri Chongyun girdi. Xiao yatağa oturmasını işaret etti. O da oturdu. "Hey, hoşlandığın kişinin sevgilisi olduğunu düşünseydin ondan bunu nasıl öğrenirdin?"... mutlak sessizlik ... "Direkt sorardım.". Chongyun odadan çıktı. Xiao kardeşine güvenerek Aether'a yazdı...

X: Aether?( 17:48)
Aether??( 18:26)
Buluşabilir miyiz?? ?Yarın için ( 18:42)
Acil bir şeyyy( 20:15)

Aether bakacak gibi değildi. Telefonu kapalıydı galiba. Bu durum Xiao'nun hiç hoşuna gitmiyordu. İnsan bir haber verir. Ara tatil olduğundan dolayı okul da yoktu. Ona ulaşmak için son yolu kullanmalı mıydı? Yoksa ona gereğinden fazla mı değer veriyordu anlayamamıştı. Hem onla olmak, hemde ondan uzak durmak istiyordu. Ne de olsa onun için asla yapmam dediği şeyleri, 'kendisi için bir ilk' olan şeyleri yapmıştı ancak herhangi bir geri dönüş alamıyordu. Okul açılana kadar biraz daha derslere odaklanıp onu ve diğerlerini bir süre unutacaktı. Bu sürenin uzunluğu tartışılırdı...

  Yaklaşık 10 gün sonra okul açıldı. Herkes sınıftaydı. Aether hariç. Çantası vardı ama kendisi yoktu. Xiao yerine geçti. "Aether nerede?". Albedo arkasını döndü. "Yan sınıftan biri onu çağırdı. Galiba Thignari'ydi. Bir soru gösterecekti .". Xiao gözünü yere dikti ve başını masaya koydu. Henüz onla konuşma fırsatı olmadı. Ona tam olarak ne diyeceğini bile bilmiyordu. Ama onunla konuşmalıydı. Birden Aether geldi. Yerine geçmeden Xiao'ya 'günaydın' dedi. Xiao sadece 'mhm' dedi. Bu durum kimsenin gözünden kaçmadı. Okul çıkışına kadar Xiao biraz fazla soğuk davrandı. Çıkışta Aether Xiao'ya yetişmek için fazlasıyla koştu. Ancak sonunda ona yetişti. "Xiao-san!". Sorunda bu... Xiao yine kendine yakın insanları bir anda sokakta gördüğü insanlarla aynı kefeye koyuyordu.. Xiao durdu. "Ne oldu?". "Birşey mi oldu? Bu gün biraz mutsuz gibisin-". "Evet. Birşey oldu.". "Paylaşmak ister misin?". "Bu tamamen vakit kaybı olur. Eve gitsem iyi olur.". Xiao hızlı adımlarla eve doğru gitti. Aether düne kadar hayalini kurduğu kişiyi, Xiao ise çok fazla önem verdiği birini böyle; kendi el emeği ile kaybetmişti. Aether orada öylece kala kaldı. Venti Aether'ı görünce koşarak yanına gitti. "Aether!!- Hey sorun ne?!". Aether akan gözyaşlarına hâkim olamadı. "Ben... fark etmeden... bir hata mı yaptım? Onu kıracak birşey?". Venti fazlasıyla telaşlıydı. Aether'ı böyle görmek oldukça nadirdi. "Bir yere otur önce sakinleş bi.". Hemen yakındaki banka oturdular. "Sanırım bu ara tatil telefonlarına cevap vermemişsin. Ondan sinirli. Önemli birşey soracakmış. Okulda sorulmayacak birşeymiş.". "B-bu benim hatam değildi... Numaram değişti.. Ve şuan beni dinlemiyor bile.. Bu kadar önemli olsa beni beklerdi! Ohff... Belki beni istemiyordur.. Sonuçta herkes herkesi sevecek diye birşey yok... Belli ki benden iğreniyor. Bundan sonra ona yaklaşmıyacağım! Göz teması dahi kurmuyacağım!". Aether seri adımlarla banktan uzaklaştı. Venti elini ağzına koydu. "Aman Allah'ım... Bu sefer ciddiler...".

