Seokmin Sakinleşmiş olsa da yorgun düşmüştü. Bedeni öğrencilerinin ölümünü kaldıramamıştı. Bu yüzden kendini iyice uykuya joshuanın kolları arasında dalmıştı. Yüzbaşı ise mingyunun elini tutmuş şekilde uyuyordu. Seungcheol karşısında duran jeonghan ile duruyordu.
" Bana neden haber vermedin?"
" Öğrencilerim fazla ısrar ettiler"
Dedi gözlerini kaçırarak. Min-jeong ve Ji-minin ölümü zaten onu fazlasıyla üzüyordu. Jeonghan seungcheola yaklaştığında
" Buna rağmen haber verebilirdin!"
Duyduğu gür sert ve yüksek sesle irkilip geriye kaçmıştı. Korku dolu gözlerini Seungcheole diktiğinde kendini tutamayıp gözyaşları aktı. Seungcheol ne yaptığını anladığında duraksayıp sesini yumuşatarak
" Özür dilerim"
Diyerek onun kolundan tuttuğu gibi kendine çekip sarılmıştı. Jeonghanın saçlarını okşayarak duruyordu. Öğrencileri korumak için gelmişlerdi. Ancak onları koruyamadıklarını görmek onları hem sinirlendiriyor hemde üzüyordu. Jeonghan, Seungcheolun kendisini çekmesi ile onun bedenine yapışmıştı. Ellerini Seungcheolun silahlı olan beline sıkıca sarmıştı. Gözyaşlarını tutamıyordu. Ancak Seungcheolun saçlarını okşaması ona huzuru anlatıyordu.
Hyera ise bugün olanları düşünerek odasında oturuyordu. Daha geçtiği günlerde abisini kaybetti. Kendisini koruyan askeri kaybetti. Kısa zamanda sevdiği öğrencileri kaybetti. Abisi gibi sevdiği adamın travmalarını gördü. Kız kardeşi dediği kızın neredeyse ölümünü görmüştü. Karşısında kaç kere sakinleştirici almış olan jihyoya bakarak dizlerini kendine çekmişti. Ağlamaktan nefret ederdi. Hem mesleği gereği hem de aciz görünmekten nefret ettiği içindi. Şimdiye kadar ilk kez abisinin karşısında onu kaybettiği zaman ağlamıştı. Şimdi ise herşeyin üst üste gelmesiyle ağlamaya başlamıştı. İçeriye giren Chan ilk jihyo ile duraksadı sonra ise duvar köşesinde bir yere odaklanıp ağlayan hyera ile dondu. Hızla hyeranın önüne çöktü. Elini onun yanağına koymaya korktu. Sanki dokunduğunda hyera zarar görecekmiş gibi hissediyordu.
" Ne oldu?"
Yumuşak sesi ile hyera dudağını büzerek ona baktı. Chan daha da endişeleniyordu. Onu ilkkez ağlar şekilde görüyordu.
" Sarılmana-"
Hyera sözünü tamamlamadan Chan ona sarılmıştı. Ne olduğunu bilmediği halde ona sıkıca sarılarak konuştu.
" Seni darlamayacağım senin canını sıkan şeyi bir daha gelip bana anlatmanı istiyorum sadece"
Hyera kafasını sallamıştı. Kaç dakikadır sarıldığını bilmeyen Chan kucağında uyuyan hyerayı jihyonun yanına koyup ikisininde üzerini örtmüştü. Jihyonun psikolojisi o kadar bozulmuştu ki sakinleştirici almadan duramıyordu. Ona daha da üzülen Chan herşeye rağmen dik durarak odadan çıktı. Buradan sorumlu olan albay ve ışık timiydi. Bu yüzden birinden biri sakin ve askerlerin başında durması gerekiyordu.
Kaç saat oldu bilinmezdi. 1 gün geçtiği belliydi. Herkes yavaş yavaş huzura eriyordu. Hyun seo bir kez gözlerini açmış ve verilen ilaçlar sayesinde tekrar uyumuştu. Doktor Min hyun seo nun uyandığını gördüğünde onun başından kalkmış ve min-jeong ve Ji-minin yanına hâlâ gönüllü insanlar arıyordu. Herkes korktuğu için hiç bir şey yapamıyordu. Yine elinde belgeler ile odasına gidiyordu. Ancak hyun seo nun odasının önünde durmuştu. Hyun seo uyanmış ve etrafa bakıyordu. Gözlerini kısarak ona bakmıştı. Uyandığını görmek onu çok mutlu ediyordu. Siyah saçları omuzlarına kadar geliyordu. Onları toplamak istedi ancak elinde olan serum yerleri buna izin vermedi. Doktor Min içeriye girip kenar da duran paket lastiğini aldı. Ona yaklaşarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War With Zombies High School
ФанфикÖğrencilere ne olacak? Hong Jisoo Hükümetin ve bizim görevimiz onları korumak Lee Seokmin