"Biraz yürüsek mi" çorbasını çoktan bitirmiş bir şekilde beni bekleyen Jay'e baktım.
"Olur" dedim ağzım dolu olmasına rağmen. "Sen git üstünü giyin ben yiyene kadar."
Kafasını salladı ve mutfaktan çıktı. Şu yaşadığım son birkaç gün çok huzurluydu. Gerçek olamayacak kadar hemde.
Onunla aynı evi paylaşmak o kadar eğlenceliydi ki. Sabahları birlikte kahvaltı yapıyorduk okuldan sonra dönünce önce evi biraz topluyorduk çünkü dağınıklığa asla gelemiyordu. Akşama doğru yemek hazırlıyorduk ama bunu daha önce hiç yek başıma yapmamıştım, yemek konusunda genelde o yapıyordu çoğu şeyi.
Birkaç kere film izlemiştik birlikte bazen de diğerleri gelmişti oyun oynamıştık.
Ama onunla hiç konuşma fırsatımız olmamıştı şu son birkaç günde. İkimizde bunu erteliyorduk nedensizce. Utanmak denemezdi buna ama sanki çekiniyorduk da.
"Bitirdin mi?" Üzerine giydiği siyah kapüşonlusu ve elinde benim açık mavi ceketimi getirmişti.
Ağzımda ekmek olduğundan sadece kafamla onayladım onu. Ceketimi masanın üzerine koydu ve yine mutfaktan çıktı. Yediklerimi lavaboya koydum ve ceketi de alarak dışarı çıktım.
Çok beklemeden o da geldi. Az önce nereye gittiğini merak etsem de sormadım tuvalete falan girmiş olmalıydı.
"Hadi yürüyelim" dedim ilerlemeye başlarken, beni kolumdan tuttu ve durdurdu. "Önce ceketini giy hasta olursun."
"İyi de hava soğuk değil ki"
"Üşütmediğin için sonra bana teşekkür edeceksin, hadi giy."
Telefonumu ona verdim ve ceketimi giydim, hava gercekten soğuk değildi ama Jay böyle şeyleri çok önemsiyordu. Sürekli bir şeyleri düşünüp kontrol etmeye çalışıyordu.
"Şimdi gidelim mi?" Dedim ceketimi giydiğimi göstererek.
"Evet, hadi gidelim."
Evden çıktık ve kısa bir sürede de olsa ezberlediğimiz yolda yürümeye başladık. Aramız biraz garipti şu anda. Aslında çok değişiyordu. Bazen çok uyumlu ve çok eğlenceli oluyorduk, bazen duruluyorduk ikimizde bazen ise birbirimizden çekindiğimiz de oluyordu. Bir anda birlikte yaşamak farklı hissettirmişti.
Ama ben mutluydum, hemde çok.
Ve su anda yine birbirimizden çekindiğimiz bir andaydık sanırsam, ikimizden de ses çıkmıyordu sadece yürüyorduk.
"Jay" dedim onunla konuşmak için, o da sanki bunu bekliyormuş ama çekiniyormuş gibi bana döndü.
"Neden konuşmuyoruz?" Sorduğum soruyla dudağını buzdu ve kaşlarını kaldırdı.
"Sanki tıp oynuyormuşuz gibi."
"Cesaretimi toplamaya çalışıyorum." Söylediklerime verdiği tek cevap bu oldu.
"Ne cesareti?"
"Boşver, zaten sana söyleyeceğim."
Bir anda durdum ve durmamla o da durup bana döndü.
"Bana Aşk itirafı mı yapacaksın?!"
"Ben sana aşık olduğumu zaten söylemiştim ki Jungwon. İtiraf çoktan ettim zaten."
"Ama bunu bir daha konuşalım demiştik?"
Güldü. "Son zamanlarda susunca senin her şeyi pat diye söyleyip yaptığını unutmuşum. Hiç çekinmiyorsun."
"Çekiniyorum"
"Çekinmiyorsun"
"Sen nerden bilebilirsin ki, zihin okuyan benim sen değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karma ~Jaywon
Fanfiction"İstersen herkese vampir olduğunu yayabilirim, ne dersin?" texting, düzyazı Jaywon