Göksel Varlığın Kadim Ruhu

43 6 29
                                    

"Yoongi okulun yanında ki markette çalışıyor. Lise öğrencisi değil, 27 yaşında." olası seneryo Yeonjun'un araştırmasıyla belliydi. Hearin okula giderken veya okuldan çıkarken markete uğramış ve tanışmış olabilirler. "Peki, Chungha?"

"Bulamadım." dedi çekinerek. "Kendisiyle ilgili hiçbir şey bulamadım, özür dilerim."

"Önemli değil." dedim. Omzunu sıvazladım. "Beomgyu ile biz gidiyoruz o zaman, sende gelir misin?" kafasını iki yana salladı. "İşim var, siz gidin." dedi. Başını bilgisayarından kaldırmadı. Odadan çıkmak yerine Yeonjun'un yatağına oturup ona baktım. "Yeonjun." dedim sessizce. Dinlediğini mırıldanarak belli etti ama bana dönüp bakmadı. "Bir sorun mu var, iyi misin?"

"Sana bunu düşündüren ne?" soruma soruyla karşılık verdi. "Bilmiyorum, bana soğuk gibisin. Uzak duruyorsun, sohbeti kısa kesip gidiyorsun."

"Hayır, bir şey yok. Düşündüklerini aklından sil." dedi. Sesi oldukça sert çıkmıştı. Gitmem gerektiğini anlayıp odadan çıkmak için yatağından kalktım. Tam çıkıp gitmek üzereydim fakat durdum. Yeonjun ağzında bir şeyler geveledi ama duymadım.

Salonda beni bekleyen Beomgyu'nun yanına gittim. Hava soğuk olduğu için kat kat giyinmiş ve benim ona verdiğim montun içinde minicik kalmıştı. Oturduğu koltuğa iyice sinmiş ve oldukça tatlı görünüyordu. Beni gördüğü gibi "Taehyun-ah." diye ayaklandı. "Neden yüzün düşük?" gülümseyen yüzü onunda düşmüştü. "Yüzüm düşük değil. Sen neden atkı takmadın?" konuyu başka yere çektim.

"Gerek yok bence. Kat kat giyindim zaten."

"Saçmalama Beomgyu." boynumda ki atkıyı çıkarıp Beomgyu'nun boynuna doladım. "Ama bu sefer sen üşürsün." dedi. Boynuna doladığım atkıyı çıkarmaya yeltendiğinde onu hızlıca durdurdum. "Çıkarma."

"Ama-"

"Aması yok, üşümem ben. Hadi gidelim." diyip kapıya doğru ilerledim. Beomgyu arabaya kadar arkamdan sessizce geldi.

Arabaya bindiğimizde sessizce oturuyor ve dışarıyı izliyordu. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı.

Arada bir atkıyı boynuna götürüyor ve kokluyordu. Fark etmediğimi düşünüyordu ama ben etmiştim. Beomgyu bir sürü küçük detayla doluydu.

Arabayı marketin önüne çekip arabadan indik. Kasada genç bir kız vardı. "Min Yoongi burada mı çalışıyor?" diye sordum.

"Evet ama molaya çıktı. Depoda veya arka kapıdadır. Siz kimsiniz?"

"Dedektif Kang Taehyun. Depoya girmemizde bir sorun var mı?" kız kafasını salladı. Kasadan ayrılıp bizi depoya yönlendirdi.

Deponun en sonunda yere oturmuş, bir maddenin etkisinde olduğu açıkça belli olan, tahminimce Min Yoongi duruyordu. "Bize müsade edebilir misin?" kız şok olmuş bir şekilde bakıyordu, kendine gelip "Tabi ki." diyip uzaklaştı.

"Merhaba." dedim bende yere çökerken. "Min Yoongi değil mi?" kafasını salladı. Gözleri bayık bakıyordu. Bedeninde uyuşturucu olduğu belliydi. Kalkıp bizi izleyen Beomgyu'nun yanına ilerleyip fısıldadım. "Uyuşturucu kullandığı açıkça belli. Uyuşturucu ihbarı ile karakola gidelim. Aynı zamanda sorguya çekip Hearin konusunu sorabilirizde."

"Sen Kai'yi ara. Bende onunla iletişim kurmaya çalışacağım."

Onlardan çok uzaklaşmadan Kai'yi aradım. Çünkü emindim, uyuşturucu etkisinde olan Yoongi Beomgyu'ya saldırabilirdi.

"Alo, Taehyun?" Kai telefonu açtığında hızlıca durumu izah ettim. "Kai bir ekiple sana attığım konuma gelebilir misin? Uyuşturucu kullanan biri var. Aynı zamanda Hearin'in yakınlarından biri, onu uyuşturucu konusu altında sorguya çekmek istiyorum." duyduğum gürültüyle arkamı döndüm. Yoongi Beomgyu'yu yere yatırıp üstüne çıkmış, boğazını sıkıyordu. Telefonu kapatmadan hızlıca yanlarına koştum. "Beomgyu!"

Dilek Mezarları/taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin