Bugün üçüncü gündü. Otoparkın ışık almayan ve kameraların görmediği o yerde üç gündür Tom Carney'i görmeye çalışıyordum. Ve görüyordum da.
Üç gecedir otoparkın bu sessiz yerinde gördüğüm kişi aynı kişiydi. Yüzünü tam görmesem de biraz yakınımızda ki sokak lambasının etrafına yaydığı fersiz ışıktan gördüğüm ve anladığım buydu.
Telefonumun feneriyle aydınlattığım kitabımı okurken sokak lambasının altından birinin geçtiğini görür gibi olunca hızlıca telefonun fenerini kapattım ve dikkatlice gelen kişiyi izlemeye başladım.
Her zaman ki gibi eski yerini aldı ve beklemeye başladı. Bugün biraz erken gelmiş olmalıydı çünkü olması gerektiğinden fazla beklemişti. Ortamın sakin olmasını şans bilerek partide aldığım numarayı gizli numaradan çevirdim. Çok geçmeden kapkaranlık o köşede bir telefon ışığı yandı.
Tom Carney tam olarak karşımda duruyordu ve ben avımı yakalamaya çok yakınlaşmıştım. Yüzümde küçik bir sırıtışla aramayı sonlandırdı. Tom ise bir şeylerden şüphelenmiş gibi etrafına bakındı. Çok geçmeden yanına bir genç geldi. Siması tanıdık değildi ama dikkatlici incelemeyi ihmal etmedim. 5 dakikaya yakın konuştular ve genç gitti. Tom ise son bir kez etrafa göz gezdirdi ve ilerlemeye başladı. Gözden kaybolmayacak şekilde uzaklaştığında bende arabamdan inip kapşonumu takıp, görünmemeye ve sessiz olmaya özen göstererek onu takip ettim.
Tom oldukça hızlı yürüyordu ve ben şimdiden nefes nefese kalmıştım. Ve Tom beklemediğim bir hamleyle yan sokağa döndü. Gerisinde kaldığım için biraz daha hızlanıp girdiği sokağa bende girdim. İleride birini görüyordum ama Tom olduğundan emin değildim fakat takip etmekten başka bir seçeneğim yoktu. Her ihtimale karşı saklanarak ilerliyordum.
Tom küçük bir evin önünde durup ceplerini karıştırmaya başladı. Evini bulmanın verdiği hazla yerimde zor duruyordum. Tom eve girdiğinde biraz dışarıda bekleyip ne yapacağıma karar verdim. Kaybedecek bir şeyim yoktu bu yüzden hiçbir plan yapmadan kapıyı çalıp kapşonumu açtım.
Kapı anında açıldı. Tom kapısının çalınmasına şaşırmış gibi görünüyordu. "Tom Carney, yanlış mıyım?" diye sordum göz temasını bozmadan. "Sen de kimsin?" diye sessizce mırıldandı. Cebimde ki dedektif kartımı çıkarıp ona doğru uzattım. "Dedektif Kang Taehyun, biraz konuşmaya ne dersin?"
"Konuşacak bir durumun olduğunu düşünmüyorum." dedi ve kapıyı kapatmaya çalıştı. Onu durduran kapının arasına koyduğum ayağımdı. "Zorluk çıkarırsan polislerin buraya damlaması 5 dakikayı bulmaz biliyorsundur diye düşünüyorum." tek kelime etmedi. Bir süre düşünür gibi etrafa bakındı. "Ee, beni içeri almayacak mısın?" diye sordum. Usulca kenara çekildi ve geçmeme izin verdi. "Bak şimdi Tom, sana birkaç soru soracağım ve bana cevap vereceksin, burada konuşulanlar aramızda kalacak."
"Sana nasıl güvenebilirim? Buradan çıktığın gibi polisi araman bir olur." dedi ve kapıyı kilitleyerek yanıma doğru ilerledi. "Sorduğum şeylere cevap vermekten başka bir şansın yok. Adresini biliyorum, sen buradan kaçamadan yakalanırsın." şimdi sorduklarıma cevap verecek misin der gibi kaş göz hareketi yaptım. Tom koltuğa oturup "Sor." dedi. "Güzel, istediğim şey buydu." diyip bende karşısında ki koltuğa oturdum. "Hearin ile bağlantın nedir?" bunu beklemiyormuş gibi bana döndü. Bense cevap vermesi için "Hadi." diye mırıldandım.
"Ben onu değil, o beni buldu. Paraya ihtiyacı olduğunu ve bana uyuşturucu satmada yardımcı olacağını söyledi. Bende Hearin sayesinde öğrencilere daha kolay satış yaparım diye düşünüp kabul ettim. Hearin gerçekten çok yardımcı oluyordu. Fakat kim öldürmüştür bilemiyorum. Haberlerde gördüğümde bende çok şaşırmıştım. Hearin'e 2 gündür ulaşamıyordum."
"Hearin 2 gündür kayıptı yani?"
"Öyle gözüküyor. Normalde mesajlarıma çabuk dönerdi."
"Başka bildiğin bir şey var mı?"
"Hearin'in paraya ihtiyacı olmasının sebebi bir intikam planının olması. Abisini arıyordu. Ailesi o küçükken bir çete tarafından evde öldürülmüş. Annesive babası daha ilk saniyeler de ölürken abisi bir çocukla kaçmış. Gerçi kaçarken kafasını çok sert bir darbe almış, kaçtığı çocuk abisini taşıyarak evden çıkartmış, kendisini bırakmışlar. Hearin tek başına büyümüş ve ailesinin ölümü için abisini suçlu tutuyordu. Onu öldürmek için can atıyordu." İşler Hearin'in istediği gibi gitmemişti demek ki. Çünkü o abisini öldüremeden abisi onu öldürmüştü.
"Tamam bana bu kadarı yeter ben gidiyorum." dedim ve ayaklandım. Arkamdan polise gitmeyeceğim hakkında zırvalıyordu.
Bana çabuk inanmıştı. Her suç yerini bulmalıydı ve Tom'da bulacaktı. Kapıdan çıkıp cebimden telefonumu çıkarıp 'gelebilirsiniz.' diye Kai'ye mesaj attım. Bir sokak geride duran polis arabasının sirenleri çoktan duyulmaya başlamıştı ve bir suçluyu daha yakalamış olduk.
Tom Carney'den sonra bu dava benim için burada kapanmıştı çünkü katilin kim olduğunu zaten biliyordum.
✯¸.•´*¨'*•✿ ✿•*'¨*'•.¸✯
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilek Mezarları/taegyu
Fantasía☆༺.⋅ ♫ ⋅.༻☆🥃☆༺.⋅ ♫ ⋅.༻☆ Yalnızlık, bir virüs gibi ruha yayılmaya başladığında duygu ve kalabalık hiçbir anlam ifade etmez. Çünkü inci gibi gökyüzüne dizilen parlak taşlar, umutlar ve sevinci içinde taşır. "Dileğimin kaybolmasını istemiyorum."