Oy ve yorum yapmayı unutmayın
------------Her şeyden ve en çok da kendimden şüphe ederken doktorun yanından çıkmıştım. Ona gerçekleri anlattığımda bana ilaç yazmıştı. Kullanırsam bu kâbusların biteceğini söylemişti ama inanmıyordum. İstiyordum ama içimden inanmak gelmiyordu bir türlü.
Kafayı yemek üzereydim. Yanımda yürüyen Bora suskunluğumu fark ettiğinde elimi tuttu. Gözlerimi daldığı düşüncelerden kurtularak kırpıştırıp Bora'ya baktım. "İyi misin?" diye sordu. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Değilim." değildim.
Yalan söyleyecek hâlde değildim, iyi falan değildim işte. Peşimde yakamı bir türlü bırakmayan korkunç bir kâbus varken nasıl iyi olabilirdim. Belki de gerçek... Derince ofladım. Artık kâbus ile gerçeği bile ayırt edemiyordum. Kafam allak bullaktı.
Yolun ortasında durduğunda beni kendine çevirdi. Kollarımdan tutup yüzüme baktı usulca. Kafamı kaldırmadım, kötü halimi gözlerimden görsün istemedim. Gözlerimde acıdan başka bir şey yoktu sanki. Son günlerde kafamda Kerem'den başka hiçbir şey yoktu. Olmasına izin vermiyordu çünkü. Elimde değildi.
"Söz veriyorum iyi olacaksın Kaan. Sadece biraz zaman." dediğinde, başımı salladım belli belirsiz. Artık kendime yalan söyleyemiyordum. O mezarlık faciasından sonra söylemeye cesaret edemiyordum.
"Ya olmazsam?" diye sordum istemsizce. Bora durup bana baktığında arabanın önündeydik. Bu sefer bakışlarına karşılık verdim. "Ya iyi olmak yerine daha da kafayı yersem? Ya delirirsem? Ya Kerem gerçekse ve beni senden koparmayı başarırsa?" diye ardı ardına sorular sorduğumda Bora sesli bir nefes verdi. Cevapları canını sıkıyordu ya da artık bana Kerem'in yaşamadığını söylemekten yorulmuştu.
"Kerem gerçek değil ve gerçekse bile seni benden almasına izin vermem. Ne olursa olsun, katil de olsam seni ona bırakmam." dedi itiraz istemeyen bir tonda. Sıktığı kollarımdaki elleri gevşeyip beni kendine çektiğinde sarıldım. Çenesini başımın üstüne yaslarken derin bir nefes aldı sessizce. Göğüs kafesi benimkine temas ederken benim için ne kadar endişelendiğini fark ettim. Onu istemesem bile üzüyordum.
Hiç kimse sevdiğinin her geçen gün deliliğe daha fazla yaklaşmasına gönlü razı olmazdı.
Ondan ayrıldığımda arabaya bindik. Eve varana kadar konuşmadık. İçimden konuşmak geçiyordu ama eve kadar sabretmek istedim. Çünkü konuşacaklarım Kerem ile ilgiliydi. Ve Bora'nın bu konudaki tavrı da açıktı.
Eve girdiğimizde ben direkt salona geçerken Bora üstünü çıkarıyordu. Yanıma geldiğinde dibime oturup kollarını bana sararak beni kendine çekti. Başımı göğsüne yaslarken kucağımdaki ellerimi gerginlikle oynatarak boş televizyon ekranına bakıyordum. Konuşmayı başlatmak adına hafifçe öksürdüm. Bora'nın dikkati bana kaydığında sordum.
"Neden Kerem konusunda bana inanmıyorsun?" sorumu tuhaf bulmuş ya da garipsemiş olmalıydı ki birkaç saniye boyunca sesini çıkarmadı. Herhalde böyle bir şey sormamı beklemiyordu.
"Anlamadım?"
"Anladın Bora. Neden Kerem'i gördüğüm konusunda bana inanmıyorsun?" başımı gösğünden kaldırıp geriye çekilerek yüzünü daha rahat görebileceğim bir pozisyon elde ettim. "Sence ben delirdim mi?" dedim.
"Deli falan değilsin." dedi kısaca. Bunu duymak sinirlerini bozuyordu ama biriyle konuşmasam bu sefer de benim akıl sağlığım bozulacaktı.
"O zaman Kerem'in gerçek olduğuna neden inanmıyorsun?" diye devam ettim. Duraksadı.
"Madem deli değilim, o zaman Kerem gerçek." dedim yeniden. Çünkü mantıklı olan buydu. Eğer ben deli değilsem Kerem gerçekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜNEL 2-Gay
Mystery / Thriller[TAMAMLANDI] Tünel kurgusunun devam kitabıdır. ilk önce o kitabı okumanız gerekir. Tünel kaldığı yerden devam ediyor... - Korku, gerilim, psikolojik ve ölüm gibi şeyler içerir!