17

7.2K 398 94
                                    

Merhabaa! Oy verip yorum atmanız bana yardımcı olacaktır fakat içinizden gelmiyorsa yapmanızı istemem, okumanız bile çok kıymetli🫶🏼

♪ Peşindeyim Kendimin- Nova Norda

Güzel okumalar, keyifle!

*ೃ

Bu an gerçekten yaşanıyor muydu? Sabahın beş buçuğunda evime girip üzerime soğuk su dökerek uyandırdığı yetmiyormuş gibi şimdi de benimle kovalamaca mı oynuyordu gerçekten?

Bir üşüme geldiğinde elimdeki montu hala giymediğimi fark ettim, Yamaç'ın montu... Gerçekten aptal bir özentiliğin sırası mıydı yani? Havalı görünmek için kendi ceketimi almamıştım, şimdi bu montu giysem üzerimde ağırlık yapacaktı ve sol koluma sıkıştırdığım çakı tamamen etkisiz hale gelecekti. Ama sonuçta dağ başında değildik, beni yemek için bekleyen kurtlar falan yoktu. O yüzden pes edip montu giydim. Sigara ve amber kokusu baskındı, güvende hissettim kendimi birden. Kollarımı iyice üzerimdeki monta sararak ısınmaya çalıştım.

Bileğimdeki saate baktığımda beni bırakalı üç dakika olduğunu fark ettim. Söylediğine göre yedi dakika içinde burada olacaktı ve ben hala burada, kaçmak için bir hamlede bulunmadan onu bekliyordum. Aslında inadına on dakika şu ağaçlardan birinin dibine oturup onu beklemek ve geldiğinde suratındaki kızgın ve şaşkın ifadeyi gülerek izlemek istiyordum ama içimden bir ses az önceki Yamaç'tan çekinmem gerektiğini söylüyordu. Her zamanki gibi anlayışlı ve keyifli görünmüyordu. Sorularımı bile kısa cevaplarla geçiştirmişti.

Göz devirip etrafımı inceledim. Tabii ki evimin bulunduğu araziyi tanıyordum, defalarca kez keşfe çıkmıştım. Babamın düşmanlarından dolayı bir kaçma planım bile vardı. Ormana kurmayı planladığım ufak çaplı bir tuzakla ilgili hazırlamış olduğum düzenekeler de şu an bulunduğum alandan beş dakika yürüme mesafesindeydi mesela, aletleri gömdüğüm ağacın üzerini dikkat çekmeyecek şekilde işaretlemiştim.

Aslına bakıldığında bunları hazırlarken babamın düşmanları pek de aklımda değildi. Hatta başından beri tek illegal işi vergi kaçırıp çalışan maaşlarıyla oynamak olduğunu sandığım babamın bana neden küçüklükten beri savunma eğitimi aldırıp silah ve bıçak kullanmayı öğrettiğini anlayamamıştım, şu ana kadar. Benim de yapmaktan keyif aldığım şeyler olduğu için çok da sorgulamamıştım, pimpirikli davrandığını düşünmüştüm, garip bir şekilde birilerinin beni kaçırmasından ya da kaçmamdan deli gibi korkuyordu. Yine de büyüyünce bu eğitimlere devam etmeme izin vermemişti, devamını ben kendim öğrenmiştim.

Beni tüm bunları planlarken tetikleyen şey içimdeki bir dürtüydü. Acayip bir şekilde ormanda yalnız ve savunmasız kalmaktan korkuyordum. Biri bana bir şey yapacakmış gibi bir ürperti esir alıyordu tüm bedenimi.

Sekiz yaşında, boğularak ölmeyi bekledikten iki hafta sonra evden ilk kez kaçmayı denemiştim, yine ormanın içinde bir evde yaşadığımız için mecburen ormana kaçmıştım. Flora'lı çantama bir şişe su, bir paket tuzlu kraker ve kalın bir masal kitabı atıp elime de peluş oyuncağımı almıştım. Bu kısmı biraz komik, peluşum kuzu veya ördek falan değildi; bir inekti. Ama aşırı sevimli görünüyordu, pembe bir burnu vardı ve kendimi bildim bileli yanımdaydı bu yüzden onu evde bırakamazdım.

Kaçtıktan sonra beş dakika bile olmadan yakalandığımda ilk cezamı almıştım. İki gün soğuk ardiyede yatacak, su ve bir parça ekmekle hayatta kalmaya çalışacaktım. Sekiz yaşında çocuk...

"Senin şımarıklıklarından illallah ettim! Dikkatimi çekmek mi istiyordun? Geber o zaman burada iki gün! Nasılsa kaçtığında da aynısını yaşayacaktın. Yaşıtların senin gibi imkanlara sahip olmak için babasını öldürür, senin aklın hala bir karış havada! Bir daha kaç bakayım ne yapıyorum ben sana!"

Haleler SöndüğündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin