8

749 50 52
                                    

Şarkıyı dinleyinnnn

~

Odanın kapasının kapanma sesinin duydum. Kitaplığın yanına iyice sinip bekledim. Birkaç saniye sonra karşımda Bay Kim'i buldum. Tam ağzımı açıp konuşacakken o konuştu

"Burada ne yapıyorsun Jeon?" Yavaş adımlarla yaklaşmaya devam etti. Her bir adımında yanlış bir şey yapmışım gibi hissettiriyordu. Sadece yastığımı aldım.

"Yastığımı almaya gelmiştim." Yeterince tok bir sesle söylemeye çalışmıştım.

"Neden bana haber vermeden odama giriyorsun?"
Haklıydı. Ne diyecektim şimdi?

"Eee, sizi bulamadım ben. Yani söyleyecektim."
At yalanı jungkook.

"Hmm, nerede aradın beni?"

"Ş-şey, of. Aramadım aslında. Sadece yastığımı alıp çıkacaktım. Yani bunun için haber vermem gerekiyordu ama vermedim işte." Başını hafifçe yana yatırıp bana bakmaya başladı. "Ceza mı vereceksin." Düzeltip "vereceksiniz." Dedim.

"Yastığını alıp çıkabilirsin vermeyeceğim ceza."

İçim o kadar rahatlamıştı ki anlatamam. Yalnız tek bir sıkıntı vardı. Bana o kadar yakındı ki sadece yarım adımlık bir mesafe vardı, bense kitaplığın sol köşesine sinmiş bir şekilde onun çekilmesini bekliyordum

Yastığı elime alıp boğazımı temizledim
"Tamam o zaman, ben gideyim."

"Vazgeçtim."

Bir adım geriye gidip eliyle kulağını kaşıdı. "Aslında benim de nöbet için birine ihtiyacım vardı. Hazır kendi ayağınla gelmişken bırak yastığını gel."

Arkasını döndü ama tam dönmeden dudaklarındaki gülümsemeyi gördüm. Bundan zevk mi alıyordu. Tanrım cidden.

-

Yastığımı yatağıma bıraktıktan sonra koşarak avluya çıktım. Köşede avlu duvarına yaslanmış sigara içiyordu. Ben yanına gidene kadar ağzında olan sigarasını eline alıp gözlerini bana dikti.

"Başlayalım o zaman."

"Tamam."

-

Yaklaşık bir saattir yakın çevreleri dolaşıyorduk. Hiç konuşmamıştık bu süre içerisinde. Uykum geliyordu ve sıkılmıştım. Acaba nöbet ne kadar sürüyordu.

"Bay Kim?"

Bir kaç saniyelik sessizliğin ardından "hmm" diyerek cevapladı.

"Acaba bu devriye nöbeti ne kadar sürüyor?"

"Yoruldun mu?"

"Yorulmadım da, merak ettim sadece."

Benim birkaç adım önümden yürüyordu. Sözlerimin ardından durdu. Ben de ardından durdum.

"Uykun mu geldi?"

Beni görmese de arkasından başımı olumlu anlamda salladım. Bana dönüp düşünceli bir şekilde baktı.

"Devriye saat sabah beşe kadar sürüyor."

"Hmm." Çüş yani uykum var offf

"Biraz dinlenmek ister misin? Şurada bir bank olması gerek."

"Tamam."

Biraz ilerledikten sorma banka oturduk. Nedensizce utandığım için baş parmağımın etiyle oynuyordum.

"Neyin var?"

"Ha? Ne? Bir şeyim yok ki."

"Anladım."

Hug And Cry |TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin