Oy verip yorum atmanız bana yardımcı olacaktır fakat içinizden gelmiyorsa yapmanızı istemem, okumanız bile çok kıymetli🫶🏼
♪ Beklenen Gemi- Kaan Boşnak
Keşke- YalınGüzel okumalar, keyifle!
*ೃ༄
Bir anda donakaldım. O motordan atlamış inmem için elini uzatmıştı bile.
"Evimin adresini nereden biliyorsun?"
"Atakan'ın evi buralarda. Seni birkaç kez buraya girerken görmüştüm."
Bu söylediği mantıklı olabilirdi, aynı arazide beşe yakın ev bulunuyordu ama birbirlerine görünemeyecek kadar uzakta kalıyorlardı. Dolayısıyla beni eve girerken görme şansı yoktu, ancak ormanda ya da arazinin girişinde görmüş olabilirdi. Yine de yürüyüş veya koşuya çıktılarsa fark etmiş olabilirdi ama. Gözlerimi sıkıca yumdum. Kafamdaki sesler beynime hayali iğneler batırıyordu.
O kadar garip bir gün olmuştu ki bir an önce yalnız kalmak ve dinlenmek istiyordum bu yüzden daha fazla kurcalamadım. Derin bir nefes alıp hala havada olan elini tutmadan motosikletten indim.
"Çok garip birisin ama maalesef senden daha önemli işlerim var," dedim evime bakarken. Bakışlarımı tekrar ona çevirdim. "Bir şey istiyorsun belli, ama istediğin şeyi açıkça belirtmediğin sürece seninle iletişim kurmayacağım. Bir daha rahatsız etmezsen sevinirim. Hoşça kal," diyerek hızlı adımlarla kapıyı açıp eve girdim.
Ceketimi vestiyere fırlatıp odama çıktım. Yüzümü yıkayıp üzerime Berlin'in yılbaşında ikimize de aldığı beyaz, üzerinde minik kırmızı kalpler olan pijama şortla aynı renk bir kısa askılı giyip komodinin üzerindeki kitabımı aldım. Telefonumu ararken okulda kaldığını hatırlayarak sıkıntılı bir nefes verdim ama Berlin'in aldığına emindim, meraktan çıldırmıştı büyük ihtimal.
Camı açtığımda tam ağaca çıkıyordum ki siyah motosikletin hala orada durduğunu gördüm. Yamaç ortalarda yoktu. Nerede olduğuyla ilgilenmeyerek dalın üzerine bir bacağımı attım ve üzerine yerleştim. Evimin etrafında ağaçlar olduğu ve civardaki evler de beni göremeyecek mesafede olduğu için pijamayla dışarı çıkarken rahatsız hissetmiyordum.
Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve gözlerimi kapatarak elimdeki kitaptan rastgele bir sayfa açtım. Eskiden hiçbir kitabımın altını çizmez, kapağına ilgimi çeken sayfa ve paragraf numaralarını yazardım. Ama Tutunamayanlar'ı okurken o kadar çok yerde kendimi bulmuştum ki cümlelerin başlarına ve sonlarına bir çentik atıp ekstra belirtme ihtiyacı hissetmiştim. Zaten ondan sonra da başka bir kitap okumadım. Benim hayatımın kitabı buydu.
Tutunamayanların kitabı.
Gözlerimi açtığımda sayfa 465'teki o alıntıyla karşılaştım.
"Aşk sanat okulunun birinci sınıfında bir öğrenciyim, bana kafamdaki bütün güzellikleri birleştirmek için, bildiğim bütün güzellikleri seninle yaşayabilmek için neler verdiğini bir bilsen derdi..."
Cümleleri okuduğumda bir anda durakladım, aşka dair bir bilgim ve merakım yoktu, var olduğuna da inanmıyordum ama o cümleleri ruhum öyle bir hızla emdi ki bir gün bakınca bu cümleleri hissettirecek biriyle tanışır mıyım, diye düşünmeden edemedim.
O sırada aşağıda bir hareketlilik hissettim, müstakil bir evde yaşadığım için sokaktan birinin geçme şansı yoktu, zaten ortada sokak yoktu; içimde yükselen panik duygusuna engel olamadım ama sonra aklıma aşağıdaki motosikletin sahibi gelince gözlerimi devirerek sıkıntılı bir nefes verdim. Aşağıya baktığımda tam da tahmin ettiği gibi Yamaç'ın ağaca tırmandığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haleler Söndüğünde
Romanceİntiharı düşünmekle intihar etmek arasındaki boşluk... Birinde alınan nefes, diğerinde son nefes... O boşluğu dolduracak bir gün fiiliyete geçmemek için yıktığımız kalplerin cesetleri. Seni koruması için var ettiğin cesetlere basarak ilerleyeceksin...