Jungwon'dan;
"Hadi ya parkur yapmayacak mıyız?"
Başımızda kafasındaki pembe şapkasıyla somurtan Jake'ı hepimiz görmezlikten geliyorduk şu anda. Çünkü açlıktan ölmek üzereydik ve o parkur yapmak istiyordu.
"Ben doğum günü çocuğu değil miyim, ne istersem o olmalı hadi ya"
Onu alıp pikniğe gidiyoruz diye bayıldığı bu mekana getirmiştik. Doğum günü aslında yarın olduğu için pasta gelene kadar anlamamıştı. Sonra ise ona aldığımız parti şapkasını takıp, kendini 6 yaşındaki doğum günü çocuğu moduna sokmuştu.
"Ya Niki hadi" diye bağırdı bi kere daha aynı zaman kolunu da çekiştiriyordu.
"Tamam be tamam" dedi Niki yemeğini bırakıp kalkarken. "Gidelim"
Jake'in gözleri yavaş yavaş hepimizin üstünde dolaştı ve avını aramaya başladı.
"Jungwon?"
Ağzımdaki lokmayı yutmaya çalışırken kafamı salladım.
Diğerlerine de teklif ederken Sunoo dışında herkesin girdiğini gördüm, o terlemek istemediğini söyleyip masada kalmak istemişti ne kadar ısrar etsek de.
Parayı ödedikten sonra görevli giyilecek şeyleri verdi ve hepsini giydik. Onlar kim önden gidecek kavgası yaparken Sunghoon sadece aşağı bakıp ne kadar yüksekte olduğumuzu tartışıyordu kendi kendine.
"En büyüğümüz sen değil misin? Sen git."
"Hayır ya" dedi Heeseung ciddice. "En büyük arkadan gelir."
"Tamam" dedim kavgalarına son vermek için. "Yeter ben giderim önden."
Tabii ki de sorgulamadan direkt kabul ettiler. Ben önden ve arkamdan da sırasıyla Niki, Jake, Sunghoon ve Heeseung ile binmeye başladık.
Parkurlar zordu ama yaparken zorlanmıyordum. Bir kaç haftadır olan güçlerim aşırı derecede yardım ediyordu ve bunu hissediyordum.
Özellikle dengede durmak çok rahattı. Bildiğim kadarıyla Vampirlere ait olan bu özellik saolsun şu anda yerden kaç metre yukarıda olmama rağmen hiçbir yere tutunmadan ve emniyet zinciri olmadan yürüyebileceğime emindim.
"Niki! Sunghoon! Bana bakın!"
Aşağıdan bize bağırıp fotoğrafımızı çeken Sunoo'ya gülümsedim. Arkama döndüğümde gördüğüm görüntü ise daha komikti.
Birbirlerine aralarında Sunghoon olmasına rağmen çemkiren Heeseung ile Jake ve havalı havalı poz veren Niki ile Sunghoon.
Önüme döndüm ve sıradaki parkura girdim. Sadece bir ip ve yukarisinda tutunma ipi vardı. Tıpkı bir cambaz gibi tüm ipi yürümek gerekiyordu.
Birkaç adım attıktan sonra her şey daha kolay hale geldi hızlı bir şekilde ilerlerken ipin ortasında başıma giren ağrı ile tekrar tanıdık acıya kucak açtım.
Artık direnmeyi biraz biraz öğrenmiştim ama ben öğrendikçe sanki bana acıyı yaşatan şey daha da kötüleşiyordu.
Ellerimi tutunduğum yukarıdaki ipten çekip ayaklarım üzerinde denge de durmaya başladım. Gözlerimi yapabileceğim kadar açık yutmaya çalışıyordum, ellerimi hareket ettiriyordum ki hissiyatım gitmesin.
Bir süre direndikten sonra ise yenildim. Önce ellerimi hissedemez oldum yine. Gözlerim kapandı, sesler azaldı. Acıdan ve korkudan ağlamak isterken bu sefer de bacaklarımı hissetmemeye başladım ve dengem altüst oldu.
En son hissettiğim şey aşağı ya doğru düşmeye başladığımdı.
Ve o ses.
Anne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma ~Jaywon
Fanfiction"İstersen herkese vampir olduğunu yayabilirim, ne dersin?" texting, düzyazı Jaywon