İlk bölümümüz hayırlı olsun diyelim.
Sonuna kadar okurmusunuz. Oy verirmisiniz. Oylar ve yorumlar neredeyse hiç yok. Yardımcı olursanız sevinirim. Tamamiyle benim hayal ürünümdür. Bir şans verirsiniz artık...
Keyifli okumalar dilerim.🤍✨
O bir gölgemiydi?Alarmın çalmasıyla gözlerimi açtım. Elimi yatağın kenarındaki komidine attım. Nerdeydi bu lanet telefon. Elime gelen şey telefondu. Ekrana bulanık gözlerle bakıyordum. Kapatma tuşunu seçemiyordum. Gözlerimi ovuşturdum. Hala alarm çalıyordu. Ekranı net görebilince alarmı kapattım. Saat 8:30'du. İş vardı. Yataktan doğrulup odadan çıktım. Banyoya girip elimi ve yüzümü yıkadım. Kendime gelebilmiştim nihayetinde. Odaya geri girip üzerime birşeyler geçirdim. Çok beklemeden montumu ve çantamı alıp aşağı indim. Annemde evden çıkmak için hazırlanıyordu. "Kızım, çıkıyormusun" merdivenleri inip kapının önüne geçtim. "Çıkıyorum anne" ayakabılıktan botlarımı alıp ayağıma geçirdim. "Bekle, ben bırakayim seni" "Tamam" annemin ayakkabılarını giyinmesini bekledim. Oda hazır olunca evden birlikte çıktık. Arabaya bindik. Benim çalıştığım yere gelince kapıyı açıp indim. Kapıyı kapatacağım sırada "Duru" "efendim anne" "Bugün gidiceksin, dimi yanına" kafamı evet anlamında salladım. "Ona, onu çok sevdiğimi söyler misin" gözlerinin dolduğunu gördüm. "Söylerim" o bana gülümseyerek bakınca bende ona gülümseyerek karşılık verdim. Kapıyı kapatıp arkamı döndüm. Derin bir nefes aldım. Acımız büyüktü. Ve asla geçmiyicekti.
Kapıyı açıp kafeye girdim. Daha diğerleri gelmemişti. Parsonel odasına girip dolabıma çantamı ve montumu bıraktım. Açık saçlarımı topuz yapıp çıktım. Mutfağa girip kendime bir kahve yaptım. Kapı açıldı. İçeriye arda girdi. Beni görünce koşa koşa yanıma geldi. "Günaydın" "günaydın"
"Şunları bırakıp geliyorum" kafamı salladım. Mutfakta çıktı. Kahvemi içmeye devam ettim. Arda'nın ardından elif ve sena geldi. Hepimiz iş başı olmasını bekliyorduk. Özellikle saat 9:30'u bekliyorduk. Neden mi. Üniversite öğrencilerinin en çok uğradığı bir mekandı burası. Öğrencilerde genelikle o saate gelirlerdi. Hepimiz mutfaktaki masada oturmuştuk. Üçüde telefonla uğraşıyordu. Benimse canım sıkılıyordu. Ne yapsam diye düşünüyordum. Oturduğum yerden kalktım. Erzak dolabından un, pudra şekeri ve kakoluyu aldım. Buz dolabından yumurtayla sütü ve margarini alıp hepsini tezgahın üzerinde topladım. Şuan can sıkıntısından kurabiye yapmaya başlamıştım. Hamuru hazırlayınca şekil vermeye başladım. Son kalan haburada şekil verip fırına attım. Yavaş yavaş kafe doluşmaya başalmıştı. Kızlar siparişleri almakla arda ise istenilen siparişleri hazırlamakla meşkuldü. Ben ise fırının önünde kurabiyelerin pişmesini seyrediyordum.Pişmişlerdi. Elime eldiveni alıp tepsiyi fırından çıkardım. Çıkarır çıkarmaz kokusu etrafa yayıldı. "Nefis kokuyor" bir tane alıp üflüyerek bir ısırık aldım. Gerçekten güzel olmuştu. Ellerime sağlıktı yani. Kurabiyeler sıcakken alıp bir tabağa düzgünce dizdim. Üzerini kapatım. Mutfaktaki diğer işlere döndüm. Ardayla birlikte siparişleri hazırlamaya devam ettim.
Saat öğlene geliyordu. Önlüğü çıkarıp astım. Mutfaktan çıkıp buranın sorumlusunun odasına ilerledim. Bu yeni adamdan izin almak zordu. Ne diye bu adamı buraya koymuşlardıki.
Kapıyı tıktıkladım. "Gir" kapıyı açıp içeri girdim. "Duru, bir sorunmu var"
"Sizden izin alıcaktım" kaşını çattı. "Ne izini" "Bir işim çıktı, acil"
Kafasını salladı. "Çıkabilirsin. Ama işin erken biterse geri gel" "Peki"
Odadan çıkıp parsonel odasına girdim. Çantamı ve montumu alıp kızlara çıktığımın haberini verdim. Kafeden çıkıp yolun karşısına geçtim. Taksinin geçmesini bekliyordum. Bir taksi geliyordu. Elimi kaldırıp durması için işaret verdim. Durmadı. Hızla geçip gitti. Bir kaç dakika sonra bir tane daha geldi. Bu seferki durmuştu. Binip gidiceğim yerin adresini verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRTIMDAKİ HANÇER
Fantasy"ihanet, ateşte ısıtılmış bir hançer gibi kalbine saplandıysa eğer, yüreğindeki sızı nefesini keser..." 𝑆ı𝑟𝑡ı𝑚𝑑𝑎𝑘𝑖 ℎ𝑎𝑛𝑐̧𝑒𝑟