-"Jungkook!" Taehyung'un sesiyle yerimden sıçradım.
"Oraya gitme. Gizli."
"T-tamam, gitmem." Artık içeride ne olduğunu daha çok merak ediyordum.
-
Taehyung işlerini bitirdiğini söylediğinde minik adımlarda oturduğum yerden kalkıp yanına gittim. Yerinden kalkmadan belimden kavradı ve beni tekrar kucağına oturttu.
"Ne yapmak istersin?"
"Bilmem. Belki şarkı dinleyebiliriz. Ya da oyun oynarız. Ya da uyuruz en basiti." Tek nefeste konuşmuştum.
"En çok hangisini istiyorsun?" Gülümseyerek burnumu iki parmağının arasına alıp sıktı.
"En çok..." Biraz bekledim. Aklıma Jimin geldi. Bu zamana kadar ne zaman sıkılsam hep oyun oynardık. Onu çok özlediğimi farkettim.
Ailemi.
"Jimin."
"Jimin mi?" Biraz düşünür gibi oldu "Ah şu arkadaşın olan mı?" Beni kucağında dikleştirip konuşmaya devam etti.
"Ne olmuş arkadaşına."
"Hiç, sadece. Bir an onu anımsadım. Ne zaman canımız sıkılsa hep onunla eğlenirdik. Onu özledim."
Bu söylediklerimin üstüne Taehyung'un yüzü düştü.
"A, seninle de çok eğleniyorum, mutluyum. Ama o benim kardeşim gibi. Her neyse boş ver. Neden bu konuyu açtıysam."
"Hayır haklısın. Onunla konuşmak ister misin?"
"Tabi isterim." Çok heyecanlı ve mutlu olduğum için kucağında ileriye kaydığımı farketmedim. Omuzlarından tutup yanağından öptüm. Ona baktığımdaysa alt dudağını dişlediğini farkettim.
"Ne oldu?" Başını iki yana sallayıp - hiçbir şey- der gibi baktı.
Ayağa kalkıp ellerimi birbirine geçirdim. "E, arayalım o zaman." Gülümseyerek yerinden kalktı ve elimi tutup odanın dışına çıkarttı. "Sen biraz burada bekle güzelim. Ben hemen geliyorum."
O tekrar odaya girdi ve kapıyı kapattı. Bu da neydi. Beni odanın dışına çıkartıp içeride ne yapıyor olabilir ki. Kesin bir şey vardı benden sakladığı ve bu rahatsız ediciydi.
Somurtup onun odadan çıkmasını bekledim. Dakikalar sonra kapı açıldı ve yanıma geldi. Bu sefer yüzünde çok ciddi bir ifade vardı. Elimdeki telefonu bana uzattı. Benim telefonumdu.
"Al bakalım. Arkadaşınla rahat rahat konuş. İşin bitince yanıma gel. Ben arka bahçedeyim. Yanağıma yaklaşıp benim gibi o da yanağımdan öptü.
"Tamam."
-
Jimin'le tahmin ettiğinden çok daha uzun konuşmuştum.
İlk saniyelerden itibaren göz yaşlarımı tutamayıp ağlamaya başlamıştım. İlk defa ondan bu kadar ayrı kalıyordum. Ama beni ziyarete geleceğine söz vermişti. Hatta yarın çarşı iznine çıktığımda bile benim yanıma gelecekti. Çok heyecanlıydım.Vakit kaybetmeden arka bahçeye yöneldim. Neredeyse iki saat olmuştu. Çok beklettiğimin farkına varıp adımlarımı hızlandırdım. Yaklaşınca yavaşladım ve sonunda durdum. Beni durduran şey ise onun konuşmasıydı.
"Tabii ki bunları O yapmadı. Hepsi oyun, buna inanmıyor musunuz?"
"..."
"Bunu yüz yüzeyken konuşalım Bay Yong."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hug And Cry |Taekook
FanfictionYeni aldatılan ve askerlik görevini yapan Jungkook, herkesin çekindiği binbaşı Taehyung'un gözüne batar. Askerlikte karşılıklı nefretle başlayan ilişkileri daha sonrasında şiddetli bir aşka dönüşür...