Şarkılar:
Tuğçe Şenoğlu,
Bunu Sana DemiştimHer şeyin elbet bir gün unutulduğuna inanmak istiyordum. Unutmayı bir kaçış yolu olarak görmek diğer insanların perspektifinde bir acizlik olarak görünsede benim için tek kaçış yoluydu. Unutunca bütün yüklerin omuzlarımdan gideceğini hissediyorum.
Rahatça bir oh çekiyorum , unuttuğumu düşünerek. Gözün görmediğini gönül aramazmış diye kendimi avutuyorum. Bir an içime çektiğim nefes onun kokusunu getiriyor. Bütün ördüğüm duvarlar yıkılarak ayaklarıma kapanıyordu. Kendisini tekrar ve tekrar hatırlatıyordu her defasında.
Kabullenmem gerekiyordu, onu hafıza kaybı geçirsem bile unutamayacaktım.
Ona karşı tarifsiz beslediğim duygular vardı. O duyguları bana yaşattığından belki de haberi bile yoktu. Bazen apansız karşıma çıkıyor ve elimi kolumu bağlıyordu. Hiçbir şey yapamayacak hale geliyordum. Bu durumdan rahatsız olmama rağmen elimden bir şey dahi gelmiyordu.
O bir ateşti bense o ateşin yörüngesinden çıkamayan bir kelebektim. Yanacağını bile bile ateşten vazgeçemeyen bir kelebek ne kadar gurursuz olabilirdi.
Arabadan inerken gözlerimi bir saniye bile üzerinden çekmemiştim. Omzumdaki çantamı tutarken hafif sıkıyordum.
Farları arabadan çıkmadan önce kapattığı için ortamı sadece sokak lambaları ve yoldan geçen arabaların farları aydınlatıyordu.
Arabasının kapısını kapattığında tok bir ses çıktı. Kaputun önüne geldi ve sol cebindeki elini cebinden çıkarttı.
Gün içerisinde onu ikinci görüşümdü.Sen dememiş miydin?
Bir daha gölgem gölgene değmez ,diye.
Çakır neden söz konusu ben olduğumda verdiğin sözleri tutamıyorsun?
Niye bize bu eziyeti yaşatıyorsun?
Yine ne sebepten ötürü geldiğini bilmediğim bir şekilde ilk bana daha sonra Zeliş'e baktı. Rüzgar'a gözlerini bir kere bile çevirmedi. Rüzgar durduğu yerde huzursuzca boynunu kütletti.
Bizim yüzümüzden bir sıkıntı çıkmasını istemiyordum. Rüzgar'a rezil olmak istemezdim hele ki Zeliş.
"Bu adamı tanıyor musunuz?" dedi Rüzgar, sadece ikimizin duyabileceği şekilde.
Zeliş kafasını sinirle salladı. Sinirinin birinci sebebi az önce Rüzgar'ı ezeceği içindi, ikinci sebebi ise Çakır ile benim aramda geçen sorunlardı.
"Zeliha bizi tanıştırmayacak mısın arkadaşla?" dedi ilk defa konuşarak. Odağını Zeliş'e vermişti. Sesindeki imadan Rüzgar ile Zeliş'in sevgili olduklarını anladığını anlayabilmiştim.
Zeliş bir adım öne gelerek meydan okurca Çakır'a baktı.
"Niyeymiş , neden sizi tanıştırayım?" dedi dayanamayarak.
Çakır , Zeliş'in meydan okuyucu tavrına karşın tek kaşını yukarı kaldırarak bakışlarını koyulaştırdı.
"Bilmem, tanıştırmak istersin sandım. Sonuçta aynı mahalle çocuğuyuz öyle değil mi?" Sorusunu sorarken bana dönmüştü. Bana onaylamamı isteyen bakışlar attı.
Tepkisiz kaldım. Kendi çalıp kendi de oynayabilirdi. İstediği cevabı benden alamadığında bakışlarını ilk defa Rüzgar'a çevirdi.
"Sizi tanımadığım bir adamın arabasına binerken görünce içim el vermedi." Rüzgar'a baksa bile muhattabı bizlerdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKINA DİVANE
Novela JuvenilDile kolay olan bazı sözler kalp için de geçerli değilmiş . Ben bunu er ya da geç öğrenecektim. Şimdi bütün çıplaklığıyla bütün ihtişamıyla karşımda dikiliyordu . Boğazımı düğüm düğüm eden bu sancıya dayanabilmek için çok çaba sarf ediyordum. Dilim...