OY ve YORUM yapmayı unutmayın!!!
---------Bir Hafta Sonra
Gözlerim bomboş bakarken bugün yürümek istediğim için Bora'ya beni almaya gelmemesini söylemiştim. Ne kadar ısrar etse de kararlı olduğumu görünce vazgeçip dikkatli olmamı söylemişti. Dikkatli olmak kolaydı ama ya düşünmemek? İşte o insanın elinde olan bir şey değildi.
Bir hafta önceki olaydan sonra Bora'ya yaklaşmaya korkuyordum. Sanki ona yaklaşsam o zaman Kerem çıkacaktı ortaya. Ne zaman Bora beni öpse aklıma bu düşünce geldiği için bir yanım hep korku içinde bekliyordu olacakları.
Yarın psikiyatri uzmanıyla randevum vardı. Bu paranoyak hallerimden kurtulmak için gitmek zorundaydım yoksa başka türlü bu kâbuslar da halüsinasyonlar da gitmeyecekti. Bora ile yeniden bir araya gelmem için buna mecburdum.
Oflayarak ayağımı ufak taşa vurdum. Boş yolda taş sekerek biraz ileride tekrar yolumun üzerinde durduğunda birkaç adımda yanına varıp tekrar ayağımı vurdum. Kafamdaki düşünceleri dağıtmak için kendi kendimi oyalayarak ilerlerken duyduğum sesle adımlarım kendiliğinden durdu. Arkamdan ses gelirken yan tarafımda duran sargılı elim titremeye başlamıştı korkudan. Duyduğum her seste aklıma ilk Kerem gelirken, bütün olayları ona bağlamadan duramıyordum. Elimde değildi. Hayatımı öldükten sonra bile alt üst etmeye devam ederken ondan nasıl kurtulabilirim bilmiyordum.
Yutkunmakta bile zorluk çekerken yavaşça arkamı döndüm. Tam arkamda sarı bir Golden köpek dönmemle havladığında, beklemediğim için irkilerek geriye düştüm. Kalçam düşüşümden dolayı acırken köpek bir kez daha havladığında uzaktan bir adamın seslenmesi üzerine hızla sahibine koştu.
"Aptal köpek!" diye mırıldandım sinirle arkasından, beni korkuttuğu için öfkelenmiştim. Birkaç saniye yerde oturmaya devam ederken sol tarafımda yolun hemen altında eski bir harabeye takıldı gözlerim. Sanırım köpek oradan gelmişti. Yerdeki tozun içinde oturmaktan ve harabeyi dikizlemekten vazgeçerek ayağa kalktım. Bora'yı endişelendirmemek için eve erken gitmem gerekiyordu.
Çantamı omzuma asmaktan sıkıldığım için sol elimde taşıyarak sargılı elimi de cebime koyup yürüdüm. Toprak yolda bir şarkı mırıldanarak ilerlerken etrafıma bakınıp duruyordum. Her ne kadar normal görünmeye çalışsam da içimde hâlâ korku vardı. Bende normal bir insan olmak istiyordum. Çok mu zordu? Herkes gibi kafamı sadece dersler, ekonomi, hayat şartları yorsun istiyordum. Peşimde dolaşıp sadece benim görebildiğim bana takıntılı bir hayalet değil.
"Off!" diyerek yolun ortasında durup kafamı gökyüzüne kaldırdım. İçimde dinmek bilmeyen bir sıkıntı vardı. Belki yarın doktordan bana direkt deli ilaçları vermesini istemeliydim. Sonuçta bende bir deli sayılırdım öyle değil mi?
Çantamın ipleri yere değerken kolumdan geçirmeden omzuma asıp yürüdüm. Uzun saçlarım görüş açıma girdiğinde saçlarımı yüzümden çekmek için başımı kaldırıp sola savurdum saçlarımı. Saçlarımı kesmem gerekiyordu acilen, kör olacaktım yoksa.
"Pışt!" hava yavaş yavaş kararırken evin yoluna girmemle arkamdan bir ses duydum. Biri sanki çok kısık bir sesle bana seslenmişti. Adımlarım kendiliğinden durdu, arkama baktım. Kimse yoktu. Sadece sık ağaçlar ve rüzgâr vardı. Bir de yalnız başına yürüyen ben. Kaşlarım çatıldı. Acaba hayal mi etmiştim sesi? Çünkü ortalıkta kimse yoktu. Bir iki adım atıp etrafa baktım. "Hey!" diye seslendim sesimi hafif yükselterek. Eğer biri var da onu göremediğimi bilmiyorsa sesimden anlasın diye. "Kimse var mı?" diye sordum ama cevap alamadım.
Herhalde o kadar düşünmekten yanlış anlamıştım. Muhtemelen kafamdan uydurmuştum birinin seslendiğini. Omuz silkip evin yoluna döndüğümde sert bir şeye çarpmamla geriye doğru sendeledim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜNEL 2-Gay
Misterio / Suspenso[TAMAMLANDI] Tünel kurgusunun devam kitabıdır. ilk önce o kitabı okumanız gerekir. Tünel kaldığı yerden devam ediyor... - Korku, gerilim, psikolojik ve ölüm gibi şeyler içerir!