  4 gün boyunca, ikisi de okula gelmediler. Xiao'ya ulaşabiliyorlardı ancak Aether'ın sesi soluğu çıkmıyordu. Lumine abisinin yemek yememesinin, sürekli ağlafığının ve bomboş duvarı izlefiğinin farkındaydı. Ancak ona yemek verirken en büyük detayı fark etti. Artık gözleri eskisi gibi parlak ve büuük değildi. İşte bu gerçek bir sıçışın hikayesiydi... Xiao da yarı depresyondaydı. İki gruptandan da çıkmıştı. Aether kadar olmasa da o da üzgündü. Ev halkı durumun farkındaydı ve Zhongli'yle Childe onunla olabildiğince ilgileniyordu. Ancak Aether'ın odasında ise sadece 3 şey vardı. Aether, gözyaşları ve düşünceleri... Xiao'nun onun hislerini görmezden gelmesi onu zaten öldürmüştü. Üstüne üstlük zaten bu aralar morali yoktu ve sırf  önceden sevdiği çocuk için mutlu bir ifade takınmıştı. Babasıylayken daha mutluydu. Bazen dönmeyi bile düşünüyordu. Fiziksel saldırı daha az can yakardı Aether için. Ama bu sefer ciddiydi. Xiao ile konuşmıyacak, oan gülümsemeyecek, hatta göz teması bile kurmayacaktı. Xiao eğer özür dilerse affeder miydi emin olamıyordu bile. Bizim saf, iyi kalpli Aether gitmiş; yerine acımasız, emo bir Aether gelivermişti. 3 ay içerisinde özür dilenmezse onu hayatından çıkarmayı bile düşünmüştü. Olanlardan sadece Venti'nin haberi vardı. Bu ona büyük bir yük oluyordu. Ne de olsa birbirine âşık iki kişi birbirinden bağlantılarını kesmişti ve bilen tek kişi oydu. Bundan dolayı bu ikisinin arası düzeltilecekse bunu o yapmalıydı. Ertesi hafta, pazartesi günü Xiao geldi. hiçbirşey olmamış gibi davrandı. Venti'nin bildiğini bilmiyordu. O gün Aether gelmedi.. Ertesi günde... Ve öbür günlerde... Yokluğu fazlasıyla belli oluyordu. Hem okul içi hem sınıf içi hemde grup içi. Aether gruba 4-5 ay önce katılmış olsa da herkes ona çok bağlanmıştı. Okulda ise neredeyse her sınıfta tanınırdı. Sabahları öbür sınıftakilerin sorularını çözerdi ancak 2 haftadır Aether tarafından sorusu çözülen yoktu. Grup içinde yas var gibiydi. Evin de çok farkı yoktu.. Aether'ın masasında 7-8 tabak yemek vardı ancak yemiyordu. Yiyemiyordu. Ten rengi solmuş, gözleri şişmişti. Bu durum Jean'ı çok endişelendiriyordu. Ancak kendi çözmesi gerektiğine inandı. Belki de bu yanlış bir karardı. Günler su gibi akıp geçti. ve pazartesi günü Aether her zamanki gibi geldi. Herkese günaydın dedi. Xiao hariç... Herkesle konuştu. Xiao hariç... Herkese sarıldı. Xiao hariç... Yaptığı herhangi bir davranışta Xiao'yu dışlamaya özen gösterdi. O yokmuş gibi davrandı. Öbürleri her ikisiyle de konuştu.   "Neden böyle düşünüyorsunuz?(t)". "Xiao'yu görmezden geliyorsun. Normalde yakındınız.(h)". "Üzgünüm ama kimden bahsettiğini bilmiyorum. Xiao diye bir arkadaşım yok benim.(t)".

   Xiao bunu duyunca içinde bulunduğu bok çukurunu fark etti. Hatalı olduğunu da biliyordu. Ancak özür dileyemiyordu. Belki bir ara dilerdi özürünü. Yarına yine normal takılırız diyip boşverdi. Ancak bu görmezden gelme olayı devam etti. Haftalarca. Değişen tek şey Aether'ın mental sağlığıydı. Gitgide kötüleşiyordu. Hasta olduğu halde herşeye yardım ediyordu.    Bu gidişle hastanelik olurdu. Ki bu  gidişle devam etti. Yine aradan haftalar geçti. Ve birgün adı sınıf listesinden silinmişti. "Sınıf mı değiştirdi?(s)". "Bilemiyorum...Umarım okul değiştirmemiştir.(k)". "Umarım öyledir. Hadi öbür sınıflara bakalım. Hangi sınıfta olduğunu buluruz.(a)". "Benim bi işim var.(x)". Xiao ayrı olarak önden gitti ve 9-E'ye indi. Lumine'yi görünce gel işareti yaptı. Lumine hafif üzgündü. "Hey, Aether sınıf mı değiştirdi?(x)". Lumine burnunu çekti ve ağlamaya başladı. Hemen lavaboya gitti. Xiao arkadan baktı. Geri sınıfına gitti. Çok sürmeden haber aldı.

955 kwlime

Aç değil misin?//Xiaother//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin