Nefeslerim düzelince birer adım geri çekildik, karşılıklı bir şekilde dövüşmeye başladık. Ara ara vurmam için müsade ediyordu, aynı zamanda çok iyi savunuyordu.
Bana gelen yumruklardan kendimi koruyabilsem de canım acıyordu. En son karnıma yediğim darbeyle geri sendeledim.
"Ah... Yavaş olsana..."
Hiç pişman olmamış bir şekilde bileklerindeki bandı kontrol etti. "Kendine gel artık. Benim yanımda bile böyleysen yabancılarla ne yapacaksın-"
Onu tuttuğum gibi beline sarıldım ve yere yapıştırdım. Hemen üstüne çıkıp bileklerini yere sabitledim.
"Uuu, Lee Felix...
Zayıf anımı mı bekledin?""Evet, beni ne sandın?" deyip bileklerini biraz daha sıktım.
Gülüp alt kısmımıza baktı. "Daha önce dövüşürken hiç böyle bir pozisyona şahitlik etmemiştim."
Kasıklarına tam oturdum. "Umrumda mı sanıyorsun? Sonuç olarak seni etkisiz hale getirdim."
Birkaç saniye yüzümü izlemesiyle gözlerinde kayboldum. Dikkatim dağılınca gevşedim. Bunu fırsat bilip bileklerindeki gücü kullandı, ellerimi itti ve bacaklarını vücuduma sarıp beni yere yatırdı. Hemen üstüme çıktı. Şimdi de o bileklerimi tutuyordu.
"Etkisiz hale getirmedin. Sadece enerjimin geri dolmasını bekliyordum."
Ellerimi çekmeye çalışıyordum ama gücüm yetmiyordu. Hiçbir şey yapamıyordum. Alt kısmımı her oynattığımda daha fazla sürtünüyorduk. Bununla panik olmuştum. "Bırak beni."
"Sonra yine üstüme mi atlayacaksın?
Altta olmayı hiç sevmem."Bu cümlesiyle aklıma kötü şeyler gelince gözlerine bakıp yutkundum. "Söz, bir şey yapmayacağım. Bırak şimdi hadi."
Sırıttı ve "Az önceki rol yeteneklerinden sonra güvenmiyorum sana." dedi.
"Rol değildi, karnımı cidden acıtmıştın! Şu anda da bileklerimi acıtıyorsun."
Bir süredir konuşmuyordu ve biz öylece kalmıştık. Sessizce birbirimizin gözlerine bakarken "Tek amacım güçlenmeni sağlamaktı..." dedi.
Bununla bileklerimi gevşettim, alt kısmımı da rahat bıraktım. "Ne?"
"İleride acı çekmeni istemiyorum. Bu yüzden şimdi böyle dersler veriyorum. Lütfen biraz daha dayanıklı ol."
Böyle tatlı tatlı konuşunca üstümdeki çocuğu sadece öpmek istiyordum. Bugün dudakları ayrı bir kırmızıydı.
Başımla onaylayınca bileklerimi serbest bırakıp saçlarımı okşadı. Elini yere koyduğu gibi kolumla boynuna sarılıp onu kendime çektim ve sımsıkı bir şekilde boğdum.
Artık kokusunu yoğun bir şekilde alıyordum. Saçlarının bir kısmı yüzüme düşmüştü. Bir eliyle yerden destek alırken öbürüyle kolumu itmeye çalışıyordu. "Ya- bırak- boğulacağım-"
Kulağına yaklaşıp fısıldayarak "Benim kazandığımı kabul et..." dedim.
Nefesi hâlâ kesik kesik çıkıyordu.
"Tamam tamam- sen kazandın- pes ediyorum-"Sonunda kabul edince zaferle gülümseyip kolumu gevşettim, elim ensesinde kaldı. O da boynumdan geri çekilmedi, derin derin soluklanmaya başladı.
Kendime gelince şu anki poziyonumuzu ve tenimdeki nefeslerini hissettim. Gözlerim kocaman açıldı. "Ya!"
"Hm?" derken solukları hâlâ tutarsızdı.
"Kalk üstümden." deyip ellerimi göğsüne getirdim. İttirmeye çalışıyordum ama şimdi de o çekilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill Bill | Hyunlix
FanfictionMafya altındaki iki gencin kontrol edemediği karşılıklı duygular onlara nasıl mal olacaktır? ♠️♥️♣️♦️ Kural 1: Düşman ailelere bilgi taşıyamazsınız. Kural 2: Görev sırasında madde kullanamazsınız. Kural 3: Aileniz hariç kimseyle iletişim kuramazsını...