Taehyung'dan
"Asker! Uyan hadi. Dün öğlenden beri uyuyorsun nasıl hâlâ uyanmadın? Numara mı yapıyorsun sen?"
Yeni gelen iri gözlü çocuk. Yorganını kafasını tamamen kapatacak şekilde başına örtmüştü ve çok derin bir uykuda görünüyordu.
"ASKER UYAN DEDİM!" Bağırmamla aniden yataktan sıçradı. Şişmiş gözlerle etrafa şaşkın şaşkın bakınıyordu, yüzü çok çocuksuydu.
Diğerleri çoktan uyanmış ve hazırlanmışlardı, ve olacakları merak ederek benim her hareketini dikkatle izledikleri ne emindim. Yoongi kitabının kapağını kapatıp yatağında oturur pozisyona geçti.
Çocuk yüzlü adam yataktan doğrulup hâlâ şaşkın olan ifadesiyle bana bakmaya başladı. "Ö-özür dilerim. Ben hemen hazırlanıyorum." Ne yapması gerektiğini yada ne söyleyeceğini bilmemesi komik gelse de daha çok sinir bozucuydu.
"On üç saattir uyuyorsun ve bir kez olsun gözlerini açmadın! Burası senin rahat evine benzemez. Eğer burada sorunsuz kalmak istiyorsan, çok daha geç uyuyup erken kalkacaksın. Anladın mı asker!?"
"A-anladım efendim." Hızlıca banyoya koşup kapıyı kapattı.
Çok mu korkutucuyum? Disiplin korkunç değildir. Ayrıca bu çocuk fazla düzensiz.-
Jungkook'tan
Geçen gece hiç uyumadığım için bugün iki kat fazla uyumanın verdiği dinlenmişlik ve aynı zamanda gözlerimin şişliği ile aynanın karşısında kendime bakıyordum. Onun içeride beklediği gerçeği ile hiç çıkmak istemiyordum. Ama eğer çıkmazsam... Ben neden bu kadar gerildim. Altı üstü askerliğin ilk günü.
-
Yanıma aldığım üniformaları hızla üstünme geçirdikten sonra son kez aynaya bakıp banyodan çıktım. Sanırım herkes gitmişti.
"Sonunda çıkabildin asker."
Sözümü geri alıyorum. Askerliğin bana zehir olacak.
"Evet." diyerek kestirip atım.
Yüzünü göremiyordum çünkü arkamdan konuşuyordu. Ama yaklaştığını hissedebiliyorum. Ben de aynı şekilde ondan uzaklaşıyorum. Yatağımın yanına geldiğimde durdum, ama o durmadı.
"Benden kaçıyor musun?" Ses tonu ne alaycı ne de donuktu.
"Hayır, kaçmalı mıyım?"
"Hayır kaçıyorsun."
Yatağımı topladıktan sonra ona döndüm. Keşke dönmeseydim çünkü yarı çıplak bir şekilde karşımda duruyordu. Ben onun çıplak göğsüne bakarken o benim gözlerime bakıyordu. Ben de gözlerimi onun göğsünden çekip gözlerine diktim. Karanlık...
"Kaçmıyorum dedim. Beni beklemenizin nedenini öğrenebilir miyim?"
"Fazla merak. En sevmediğim." Bir elini cebine sokup diğer eliyle alaycı bir tavırla kafasını kaşıdı "ama ben beğendim bu merakı, çünkü sen diğerlerinden farklı bir görev yapacaksın." Dudakları kıvrılıyordu ama hâlâ gözümde çok ciddi ve donuktu. "Yanımda çalışacaksın."
"A-ahaha, komik. Ben," işaret parmağımla kendimi işaret ettim "senin yanında. haha"
"Cezalısın! Binbaşınla böyle konuşma iznini sana kim veriyor!?"
Tam ağzımı aralayacakken kelimelerimi geri yuttum. İnatçı adam şimdi dudaklarının kıvrımlarını gizlemiş ve tamamen ciddi bir ifade takınmıştı. "Beni bekle. Seninle birazdan ilgileneceğim."
Banyoya doğru yöneldi ve kapıyı arkasından kapattı. Kendimi yatağa bırakıp sessiz bir çığlık attım. Neredeyiz biz? Lise mi burası.
Sinirle onu beklerken o banyodan çıktı ve yanıma geldi.
"Cezanı akşam vereceğim. Şimdilik odama gel ve bana yardım et." Tanrım sabır ver lütfen...
