3.Bölüm

2.4K 132 12
                                    


2 GÜN SONRA

2 gün önce olanlardan sonra Albayın odasına gitmiştim ve Albay ile uzun uzun konuşmuştuk.

Albaya tim ile olanları anlatıktan sonra bana onları kafaya takmamı ve bana bir süre sonra alışacaklarını söylemişti. Tabii ben o süre içinde hala bu time olursam alışırlardı.

Konuşmaların arasında ise albayın dikkatini anaokulu fikri çekmişti. Ben anaokulunu ne kadar alay etmek için söylesemde Albay ciddiye almıştı ve anaokulu işini kabul etmişti.

Ben planıma göre okulun taslağını çıkartıp mühendilere verecektim ve onlar yapacaktı. Tabii ki karargahta yapmayacaktık.

ilk deneyim çocuklar tarafından olacaktı.

Bugün dinlenme iznim daha doğrusu yerleşme bitmişti ve Tugaya gidiyordum.

Şimdi ise yanıma gelen er bana beni Albayın çağırdığını söylüyor, galiba içtima yaptıracaktı.

_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-__-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-__-_-_-_-_-_-

"Dağa doğru koşmaya başla"

Niye dağ ya şimdi 50 tane çukur, herneyse.

Bu sefer tüm askerler ile koşuyorduk neredeyse biz ve 4 tim vardı Başımızda ise albay vardı.

Biz koşmaya başladığımda ise albay ise bize psikolojik şiddet yapmakla meşguldü.

"Koş, koş, koş"

"Arkada bıraktıklarınız "

"Şehitleriniz"

"Hepsi sizi görüyor koşmaya devam etmeseniz onları hayal kırıklığına uğratmış olursunuz"

"koş, koş, koş"

Yaklaşık iki saat koştutan sonra dağın teplerine doğru yaklaşmamıştık bile. O sırada Albay bizi dağın eteğindeki bir direğin önünde durdurdu ve gür bir sesle konuşmaya başladı.

"Bu bayrağı görüyor musunuz bu demek ki daha yolun yarısında değiliz. Bu bayrağı ilk alan kişi arabayla geri döner diyerleri ise koşmaya devam eder " dedi

Bunu duyan askerlerin hepsi sevinç ve hırs içinde direğe doğru koşup tırmanmaya başladılar. Ben ise uzaktan onları izliyordum.

Ne yani koşmak çok mu zorlarına gidiyordu diye düşündüm ama tabii ki bende şansımı deniyecektim. Uzaktan direği incelemeye başladım.

O sırada albay bilgi vermeye devam ediyordu.

"Bu bayrak tam tamına 30 yıldır burda ve sadece bir kişi aldı bu bayrağı o kişi Alya Yarbay illaki duymuşsunuzdur içinizdeki tek kız onun kızı" Akserlerin çoğu bana döndü ama sonra umursamadan işlerine geri dönmüşlerdi.

Albay Annemden bahsediyordu. Annem yıllar önce trafik kazasında ölmüştü. Onu öldüren ise en büyük düşmanıydı bir itti annemi öldüren. Tabii ki intikamı benden olacaktı.

"Şimdi diyeceksiniz torpili degilmi bu kız ? Hayır Değil. Aksine sizden daha iyi eğitim görmüş sizin yaptıklarınızın iki katını yapmıştı." Dedi ve biraz soluklan konuşmaya devam etti.

"Burda olanlar burda kalıyor istesede kimse bir bilgi veremez dışarıya" dedi ve sonra devam etti "Zaten Yarbayımız kızını denemk ister." Dedi ve bana bakıp göz kırptı.

Herkes biraz daha uğraştı kimisi altta ezildi, kimsitam alacakken kaydı, kimisi ise direğe bile dokunamadı. Böyle geçen 5 dakikadan sonra dağı albayın sesi sardı.

"Yeter bu kadar 4 lü sıra ol!" Diye gürledi. Hereke sıra olmaya giderken ben durdum. Direği daha dikkatli inceleme fırsatı bulmuştum sonunda.

Direğe tırmamazdık zaten direk kaykandı. Tırmanmaktan başka çözüm yok gibi  gözüküyordu taki gözüm alt kısımlara kafana kadar.

Daha dikkatli baktığımda buraya sabitlendiğini gördüm yani toprağın içine değil direk dışından çivi çakmışlardı, paslı ve eski bir çivi.

Direğe doğru yürümeye başladım. Alp beni rezil etme bakışları atıyordu bana doğru bunu hissediyordum ama ona dönüp bakmaya bile zahmet etmedim. O sırada albay ise "Asker sıraya geç" diye gürledi.

Ben ise hızlıca direğin yanına çöktüm ve zaten gevşek olan tutanakları çektim. Hızlıca diyer tarafı da çekince dağı sadece direğin hafif düşme sesi yankılandı.

Hızlıca bayrağı alıp albaya verdim. Askerler bana şaşlınlıkla bakarken Albay ise "Sagol Asker" diye gürledi ve konuşmaya devam etti "sen araçla tugay'a dönebilirsin" dedi

_-_-_-_-__-_-_-_-_-_-_-_-__-_-_-__-_-_-_-_-_-__-_-_-_-_-

Askeriz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin