"Şunu kaldır" öğretmenin sesini defalarca duymuş olmama rağmen kafamı sıradan ısrarla kaldırmıyordum çünkü bunu yapacak halim yoktu. Sadece uyumak istiyordum.
Arka sıramda oturan çocuk hafifçe beni dürttüğünde mırıldanıp yatmaya devam ettim. Şu anda uyanmamı Jay söylese bile kalmazdım.
"Sana diyorum Jungwon, duyuyorsun. Kalk!" Bağıran kadının ağzını koparmak istememe rağmen çok sakin bir şekilde yatmaya devam ettim.
"Yeni iyileşiyorum ben, uykuya ihtiyacım var." Sınıftakiler gülüşmeye başladığında hoca sesini daha da yükseltmek zorunda kaldı.
"Üç yaşında bebek mi sanıyorsun sen kendini?"
Dayanamayarak kafamı kaldırdım ve ters bir şekilde kadına baktım. "Geçen hafta yoktum nedenini biliyor musunuz hocam?"
Neymiş dercesine kaşlarını kaldırdı. "Bıçaklandım. Dersi dinlesem ne olacak dinlemesem ne olacak. Ölümden dönmüşüm yatıp uyumayı hakediyorum."
Sınıf bu sefer şaşkın olduklarını belli edecek şekilde sesler çıkarırken bir kez daha konuştum. "Yatıyorum?"
Hoca bana "Ne yaparsan yap" bakışı atıp tekrar sınıfa bağırdı ve onları susturmaya çalıştı. Kafamı tekrardan kollarıma yasladım ve az önceki pozisyonuma geri döndüm.
Uyumaya çalışıyordum çalışmasına ama gün geçtikçe guclerimi kontrol etmek zorlaşıyordu. Sürekli birilerinin aklında gezinmek yorucu oluyordu bir süre sonra. Sesler beni rahat bırakmadığı için okulda uyumak da zordu.
Derin bir nefes alıp ağzımın içinde bir küfür geveledim. Susmuyorlardı, sürekli düşünüyorlardı.
Olduğum yerde bir anda kaskatı kesilince ise ne yapacağımı şaşırdım. Vücudum resmen taş kesilmişti. Nefes bile alamıyordum. Vücudumun kontrolü benden gitmişti sanki.
Sonra tanıdık olan o acı geldi. Bu sefer midemden vurdu beni. Mideme giren ağrıyı engellemek için hareket etmek istesemde olmuyordu. Ağrı kafama sıçradığında hareket ediyor olabilsem her yerden duyulur çığlığım. Hiçbir zaman bu kadar acıtmamışdı, her seferinde daha da kötü oluyordu ama bu sefer hem Bayadır olmadığından hemde gerçekten çok fazla olduğundan olsa gerek ölecek gibi hissetmiştim bir anlığına.
Kontrolünü kaybettiğim kollarındaki hissiyat giderken keşke önce sesler gitse demiştim. Madem olacak herkes önce sussun. Bacaklarımı da hissetmemeye başladığımda çok az kalmıştı. Birazdan gene saçma sapan şeyler söyleyecekti, aklımda soru işaretleri bırakacaktı. Bir kez daha ondan nefret etmemi sağlayacaktı, bir kez daha kendimden nefret etmemi sağlayacaktı.
Jake'in rehberliğe gittiği derse denk gelmem de işin komik yanıydı. Artık biliyorduk ki sadece aklımı okumuyordu, aslında her an beni izliyordu.
Sonunda sesler gittiğinde görüşüm de çok geçmeden kayboldu. Gerçek dünyadan ayrılınca bedenim tekrar benim kontrolüme geçti ve sabırla yeşil oda da uyanmayı bekledim. Ancak bu sefer uyandığımda terk edilmiş bir fabrikadaydım. Ve karşımda annem yoktu.
Karşımdaki Jay'in annesiydi.
Kaşlarımı çatıp etrafımda bir tur döndüm ne olduğunu anlamak için. Annem neredeydi? Onu burada yalnız bırakmayacağını biliyordum, yakınlarda olmalıydı.
"Karma" yumuşak ve pürüzsüz bir sesi vardı Jay'in annesinin. Gözleri görmüyormuş gibi bakıyordu, boş bakıyordu.
"Karma" dedi bir kere daha sanki tek bu kelimeyi biliyormuş gibi.
"Karma bizi kurtaracaktı. Karma oğlumu bana verecekti. Anlaşmaydı." Dedi transta gibi.
"Böyle bir şey konuşmadık" dedim anlamayarak. "Kimseyle anlaşma yapmadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma ~Jaywon
Fanfiction"İstersen herkese vampir olduğunu yayabilirim, ne dersin?" texting, düzyazı Jaywon