" gerizekalı düz tut şu silahı!"
" Seungkwan sevgiline birşey de!"
" Soonyoung la mal !"
" Ne diyon salak!"
Gece yarısı sadece bir sınıf talim yapıyordu. Onu da yapabiliyorlarsa. Kıdemli er olan jihoon onlara göz kulak olarak talim yapıyorlardı. Bu sesler ise Ji-min in silahı 1 saniyelik bir açı ile kaydırması sonucu Vernon ona bağırmıştı. Min-jeong buna dayanamamış ve Seungkwan a bağırmıştı. Daha sonra ise Seungkwan Vernonun yanına giderken soonyoungun ayakkabısına takılıp düşmüştü. Herkes gülerken vernon ise gülmemeye çalışarak seungkwanı kaldırmaya gitmişti. Sonra ise bağırmıştı ve soonyoung ona bakmıştı. Yer de olduğunu görünce olayları anlayıp gülmeye başlamıştı. Jihoon ise hangi akıl ile bunları bahçeye indirdiğini sorguluyordu. Junhui, minghao ve ryujin ve Yeji ise kenarda oturarak olan karmaşaya bakıyordu.
Seokmin joshuayı kaldıkları odaya çoktan bıraktıktan sonra bahçede çalışan öğrencilere bakarak gülümsemişti. Joshua ile olmak ona gülümsemeyi öğretmişti. Onlar için birkaç şey almak için aşağıya indi.
3 saattir çalışmışlardı. Sıkıldıkları için birbirlerine sataşmaya başlamışlardı. Seokmin onlara doğru geldiğinde jihoon görmüş ve hemen ayağa kalkmıştı.
" Komutanım "
" Gece gece ?"
Dediğinde hepsi ayağa kalkıp birbirine bakarak durmuştu. Aralarından soonyoung öne adımlayarak konuştu.
" Çalışmak için indik"
Soonyoung sinirliydi. Öğretmenlerine yapılanlar için ancak duydukları ve gördükleri ile sinirlerine hakim oluyordu. Seokmin gülümseyerek elinde ki poşetleri ona verdi.
" Duyduğuma göre bir kaç gündür az yiyip çok çalışıyormuşsunuz "
Hepsi kafasını salladı. Soonyoung sadece karşısında ki bedene bakarak durdu. Gülümsemeyi öğrenmesi çok hoşuna gitmişti.
Hep beraber oturmuş ve konuşuyorlardı. Sohbet açmaları ve konuşmaları onlara daha yakın kılmıştı. Seokmin kollarını yanında bulunan jihoon ve seungkwanin omzuna atarak konuştu.
" İki kişi olup 8 kişiyi idare edemiyorsunuz ?"
Demiş ve gülmüştü. Olaya minghao el atarak konuştu.
" 8 kişi değil komutanım 2 tane deli var onlara "
Demiş ve gülerek karşısında oturan junhui ve soonyoungun düşen yüzüne bakmıştı.
" Kim diye sormayacagım bizzat yakından tanıyorum o ikisini "
Demişti. Biraz daha sohbet ettikten sonra hepsini odalarına salmış ve son kez etrafa ve nöbet tutan askerlere bakmıştı. Sessiz koridorlarda elleri cebinde ilerlerken joshuayı düşünerek yürüyordu. Karşısında pencereden bakan ve telsiz ile uğraşan birini görmüştü. Üsteğmen Lee idi. Onun yanına doğru hızla gitmişti.
"Üsteğmen Lee?"
Üsteğmen duyduğu ses ile hazır ola geçmişti. Umutsuz bakışlarını komutanına yöneltmişti. Seokmin sorgulayıcı gözlerle bakarken konuştu.
" Başsavcı Song "
Seokminin gözleri boşluğa uğramıştı. Hızla sormuştu
" Haber mı var?"
Üsteğmen Lee kafasını salladı. Yarbaya yolu göstererek kendisini takip etmesini istedi. Merdivenlerden aşağıya hızla inmiş ve revire girmişlerdi. 20li yaşlarda bir genç kız yaralarının pansumanını izliyordu. Başında ise uzun bir asker bekliyordu. Üsteğmen ile girdiği zaman hepsi ona baktı. Asker selam verdiğinde seokmin ve Chan da selam vermişti. Seokmin Hızla oturan kıza yaklaşmış ve onun ellerini tutarak konuşmuştu. Ancak kız hiçbir şey demeden yüzlerine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
War With Zombies High School
FanficÖğrencilere ne olacak? Hong Jisoo Hükümetin ve bizim görevimiz onları korumak Lee Seokmin