Merhaba, hayırlı Ramazanlar dilerim...
Keyifli okumalar dilerim🦋
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın
(Yıldıza basmayı unutmayın)
❄️Bu gidiş, ne kadarıyla doğru olurdu. Uzun bir süredir beklediğim gitmek, tam da ayağımın dibine geldi. Peki benim bu eşikten geçip gitmemi engelleyen ne. Ne durduruyor şuan beni, o mu, ruhmu? İyide onu daha tanımıyorum ki, bilmiyorum ki kim? Nasıl bana engel olabilir. Ailem, evim, arkadaşlarım ve hatta gül hepsi orada değilmi, peki burada kim var, kimim var.
O var, o bizimle dedi sol tarafım.
O benimlemiydi, ya herşey bir oyundan ibaretse, hiç düşündümü ki benimle oyun oynuyor olabileceğini, düşünmedim değilmi. Belkide bu toz pembe rüya, onun bedenini bulana kadar sürecek. Bu oyundaki rolüm sadece o bedeni bulmamtan ibaretse, hem onun bir sevdiği yokmuydu, vardı.
Git, dedi sağ tarafım.
Gitme, kal onunla, dedi sol tarafım.
Gitmeliydim, bu eşikten geçip gitmeliydim. Hem gitmemem için hiçbir çaba sarfetmiyordu ki. Belkide o da gitmemi istiyordur.
"Çık şu kapıdan ve git!" Diye gürledi yine o kadın.
Gitmeme ne de meraklıydı, varlığımın ona ne gibi bir zararı vardı?
Arkama dönecek gibi oldum, ama tutum kendimi, bir adım daha attım, karanlığa. Anladığım kadarıyla hava iyice soğuktu, ve ben daha dışarı çıkmadan üşüyordum, rüzgar saçlarımı geriye doğru savururken , sol gözümden bir damla yaş süsüldü yanağıma doğru, bu bir gidişmiydi.
Bir adım daha atım, iki adımda buradan çıkmış olacaktım, ne kadar istiyordum bu gidişi. Ve bir adım daha, soğuk içime içime işliyordu sanki.
Tek bir kelimesi dahi beni bu eşikten geri döndürecekken ne diye birşey demiyordu, hissediyordum, buradaydı, bir kaç adım uzağımdaydı, ama tek kelime dahi etmiyordu. Sevseydi, gitme demezmiydi.
Belkide demek isteyipde diyemiyordur dedi sol tarafım, sol tarafım zaten hep iyi konuşuyordu.
Aptal olma ve at şu adımı! Dedi diğer tarafım, bu da iyliğimi mi istiyor kötülüğümümü beli değil ya.
Bir damla yaş daha aktı, kalbim acıyor, kalbim. Bu kadar bağlanmış olamazdım. Bu kadar olmamalıydı. Kalbim ona mı ağlıyordu, yoksa bana mı. Ya da her ikimize.
İkilem, ne de zor şeydi öyle. Bir tarafın gitmek isterken diğer tarafın kalman için ısrarcı.
"Git artık!" Diğe bağırdığında yerin titrediğini hissetim. Ama gidemezdim, gitmeye gücüm yetmezdi. Arkamı döndüm, ruh solumda kalıyordu kadın ise sağımda, kadına doğru bir kaç adım attım ve durdum.
"Neden bu kadar çok gitmemi istiyorsun bilmiyorum" dedim, ve iki adım daha attım.
Ruhun olduğu tarafı işaret ettim, "onun bedenini bulmamı neden istemiyorsun, onu da bilmiyorum" dedim, analamaz gözlerle ona bakarken, onun gözlerindeki nefretin büyüdüğünü gördüm. Sinirle soludu.
"İstediğin gitmek değil miydi, açtım kapıları gitmek için neyi bekliyorsun" sesinden bile sinirli olduğu anlaşılıyordu. Ona doğru bir kaç adım daha atıp aramızdaki mesafeyi neredeyse kapattım.
"Seni tanımıyorum, ama tanımadan nefret ettim" dedim.
Alaylı ve ukalaca sırıttı, "Emin ol küçük, tanımak dahi istemezsin" kimdi bu kadın, neyin nesiydi. Hem o bana mı küçük diyordu, yaşı kim bilir kaça gelmiş yaşlı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRTIMDAKİ HANÇER
Fantasía"ihanet, ateşte ısıtılmış bir hançer gibi kalbine saplandıysa eğer, yüreğindeki sızı nefesini keser..." 𝑆ı𝑟𝑡ı𝑚𝑑𝑎𝑘𝑖 ℎ𝑎𝑛𝑐̧𝑒𝑟