Selam! Oy verip yorum atmanız bana yardımcı olacaktır fakat içinizden gelmiyorsa yapmanızı istemem, okumanız bile çok kıymetli🫶🏼
♪ En Güzel Yaşımdı (Akustik) – Şekersiz
You Don't Own Me – Lesley GoreGüzel okumalar, keyifle!
*ೃ༄
Çığlık sesleri beni o kadar germişti ki karanlıktan korkmamama rağmen aşırı gerilmiştim, çok şükür ben de çığlık atmamıştım ama. Kerem "Burada bekleyin, jeneratör olacaktı," deyip telefonunun fenerini açtı ve kolumu okşayarak omuzumdan destek alıp ayağa kalktı, gereksiz temaslardan hoşlanmadığım için anlık bir ürperti gelmişti ama kendimi çekmeden durabildim. Yamaç kolumdaki eline baktığında ne düşündüğünü anlayamadan "Ben de geleyim," dedi ve hızlıca ayağa kalktı, gergin görünüyordu.
Tabii birkaç saniye sonra grubun da dağıldığını fark ettim çünkü zifiri karanlıkta birbirinden çok da hazzetmeyen tiplerin bir arada olup yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Sohbet edebilirdiniz belki umurunuzda olmayan konulardan ama çığlıklar bitmek bilmediği için herkes gerilmişti. Sonunda dayanamayıp hiçbir şey söylemeden ayağa kalktım.
Elektriğin gitmesini fırsat bilip çıkabilirdim buradan, yeterince durmuş ve kafamı biraz olsun boşaltmıştım. Telefonumun fenerini açıp kapıya doğru ilerlediğimde bir kolun boynumu sarılması bir oldu. Ağzımdan kısık bir inleme çıktı. O kadar çok baskı uyguluyordu ki nefes almakta güçlük çekiyordum, acilen bu pozisyondan kurtulmalıydım. Ne oluyordu burada?
Boynumdaki kolu ters çevirip arkamdaki adama arkaya doğru tekme atmaya çalışacaktım ki boynumdaki baskıyı artırıp sağ kolumu sıkmasıyla nefesim kesildi, incittiğim kolumdu. Nefes alamadığım için yüzümün kızardığına emindim. Zar zor sesimi çıkarmaya çalışarak "Ne istiyorsun?" diye sorabildim.
Baskıyı hafifçe azalttığında öksürüklerimi durduramıyordum. Yüzünü göstermeden boştaki elini üzerimde kaydırdı, cebime bir şey koyduğunu hissettim ve boşluğundan yararlanıp nefes nefese bir halde arkamı dönüp tekme atacaktım ki döndüğümde arkamda kimseyi bulamadım. Nefes almaya çalışıyordum ama boğazım çok acıyordu, beni bu halde kimse görmemeliydi ve istesem de bu halde o kişiyi bulamazdım; kolum o kadar acıyordu ki bu acıyı gizleyebilmem ve koşmam mümkün değildi.
Bu yüzden kapıyı yavaşça açıp yürüdüm, tam o sırada elektrikler gelmişti, gerçekten gittiyse tabii.
Kapıdan çıkıp arabama doğru ilerlediğimde nefeslerim düzene girmeye başlamıştı ama hala üzerimdeki şaşkınlığı atamamıştım. Birkaç saniye boyunca boş bakışlarla direksiyonu izlediğimde yüzümü sıvazlayıp gaza bastım ve evime doğru sürmeye başladım.
Eve normalden daha uzun sürede gelmiştim çünkü kolum ve boynum çok acıyordu. Kendimi içeri attığımda gözümden akan yaşları elimin tersiyle silip Berlin'in masaya bıraktığı ve hala orada duran kremi alıp koluma sürecektim ki baktığımda kolumun mosmor olduğunu ve el izinin çıktığını gördüm, yüzümü buruşturduğumda derin bir nefes alıp yavaş hareketlerle kremi yedirdim. Boynuma bakmak için odama geçtiğimde oranın da oldukça kızardığını gördüm ve kısık bir küfür mırıldanıp düşünmeye başladım. Benden ne istiyor olabilirdi? Bir lise öğrencisi olamayacak kadar kuvvetli biriydi, bir an babamın gönderdiğini bile düşündüm ama bu kadar ileri gideceğini sanmıyordum; o daha çok ruhsal hasarlar vermeyi severdi.
Yapmazdı, değil mi?
Bir anda aklıma cebime konulan şey geldiğinde gözlerimi kocaman açıp hemen elimi oraya attım, bir fotoğraftı. Siktir! Ana kartı çıkarırken çekilmiş bir fotoğrafım. Kamera kayıtlarını silmiştim ben, etrafta kimsenin olmadığından da emin olmuştum. Aptal kafam!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haleler Söndüğünde
Romanceİntiharı düşünmekle intihar etmek arasındaki boşluk... Birinde alınan nefes, diğerinde son nefes... O boşluğu dolduracak bir gün fiiliyete geçmemek için yıktığımız kalplerin cesetleri. Seni koruması için var ettiğin cesetlere basarak ilerleyeceksin...