Wigen: Yn akıllarını karıştırmaya çalışma. Dengeleri bozarsın.
Yn: Size afiyet olsun.
Dudaklarımı dişleyerek odaya gittim. Camdan dışarıyı izledim. Wonga dokunamamak bile canımı yakıyordu. Ona sımsıkı sarılmak öpmek istiyordum.
Bir süre boyunca dışarıyı izledim. Daha sonra çatıya çıktım. Kedi geldi yanıma. Onu severken yanıma Wong oturdu.
Wong: Yeni arkadaşın mı?
Yn: Evet.
Wong: Çok tatlı.
Wong onu severken yüzünü inceledim. Bana döndü. O bakışları öyle güzeldi ki...
Bunu yapmak istemiyordum ama dayanamadım daha fazla.
Dudaklarına öpücük kondurdum. Wong omuzlarımdan ittirdi.
Wong: Bunu bir daha yapma. Asla.
Yn: Üzgünüm. Wong ben seni seviyorum.
Kapıyı sertçe çekip gitti. Gece yarısına kadar aşağı inmedim. Uykum geldiği için diğerlerinin yanına indim.
İçeri girdiğimde avcılar hala uyanıktı. Antrenman yapıyorlardı.
Motak: Sende gel Yn!
Wong ayaklanıp gidecekken durdurdum.
Yn: Ben zaten gideceğim. Gitmene gerek yok.
Odaya geçtim. O benimle artık aynı odada kalmazdı. Eski evime gittim. Orada uyumayı denedim. Olmuyordu. Uyku tutmuyordu.
Elbise giyindim gece kulübüne uygun.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çok içmiştim. Sarhoştum ama buna ihtiyacım vardı. Herkes gitmişti. Telefonumu açıp Fransaya bilet aldım. Yungla anlaşmıştım. Anlaşmayı bozmayacaktım. Sadece son kez onları görüp gidecektim Fransaya.
Ynnin Yok Olduğu Gün -YUNG-
Yn: Nasıl yaşıyorum?
Wigen: Sen ölmüştün ama Mun ve Wong külleri kötü ruhtan uzak bir yere koydu.
Giran: Yn sen yaşayacaksın ama unutuldun. Bu çok üzücü fakat gerçek.
Yn: Beni hatırlamıyorlar mı?
Suho: Hayır. Sen unutulduktan sonra kurtarıldın. Dünyaya döneceksin yinede.
Yn: Beni hatırlamalarının bir yolu yok mu?
Wooksik: Dengeleri bozarsın. Bunu denemen bile sakıncalı.
Wigen: Yn bize bir söz vermen gerek.
Yn: Ne sözü?
Wigen: Avcılara kendini hatırlatmaya çalışmayacaksın.
Yn: Söz.
-ŞİMDİKİ ZAMAN-
Yanıma bir erkek oturdu.
?: Bana ayıracak zamanın var mı?
İçkimin son yudumunu da içtim.
Yn: Wong musun?
?: Ondan daha iyisiyim.
Yn: Nasıl iyiymişsin?
?: Her türlü konuda.
Yn: Onu tanımıyorsun. O çok yakışıklı, iyi, güçlü...
?: Neden yanında değil öyleyse? Sevseydi seni tek bırakmazdı.
Yn: Seviyor ama unuttu!
?: Ben unutmam.
Elini omzuma koydu. Yanıma yaklaştı.
Yn: Dokunma.
Elini itmeye çalıştım. Boynumdan öptü. Elini vücudumda gezdirmeye başladığında ayağa kalktım. Tüm gücümle yüzüne tokat attım. Herkes bize baktı.
Yn: Bir daha bana yaklaşma bile! Şerefsiz.
Bir tane daha içki şişesi alıp oradan çıktım. Bir banka oturup içtim yavaş yavaş. Parktaki salıncağa bindim. Sallanıp aynı zamanda ağlıyordum sessizce. Boynumdaki derileri soymak istiyordum.
Annemi gördüm sanki karşımda.
Yn: Anne?
Salıncaktan hızlıca indim. Annemin yanına gideyim derken düştüm. O anda silindi. Salıncağa geri oturdum. Yavaş yavaş sallandım. Biri arkadan ittirdi. Daha hızlı sallanmaya başladım. Bundan keyif alıyordum. Küçükkende olduğu gibi...
Arkamı dönüp baktım bir an. Motak? Ayağımla salıncağı durdurdum.
Yn: Ne arıyorsun burada?
Motak: Seni. Bir anda öylece gittin. Wong ayrı bir havaya girmiş. Yalnız kalma diye geldim.
Yn: Wong iyi mi? Ona özür dilediğimi söyler misin lütfen?
Motak: Ne oldu aranızda? Ya da anlatma. Her neyse çok içmişsin. Nasıl gideceksin eve? Daha doğrusu sen evini hatırlıyor musun?
Yn: Hatırlıyorum. Ama şuan unuttum sanırım.
Motak: Hana!! Gelmen lazım!
Hana arkadan geldi.
Hana: Anılarını okuyacağım. Elini getir.
Elimi tuttu.
Hana: Ben tarif ederim yolu. Hadi gidelim Motak.
Evime geldik. Kendimi koltuğa attım. Hana telefonuyla konuşmak için dışarı çıktı. Yine de duyuyordum.
Hana: Evine getirdik Bayan Chu. Wonga söyle kavga sebepleri her neyse unutsun. Onun yüzünden içmiş ve biri...
Hana: Sonrasını boşverin.
Hana: Taciz edilmiş! Bu yeterli mi? Hadi ama Wong! Ne yaptıysa yaptı şuan sırası mı?
