Merhaba! Oy verip yorum atmanız bana yardımcı olacaktır fakat içinizden gelmiyorsa yapmanızı istemem, okumanız bile çok kıymetli🫶🏼
♪ Değmesin Ellerimiz - Model
Hümeyra - Kördüğümig: colors.feelings
x/tw: gunsnwine(kanalda bölümün pdf'i var, linkine instagram veya panodan ulaşabilirsiniz)
*ೃ༄
Titremeye başladım.
Omuzlarım titriyordu, başım kontrolsüzce sallanıyordu, görüşüm donuk bir haldeydi, ruhum yanık.
Yutkundum.
Yamaç'a baktım. Endişeli bir yüz ifadesiyle bana doğru, ayağa kalkacak gücü olmadığını hissettirecek kadar büyük bir savunmasızlıkla dizlerinin üzerinde ulaşmak için ilk mesafeyi aştı ve ben o an, güçlü olmam gerektiğini daha net fark edemezdim.
O.
İlgiye ihtiyacı olan o olacaktı. Bu kez, evrende var olan tüm ilginin ona ulaştığından emin olacaktım çünkü o, etrafındaki herkesi o ilgiyle kuşatmışken cebinde hiçbir şey kalmayınca yüreğinden koparıp veren bir adamdı ve, bu haldeyken bile başkasına, bu kişi ben olsam bile son kalan parçasını vermeyi hak etmiyordu. O bu hayata hep arka plana atılmaya, bir gölge olmaya gelmemişti. Bunu ona hatırlatacaktım çünkü o, bana ışık olduğumu hatırlatan yegâne şeydi.
Benim bayılma lüksüm olamazdı, ben çocukluğumu unutmuştum, ben nasıl oldu bilmiyorum ama çocukluğumu unutmuştum ve her anımın hatırası bir bir dolarken zihnime, kontrollü nefes almak için, onun benim için endişelenmemesi için elimden geleni yapmalıydım. Her bir saniye kafamın içine yeni bir iğne batıyordu, her yeni iğne bir anı baloncuğunu, ruh boşluğunu, saatlerce izlenmeye değer ve gerçekten yaşanmaya değer bir çocukluk yaşadığımı hissettiren küreyi ufak bir temasla patlatıyordu.
Bunu bir anda kabullenebiliyor olmam dünyanın en salakça şeyiydi muhtemelen; zihnime anılar doluyor diye hafıza kaybı yaşadığımı düşünmem. Düşünmekle kalmayıp bunu kabullenmem. Çünkü kahrolası iğneler bana senin annen Fransız, diyordu. Senin annen de baban da Harvey denen o inek, ağzından cımbızla laf alınan, sakinliğiyle insanı çıldırtan o çocuktu, diyordu. O çocuk senin yüzünden yedinci yaş gününde, bağlandığı ve her gece onunla uyuduğu köpeğini öldürdü, diyordu. Yedi yaşında senin için katil oldu. Seninle konuşurken her seferinde senin yerine o rubik küplere bakmasından nefret ettiğin o çocuk, o gece sana bakmamak için öldürdüğü köpeğinin yanında rubik küpüne sarılarak uyudu.
Sen onu o halde gördün, yanına uzandın ama o bunu fark edecek kadar bile kendinde değildi. Başını okşayacak, onu koruyacak bir annesi yoktu; işi vardı...
Yanına uzandın, onunla konuştuğun her an, nefret ettiğin o küpe baksa bile sana asla sırtını dönmeyen çocuk o gece dizlerini karnına çekip küplerin ve köpeğin varlığına tutunarak hıçkıra hıçkıra ağladı. Ağlarken sırtına küçük avucunu yasladın, sırtını okşadın; varlığını fark etti mi, ikiniz de bilemediniz çünkü birkaç an sonra sızıp uyuyakaldı. Çocuk ne de olsa... Yedi yaşında...
Yedi yaşında benim için katil olan bir çocuk.
Yedi yaşında silah kullanmayı bilen bir çocuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haleler Söndüğünde
Lãng mạnİntiharı düşünmekle intihar etmek arasındaki boşluk... Birinde alınan nefes, diğerinde son nefes... O boşluğu dolduracak bir gün fiiliyete geçmemek için yıktığımız kalplerin cesetleri. Seni koruması için var ettiğin cesetlere basarak ilerleyeceksin...