Merhaba, keyifli okumalar dilerim 🦋
Biliyorsunuz ki bölüm gelmeyecekti ama şöyle birşey var, sırtımdaki hançer Haziran ayında 20. Bölümle ilk kitabın finali olacak. Üç ay gibi bir ara verilecek ve sonra ikinci kitaba başlayacağız.
Sırtımdaki hançer evrenine veda etmemize kısa bir süre kaldı. O yüzden kalan beş bölümü düzenle yayımlamam gerek.
Ardenin bedenini bir sonraki bölüm bulacağımız için, bölüm geç gelebilir ama ondan sonra bölümler yine düzenli gelecek.
Bölüm gelme günleri artık; cumartesi saat 20:00'da
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Yorumlarınız kıymetli.
Oy vermek ve en az bir yorum yapmak çok zor değil canlarım. Yorumlarınızı benden eksik etmeyin olurmu.
Kar taneleri, bayyss🎀💖
(Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın)
❄️
Bu bir başlangıç değildi, bir bitiş de değildi, bu bir yarım kalmışlıktı.
Başlangıç, bu dünya değildi. Son da bu dünya olmayacaktı. Yarım kalmış, hatta hiç var olmamış bir hesaplaşma bir karşılaşma vardı. Yaşanan tüm bu şeyler, ay siyaha büründüğünde ya bir son bulacak ya da yeniden başlayacaktı. Bu bir ölüm kalım savaşıydı. Ve bu savaştaki kurban açıkca ortadaydı, Duru. Onlar, kendileri için aynı kurbanı seçmişlerdi. Tıpkı yüz yıllar önce aynı düşmanı seçtikleri gibi. Varlığı hepsine sorun çıkaran birini yok etmek için ya güçlerini birleştireceklerdi ya da ayrı ayrı atakta bulunacaktı.
Ama işleri tamamiyle değiştirmek isteyen biri vardı. Bu dünyaya var olmayan birini göndermişti ve şimdi o gönderdiğini geri bu dünyadan alıyordu. Çünkü bu savaş daha başlamadan bitemezdi. Zamanı gelmişti, sırlar artık gün yüzüne çıkmalıydı. Perdenin ardına saklananların karanlığa girme vaktiydi. Peki ya karanlıktakiler de aydınlığa çıkarsa. Ezeli düşman ya çoktan hiç birinin haberi yokken geri geldiyse. Kendi bile bilmezken, bazı şeyler değişiyordu. Onun gelişi gidişi gibi yine herşeyi altüst ediyordu.
Bu bir günahsa eğer böyle bir sonu haketmiyordu. Bu günah, o olmadan son bulmazdı. O varken başladı o yokken son bulamazdı. İşlenen günahların en büyüğüyse ki, en büyüğü. Bunun bir karşılığı daha da büyüğüyle verilmeliydi. Ay siyaha bürünmeden, o ortaya çıkmak zorundaydı.
Zaman daralıyordu, güneş ayın ardından çekilecekti ve ay siyaha bürünecekti. Selene, ortaya çıktığında herşeyin ya başlangıcı ya da sonu olacaktı. Ama bu bir son veya başlangıç değil, bu bir yarım kalmışlık. Ve artık tamamlanması gerekiyordu. Zaman, kendini belirtmeye başlıyordu. Kartları açık oynamanın zamanı değildi. Ama durdurulamaz bir güç en derinlerden uyanıyordu. Gücün sahibi derin uykusundan uyanmak üzereydi. O zaman karşısında hangi güç duracaktı.
~~
Boş mezarlıkta, üzerine bir selden farksız yağan yağmurun altında, gökyüzüne bakarken ağlıyordu Duru.
Gök gürüldedi, ardından ard arda iki kere şimşek çaktı. Kimsenin olmadığı, sessizliğin dolandığı mezarlıkta onun acı dolu haykırışları yankılanıyordu. Öyle bir haykırdıki, o yağmurda uçuşan kuşlardan da bir çığlık sesi geldi ve hepsi mezarlığın üzerinden dağıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRTIMDAKİ HANÇER
Fantasía"ihanet, ateşte ısıtılmış bir hançer gibi kalbine saplandıysa eğer, yüreğindeki sızı nefesini keser..." 𝑆ı𝑟𝑡ı𝑚𝑑𝑎𝑘𝑖 ℎ𝑎𝑛𝑐̧𝑒𝑟