-
Jeon gel, Jeon git, Jeon kalk, JEON SIÇ! Sabahtan beri oturmadım ve sadece Kim'in ayak işlerini yaptım. Utanmadan "Jeon peçete! Tuvalete gideceğim" bile dedi. İstersen kucağımda götüreyim paşam.
"Jeon ne bakıyorsun öyle. A, yoksa sinirlendim mi? İstersen bunu belli etme çünkü cezanı iki kat arttırmak istemiyorum."
"Gerçekten bir de cezamı o kadar çok merak ediyorum ki. Anlatamam Bay Kim." -Bay Kim- kısmını kaşlarımı havalandırarak ve sesimi öyle yükselterek söylemiştim ki ben bile bunu söyledikten sonra farkettim.
"Jeon kalk." Bittim ben...
"Tek ayak üstünde bekle ve ben söyleyene kadar sakın ayağını indirme" cidden mi!?
Ayağa kalkıp dediğini yaptım ve masasının tam karşısında sol ayağımı kaldırıp sağ ayağımın üstünde dikildim. Bana kısa bir bakış atıp önündeki evraklarda bir şeyler okumaya devam etti.
Ne kadar zaman öyle beklediğimi bilmiyorum ama sanırım bir saati geçmişti. Ayaklarımı artık hissetmiyordum. Ona inat bir kez bile karşısında sendelemedim. Yine de o başını kaldırıp bana bakmadı ya da ilgilenmedi.
"Acıktın mı?" Birden bana yönelttiği soru ile başımı yerden kaldırıp ona cevap verdim.
"Evet." Yine bana bakmadan masasından kalktı ve kapının tam yanında durdu. "Ne duruyorsun gel benimle."
Yavaşça iki ayağımın üstüne basıp dengemi sağladığımda bacaklarımın ağrısını belli etmemek için yavaşça yanına geldim. Kapıyı açıp önce kendisi geçti. Daha sonra ben de arkasından çıkıp kapıyı kapattım.
"Ne yemek istersin?" Bu ne oluyor?
"Yemek hanede ne varsa yemiyor muyuz?"
"Benimle yemek istemiyorsan gidebilirsin." Gitsem ayrı dert gitmesem ayrı dert. Bu adam bemimle oyun mu oynuyor? Peki öyleyse.
"Kimbap."
"Olur." Hızlı adımlarla dış kapıya yöneldi. Orta alandan da hızlıca geçtikten sonra dışarıya çıktık. Dışarı çıkmanın yasak olduğunu biliyordum, sanırım Kim ile beraber olduğum için sorun olmuyordu.
Arabasını hemen dış kapının yanına park etmişti. Önce benim için kapıyı açtı. Daha sonra kendisi de arabaya bindikten sonra hiç konuşmadan yola koyulduk. Burası şehrin çıkışına çok yakın olduğu için nereye gideceğimizi çok merak ediyordum.
Kısa bir yolculuğum ardından küçük ama güzel bir kimbapçının önünde durduk.
Kim bana kısaca baktıktan sonra arabadan indi. Ardından ben de indim.
"Jeon çabuk ol." Jeon kadar başına taş düşsün lanet adam.
"Geldim Bay Kim."
-
Kim ile birlikte oturmuş kimbap yerken benim önümdeki kimbapı alıp tek seferde ağzına attı. Normalde olsa buna çok yükselirdim ama şu an bütün yemeğmi yese de sesimi çıkartmak istemiyordum.
Biraz sonra kapıdan içeriye gürültülü iki insanın girdiğini duydum. Bay Kim tabağımdan yemek yemeye devam ederken ben çubuklarımı bırakıp etrafı izlemeye koyuldum.
Az önce içeriye giren iki adam hemen bizim aramızdaki masaya oturmuş olacaklar ki sesleri çok rahatsız edici olmaya başlamıştı. Onları uyarmak için arkamı döndüğüm sırada karşımda bulduğum kişi ile baştan aşağı buz kesildim.
"Jeon, kime bakıyorsun öyle." Bay Kim'in sesi kulaklarımda yankılandı.
~
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınnn💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hug And Cry |Taekook
FanfictionYeni aldatılan ve askerlik görevini yapan Jungkook, herkesin çekindiği binbaşı Taehyung'un gözüne batar. Askerlikte karşılıklı nefretle başlayan ilişkileri daha sonrasında şiddetli bir aşka dönüşür...