"... 5, 4, 3, 2, 1."
Köşeden gelen silah patlama sesini duyduğu gibi Hyunjin hızla kaçtı. Korumalardan birkaçı Leeknow'un emriyle peşinden gitti.
"YA! LEE MINHO."
Islak gözlerle sesin geldiği tarafa baktım. Jisung yangın merdiveninden yeni çıkmıştı. Şok bir şekilde karşısındaki kareye bakıyordu. "SEN NE YAPTIĞINI SANIYORSUN?!"
Patronun dikkatinin dağıldığını fark ettiğim gibi tüfeği kavradım ve balkonun köşesine çekilip onlara doğrulttum. Leeknow sadece Jisung'a odaklanmıştı.
"Han? Senin burada ne işin var-"
"NE YAPTIĞINI SANIYORSUN DİYORUM. O BENİM EN YAKIN ARKADAŞIM."
Hiç kıpırdamıyordum, en ufak hareketimde korumalar beni öldürürdü. Sadece tetikte bekliyordum.
"Felix annesinin hayatını kurtardığım halde emirlerimi yerine getirmiyordu, o sadık biri değil-"
Yüzüne sert bir tokat yedi.
"Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü ve sen ona aşık olduğu kişiyi mi öldürtmeye çalıştın?!"
Leeknow'un zayıf noktası Han'dı. Hiçbir şey demeden başını öne eğmişti. Jisung ağlamaya başlayınca sesi sakinleşti ve gözlerini ona dikti.
"Kalbinin gerçekten düzeleceğini sanmıştım ama hayır... Sen hiçbir zaman değişmeyeceksin. Az önce gördüğüm manzarayla ikna oldum. İlişkimize son verdiğime korumalar da dahil herkes şahit olsun."
Jisung sinirle yangın merdivenlerine yöneldi. Kapı yüzüne çat diye kapandıktan hemen sonra Leeknow da onun ismini haykırarak peşinden koştu. Korumalar bir bana bir patrona baktı, onunla gitmeye karar verdiler.
Ellerim hâlâ titriyordu, gözyaşlarımı silip aşağıya baktım. Hyunjin çoktan gitmişti.
Hemen buradan kurtulmam lazımdı. Burnumu çeke çeke kapşonumu başıma taktım, donuyordum.
Yüzümü gizleyerek hızlı adımlarla yola çıktım. Bulduğum en yakın çöp konteynırına Maça Ailesinin bana verdiği telefonu attım. Takip edilebilirdim.
Yürüdüğüm için epey vakit kaybetmiştim. Hyunjin'le buluşmamıza yarım saat kalmıştı. Caddede bulduğum ilk internet kafeye gidip bu geceki uçak biletlerine baktım. Bir an önce Kore'yi terk etmeliydik. Han ile işi bittiği gibi Leeknow bizi öldürmeye gelecekti.
Ödeme kısmına gelince Maça hesabımın kullanıma kapandığını ve paraya dokunamadığımı fark ettim. "Piç herifler..."
Hemen kişisel hesabımı kontrol ettim. Orada bir miktar vardı. Annem ölmeden önce kendine güzel bir şeyler alması için yollamıştım...
Ekrandaki rakamlara bakarken hayatım hızlıca film rulosu gibi gözümün önünden geçti. Sinirle ağlarken biletleri ayırmaya çalıştım.
*Ödeme başarıyla gerçekleşti.*
Oturumu kapatıp orayı terk ettim. Hyunjin'in bahsettiği otele varmıştım. Lobide oturup dış kapıya odaklandım.
Hâlâ maskeliydim. Stresten bacağım titriyordu. Yarım saat içinde gelmezse korumaların onu yakalayıp öldürdüğünden emin olacaktım...
Yaklaşık 10 dakika sonra Hyunjin geldi. Her şeyden tamamen habersiz ve mutlu görünüyordu. Hemen yerimden kalkıp ona baktım.
Yüzümün halini görünce endişeyle buraya koştu ve yanaklarımı tuttu.
"Bu ne hal Felix?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kill Bill | Hyunlix
Fiksi PenggemarMafya altındaki iki gencin kontrol edemediği karşılıklı duygular onlara nasıl mal olacaktır? ♠️♥️♣️♦️ Kural 1: Düşman ailelere bilgi taşıyamazsınız. Kural 2: Görev sırasında madde kullanamazsınız. Kural 3: Aileniz hariç kimseyle iletişim kuramazsını...