2 yıl sonra..
O günden sonra kimse Serin'e birşey dememişti. Deniz'in artık kocaman bir ailesi vardı. Herkes üzerine titriyordu.
Şirkette ilk zamanlar, bütün işleri elinde tutmayı başarmıştı. Davaları geri almak isteyenler, Serin'e güvenmişti. Serin'de o güvenlerini boşa çıkarmamıştı. Adını gün geçtikçe, herkes duymaya başlamıştı. Bugüne kadar hiç bir davayı kaybetmemişti. Yılların avukatlarını, duruşma salonunda yenmişti. Babasının işlerini daha da büyütmüştü. Her geçen gün , avukatlık bürosunun davaları artıyordu.
Bürodakilerinde güvenlerini kazanmıştı. Genç yaşına rağmen, bu işin üstesinden gelmişti.
Bora ise; her geçen gün, şirketi daha da büyütmüştü. Holdingin bir kolunu da İstanbul'a taşımıştı. Babası işlere artık hiç karışmıyordu. Ailesinin evlenme baskıları artık bitmişti. Bora kesin bir dille, onlarla konuşmuştu. Ailesinin zamanında Serin'i istememesini, ayrılmalarının bir nedeni olarak gördüğünden. Onları böyle cezalandırmak istemişti. Kendini de cezalandırıyordu. Serin'e olan duyguları hiç değişmemişti. Ama mezarlıkta gözlerindeki nefreti gördükten sonra, artık olamayacaklarını anlamıştı.
Aslılarla görüşüyordu. Aslı, Serin'den hiç bahsetmiyordu. Bora ne zaman konuyu açsa, Kaan ile Aslı kapatıyordu. Aslı'nın kendine sinirli olduğunu hissediyordu. Serin ona anlatmıştı yaşadıklarını. Ama Bora cesaret edip, bir türlü açamamıştı konuyu Aslı'ya. Zaten suçlu olduğunu biliyordu. Kendini işlere vermişti. Serin'i bir kaç defa haberlerde görmüştü. İstanbul'un ünlü avukatlarından olmuştu. Hayallerini gerçekleştirmişti.
Bora'nın hiçbir hayali gerçekleşmemişti. Onun hayallerinde hep Serin vardı.
Günümüz..
Ahmet:" Serin hanım."
Serin daldığı düşüncelerden çıkmıştı.
" Ne diyorsunuz? Davayı alacak mısınız?"Karşısında duran, Ahmet beye bakıyordu Serin. Karşısındaki adam, onu yıllar içinde yaşadıklarını hatırlatmıştı. Bora Bayraktar ismini duyduğunda; üniversiteden bu yana yaşadıkları, gözlerinin önünden geçmişti.
İzmir'de kurmuş oldukları ortaklık bozulmuş. Mahkemelik olmuştu Bayraktar holdingle Ahmet bey. Holding, şirketi bünyesine ucuz bir paraya katmak istiyormuş. Ahmet bey ise; değerinde bir satış olmasını istiyordu.
Dava dosyasına baktığında, işinin pek kolay olmadığını gördü.
Serin dosyadan kafasını kaldırıp:" Neden ben Ahmet bey?"
Ahmet:" Serin hanım size gelmemi, İstanbul'da iş yaptığım Necdet bey söyledi. Onun alınmaz denilen davasını kazanmışsınız. Sizin için dava kaybetmez avukat diyorlar. Dosyaya baktığınızda ekonomik olarak büyük bir iş. Üstesinden sizin gelebileceğinizi düşündüm."" Sözleriniz için teşekkürler. Kolay bir dava olmayacak. Onu baştan söyleyeyim."
" yani kabul ediyor musunuz?"
Serin kafasını salladı.
" Beni haftaya görüşmeye çağırmışlardı. Beraber mi gideriz?"
" evet Ahmet bey. Bende 1 hafta içinde, bir araştırma yaparım. Bakalım teklifleri ne olacak?"
" tamamdır Serin hanım. Ben o zaman bugün İzmir'e dönüyorum. Haberleşiriz. Sizi karşılarım."
" tamamdır Ahmet bey."Ahmet, ayağa kalkıp, elini sıktı. Odadan çıkınca, Serin elindeki dosyaya baktı. " Bide benim intikamıma bak bakalım Bora Bayraktar hoşuna gidecek mi?" Diye kendi kendine söylendi.
Tüm gün işler çok yoğun geçmişti. Bir de yaşadıklarını hatırlaması, onu yıpratmıştı. Kendini toparlayıp, işine verdi. Serin davalarında da çok sertti. Kimsenin olmaz dediği işleri alıyordu. Kendinden emin duruşu, en çokta erkeklerin dikkatini çekiyordu. Ama onun tüm dünyası Deniz'di. Akşamları ve tüm hafta sonunu ona ayırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Sevgim İkimize Yeter Sandım
Chick-LitBen tüm imkansızlıklara rağmen, senden vazgeçmedim... Ben sana rağmen, senden vazgeçmedim... Söylesene, sen benden ne zaman vazgeçtin? İliklerimize kadar hissedeceğimiz bir aşk hikayesi.. Serin ile Bora'nın hikayesi.. Aşkta, birinin aşkı ; diğerinin...