4. Bölüm

79 4 0
                                    

Bora:" Değişik bir tonu var. Bugüne kadar görmediğim bir yeşil. Sanki denizlerdeki yosunları andırıyor. "

Herşeye cevabı olan ben. Tutulmuştum. Ağzımı açıp, tek kelime edemiyordum. Ben biraz önce bu adama o kadar sinirliyken, şimdi ne olmuştu ki, içim çok farklıydı.

Aslı ile Kaan ilerimizden seslendiler:" hadi be öldük açlıktan. Atışmanıza yemekten sonra devam edin bari."

Sanki anın büyüsünden çıkmış gibi, bakışlarımı Aslılara çevirdim. Yürümeye başladım. Bora'da yürümeye başladı yanımda. Bakışlarını üzerinde hissediyordum. Onun tarafına hiç bakmıyordum. Sanki yüzümde bir ateş vardı da yanıyordu.

Bora'nın sesini duydum:" sen utandın mı?"
Hiç ona bakmadan yürümeye devam ediyordum:" saçmalama. Ne diye utanacak mışım."
" yüzün öyle demiyor ama? Yanakların kızardı sanki."
" hava sıcak ondandır." Ona hiç bakmamıştım.

Aslı ile Kaan'a yetişince, yemek sırasına girdik. Kaan her zamanki gibi Aslı'yla uğraşıyordu. Bizde gülümseyerek, onları izliyorduk. Bora'ya hiç bakmamaya özen gözteriyordum.

Nasıl dilimden o kelimeler çıkmıştı. Kendi kendime hayret ediyordum. Sabahtan beri, beni Serin'e çeken bir şeyler vardı. O kendine güveni, duruşu, konuşması, mimikleri. Sabahtan beri elimde olmadan onu izliyordum. Bi de şu çocuğun gelipte, onunla konuşması, sinirlendirmişti beni. Yine kendimizi tartışmada bulmuştuk. Bir an onun gözlerini yakından görmek, tüm sinirimi almıştı. Dilimden çıkanlara engel olamamıştım. Ama ondan sonra, başka bi Serin ile tanışmıştım. Utangaç Serin. Sabahtan beri karşımda panter olan kız gitmiş. Onun yerine küçük, utangaç bir kız çocuğu gelmişti. Sonraki hareketleri yine. Bana hiç bakmaması. Konuşmaya çalıştım ama, yüzüme bakmadan konuşmuştu.

Yemek sırasında, Aslı ile Kaan atışıyordu. Benim gözlerim ise Serin'in üzerindeydi. Onları tebessüm ederek izliyordu. Her tebessümünde, yüzündeki gamzesi ortaya çıkıyordu. Biraz daha yaklaşıp, kulağına doğru eğildim. Aslı ile Kaan birbirine o kadar dalmıştı ki. Bizle ilgilenmiyorlardı.

Bizimkilerin birbirini yemesini, tebessüm ile izlerken, yine Bora'nın kokusu burnuma geliyordu derken; kulaklarımda sesini duydum:" Beni şaşırtıyorsun. Sabahtan beri hangi Serin gerçek. Ama ben sanırım en çok, şuan gözlerinin içi gülen, tebessüm ettiğinde, dudağının yanında gamzesi beliren Serin'i sevdim." Sözlerini bitirmesiyle, yüzümdeki gülümseme ister istemez, artmıştı. Bi anda ne oldu da böyle konuşmaya başlamıştı anlamadım. Serin kendine gel kızım. Sabah çocuğu boğmak istiyordun. Şimdi ise boynuna atlamak. Tamam bugüne kadar, erkekler ilgi alanım olmadı ama; sabahtan beri içimde anlamlandıramadığım duygular vardı.

Kendimi öyle kaptırmaman gerekir. Ben iki güzel lafa atlayacak olanlardan değilimdir. Kafamı çevirdiğimde, göz göze geldik. Tamamen ona döndüğümde bakışlarımız yine kesişmişti. Kendine gel kızım dalma. Diye kendimi sakinleştiriyordum.

Ellerimi önümde bağlayıp, hafif bir tebessümle:" sabahtan beri olan Serin benim. Tüm duygularıyla, gel gitleriyle ve sen Bora Bayraktar. Benim sana kendimi gösterdiğim kadarını anca bilebilirsin."
" daha fazlasını istesem."
Dudaklarımı hafif kıvırıp:" ona sen değil; ben karar veririm. Hem sen benim, iki lafa kancağımımı düşünüyorsun. Bu tavlama oyunların bana sökmez. "

Bora'da ellerini önünde birleştirip, yüzündeki sırıtma ile:" çok daha derinsin ve ben o derinliklerde kaybolacağım günleri sabırsızlıkla bekliyorum."
" daha çok beklersin sen. Dikkat et de; o derinliklerde kaybolmayasın."
" Yönümü bulmada sen yardımcı olacaksan; ben kaybolmaya razıyım."

Kafamı sallayıp, önüme dönmüştüm ki Aslı ile Kaan'ın bize bakıp gülüştüğünü gördüm. Yüzümdeki gülümsemeyi silip; ne var gibi kafamı salladım.
Kaan:" varya siz, bizden önce başlarsanız, bu okulu yakarım."

Benim Sevgim İkimize Yeter SandımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin