-11. BÖLÜM-

1.6K 140 74
                                    

'O yıldıza basmak ya da
basmamak İşte bütün mesele bu.'

NOT- Direkt şöyle bir açıklama yapayım yaklaşık 1 haftadır sol gözümde bir bandaj var sol gözümü kullanamıyorum rahatsızlığım var, ne kitap okuyabiliyor ne de yazabiliyorum gözlerim sulanıyor tüm günümü gözlerim kapalı geçiriyorum binevi kör oldum gibi bir şey bunuda şuan ablama yazdırıyorum gelmeyen bölüm için çok ama çok özür dilerim kusura bakmayın😔🙏

Benn geldumm daa napaysunuz, anlık şive kayıyor beeee.
Yeni bir bölüm yazmaya geldum çünkü niye Akın kocamı özledim çünkü niye Alparslan beni bekliyor çünkü niye Melih'e karı bulacağım çünkü niye Alper kuma istiyor. Kısacası kocalarımı özledim sizde özlediniz mi hadi hadi gidin okuyun hadi hadi. Tutmiyim sizi yıldız dolusu sevgileeeer ve öpücükleeeeeeeeeğğğğğğr 🤍🦋🙈

*
*
*

1 HAFTA SONRA:

Nefes alıyorsun. Hayır. Alamıyorsun. Etraftaki havayı içine çekiyorsun ama o hava burun deliklerinden içeri sızmadan evvel canını yakıyor, süründürüyor ve seni ölüme terk ediyor. Halbuki nefes alsan yaşayacaksın ama ben nefes alınca ölmekten beter oluyorum.

Gözlerimi kapattım. Karanlık.

Gözlerimi açtım. Kapkaranlık.

Tim Ameliyattan çıkmıştı ama hala hayati tehlikeleri devam ediyordu bu yüzden yoğun bakım odasına alınmışlardı, Görkem hariç alındıkları yoğun bakımın kapısının hemen yanındaki sandalyelere oturmuştuk babamla. Görkem hayati tehlikeyi atlattığı için normal odaya alınmıştı ama hala uyanmamıştı.

Karşımızdaki sandalye de oturan Serdar abinin eşi Elif abla gözlerini zemine odaklamış öylece krem rengindeki zemine bakıyordu. O da bir doktordu, Serdar abinin ve Melih'in ameliyatına o girmişti. Dıştan sağlamdı ama içten içe yıkılmıştı dokunsam hüngür hüngür ağlayacaktı.

Babam kollarını bedenime sarmıştı bende başımı göğsüne yaslamıştım saatlerce böyle duruyorduk ama ne o tek kelime ediyor ne de ben burnumdan alıp verdiğim soluklardan başka bir izlenim yaratmıyordum.

Önce kendime gelmem ardından Görkem'in yanına gitmem gerekiyordu yanında duracak kimsesi yoktu. Bizden başka.

Bakışlarımı krem rengindeki fayanslardan çekip babamın yüzüne çevirdim. Ne demek istediğimi anladığı gibi kollarını bedenimden istemeye istemeye olsada çekmiş, gitmeme izin vermişti.

Yüzüme şu çarpmam gerekiyordu yoksa bu gidişle asla ayılmazdım, babamın kollarının arasından çıkıp alt katta olduğunu söyledikleri lavaboya ilerlemeye başladım.

Merdivenlerin basamaklarını tek tek iniyordum, bedenimi zorlamasam yuvarlanarak aşağı düşerdim, kendimi taşıyacak gücüm yoktu.

Lavabonun önüne geldiğimde içeri girip kimsenin gelmemesi adına kapıyı kilitledim.

Aynanın karşısına geçip hiç yüzüme bakmadan direkt açtığım musluğa eğilip avucuma biriktirdiğim suyu yüzüme çarptım, yüzüme çarptığım buz gibi su yarattığı şok dalgasıyla bir nebzede olsa beni kendime getirmişti.

Başımı kaldırmadan ellerimi lavabonun mermerine yasladım ve gözlerimi bir kaç dakikalığına kapattım.

Arkamda hissettiğim bedenle başımı hızla kaldırıp aynaya baktım, daha konuşmama izin vermeden deri eldivenli eli ağzımı kapatmış diğer eliylede belimden yakalamıştı.

KURDUN İNİ: KILIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin